Yazı: Dion Waiters
Çeviri: Atakan Murzoğlu, TrendBasket
Hepiniz Casino filmini izlediniz değil mi ?
Hani Robert De Niro ve Joe Pesci’nin olduğu? O işte.
Pat Riley ile tanışmanın nasıl bir şey olduğunu bilmek istiyorsanız o filmi izlemeniz lazım.
Miami Heat’in bu yaz benle ilgilendiğini duyduğum zaman orada oynamamın gerçekçi bir ihtimal olduğunu düşünmüyordum. Heatliler alınmasın, sadece oraya nasıl uyacağımı bilmiyordum, hepsi bu.
Ve Pat Riley ile tanıştım.
Ofisine adım attım ve …. BAM. Saçı geriye taranmıştı ve o takım elbiselerinden birini giyiyordu. Hani şu ilk bakışta milyon dolarlık olduğunu anladığınız takımlar var ya… Duvarda şampiyonluk kazanmış takımlarının fotoğrafları, parmağında ise dokuz şampiyonluk yüzüğünden biri.
Casino’daki De Niro gibi oturmuş bana bakıyordu. Patron gibi. Her şeyi görmüş geçirmiş gibi. (çünkü gördü)
Doğal olarak basketbol seven yanım öne çıktı ve bu adamdan öğrenmek istedim.
Ve dinlemeye başladım.
Daha ilk cümlesinde Pat’in dalavereci olmadığını anladım çünkü belli bir süre basketboldan bahsetmedi bile. Hayatımı ve keyfimin nasıl olduğunu sorduğu.
Sonra, ”Seni süper yıldız sınıfına sokacağız. İyi oyuncu sınıfı değil, yıldız değil, süper yıldız sınıfı.” dedi.
Ben NBA oyuncusuyum. Bence çok da iyi bir seviyedeyim. Ara sıra diyetimden kaçamak yapıp, Philly bifteği yiyor muyum? Evet. Ama demek istediğim ben zaten belli bir seviyedeyim.
Pat bana döndü ve ”Bize bir sezon ver ve sonuçlara sen bile şaşır. Süper yıldız” dedi.
Süper yıldızı telaffuz ediş şekli bile bir süper yıldız gibi, anlıyor musunuz?
Pat: ”Bana Dion hakkında benim hali hazırda bilmediğim bir şey söyle. Basketbolu bir kenara bırak şimdilik, hayat hakkında söyle.”
Evde oturup, bu makaleyi yazdığım için NBA çok şanslı! | #çeviri