Fenerbahçe bildiğimiz gibi
Fenerbahçe ise hiçbirimize sürpriz olmayan hamleler ile olabilecek en iyi iki transferi yaparak kadrosunu güçlendirmişti. Aynı pozisyonlara gelen yeni transferleri karşılaştırmak adettendir ama gerçek şu ki hiçbir transfer birbirinin yerini tutamaz. A’dan Z’ye farklı olan karakterler, tecrübeler ve fiziksel yapıları karşılaştırıp eleştirmek yapılabilecek en kötü şeylerden biridir aslında.
Nitekim Udoh’un gidişi de Jason Thompson için tüm sezon bir hayaletle boğuşmaktan başka bir şey olmamıştı. Obradovic bunu biliyordu ve ondan bir Udoh olmasını beklemek haksızlıktı o yüzden boyalı alanı yeniden dizayn etti, Thompson’ın zaaflarını kapatmak için Melli’ye alışmadığı sorumluluklar yükledi. Ama yine olmadı ve Thompson beklenin de altında kalınca yeni bir transfer zorunluluktu artık. Lauvergne olabilecek en risksiz seçim oldu sarı lacivertliler için.
Hikaye çok tanıdıktı aslında NBA’de körelmeye yüz tutmuş başka bir Avrupalı yetenekti Joffrey. Fenerbahçe’nin ribaund problemi için biçilmiş kaftan, fiziği ile Vesely’e çember korumakta yardımcı ve dış şut tehdidiyle ters eşleşme yaratabilecek mükemmel bir seçenekti. Lauvergne NBA’de kalabilecekken Istanbul’un yolunu tuttu, tekrar ait olduğu kıtaya kendini bulmaya geldi.
Ennis’ten Lauvergne kadar “banko” bahsetmek daha zor olsa da o da eldeki imkanlar dahilinde olabilecek en iyisi oldu Fenerbahçe için. Tabii ki Tyler’ın adaptasyonu çok kolay olmayacak, yepyeni bir sistem, daha önce adımını dahi atmadığı bir kıta, tamamen yabancı bir şehir ve dünyanın en disiplinli, en zor koçlarından biri Obradovic, işleri kolaylaştırmayacak.
Hele de bunu zaman zaman Türkiye Ligi’nde yabancı kuralı yüzünden kenarda oturacağı ihtimalini de eklersek süre Fenerbahçe taraftarının kabul edebileceğinden de uzun olabilir. Top çalmaya hevesli hali, savunmadaki azmi ve topu elinde uzun süre tutmak istememesi Fenerbahçe’nin tam da ihtiyacı olan özellikler.
Takımın kalanı tanıdık bildik aslında; geçen sezon kritik anların adamı bu sezon daha net gibi duruyor, Kostas Sloukas. Sadece Sloukas’ın maç sonuna diri kalabileceği opsiyon olan Guduric’in bir an önce daha fazla sorumluluk almaya hazır olması gerekiyor. Beşiktaş maçı biraz bu durumun provası olmuş, sahada en fazla dakika alan Marko, 10 sayısının yanında beş de asiste imza atmıştı. Aksi halde sudan çıkmış balık hali Kostas’ın ve takımın ciddi sıkıntısı olacağı sinyallerini Aanadolu Efes maçında çoktan tecrübe etmiştik.
Lauvergne’nin takıma ve rolüne uyumu ile birlikte hem Vesely rahatlayacaktır hem de Melli efsane eski günlerine dönecektir. Perimetrenin dışından rahatça topu yolladığı, boyalı alana sıkışıp kalmadığı hücumlar Melli’yi ve takımı mutlaka yukarı çekecektir. Son bir parantez de Nikola Kalinic’e açmak gerekir. Geçtiğimiz sezonu o kadar silmek istiyor ki bir daha 33 numara ile oynamak bile istemedi. Onun hırsı bu takıma ve taraftara iyi geliyor, o olduğu sürece bu takımda kötü giden her şeyin değişebileceğine olan inanç da artıyor.
İki bambaşka takımın EuroLeague’de ilk defa karşılaşmasına tanık olacağız hep birlikte. Bir tarafta sadece televizyondan izledikleri EuroLeague arenasına adım atmaktan oldukça mutlu, yeterince hırslı ve ilk maçlarında mutlaka hafızalara kazınmak isteyecek olan İspanyollar, diğer tarafta adına ayrılmış şampiyona biletleri şimdiden tükenmiş, beşinci Final Four’u için kapalı gişe maça çıkacak ve asla rakibini küçümsemeyen, sonuna kadar saygı duyan sarı lacivertliler.
Gran Canaria’nın ligin alt seviyelerinde köşe kapma oynama ihtimali yüksek ancak birkaç deplasman almaları şaşırtıcı olmayacaktır ama Fenerbahçe o deplasmanlardan biri olmayacaktır orası kesin.