Geçtiğimiz yaz kendi evlerinde düzenlenen Basketbol Dünya Kupası’nda büyük hayal kırıklığı yaratan İspanya, EuroBasket 2015’e geçen yaz dönemine oranla yetenek tavanı daha düşük bir oyuncu grubuyla geliyor. 1992 yılında Barcelona’da düzenlenen Yaz Olimpiyat Oyunları ile birlikte şahane bir spor devriminin ilk adımını atan İspanyollar, o günden bugüne değin global spor dünyasında sadece futbolda değil hemen hemen her spor dalında üst düzey yarışmacı sporcular yetiştirmeyi başardı. Bugün konumuz olan basketbolda ise en önemli başarılarını 1992’de filizlenmeye başlayan atılımın gecikmeli bir sonucu olarak 2000 ve sonrasında elde etmeye başladılar.
Spor dünyasındaki eğitim ve başarı odaklı atılımların genelinden farklı olarak devşirme oyuncu kavramına duyulan ihtiyacı en az seviyeye indirgemeye çalışmaları ve tırnak içinde ifade etmek gerekirse büyük oranda ”yerli sermaye” yatırımlarına yönelmeleri onların yaptığı bu spor devriminin üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala istikrarlı bir biçimde birinci sınıf sporcu yetiştirmelerine olanak sağlayan en önemli faktörlerin başında geliyor.
1992’den sonra katıldığı Avrupa Basketbol Şampiyonaları’nda iki altın (2009,2011), üç gümüş (1999,2003,2007) ve bir de bronz (2001) madalya kazanan İspanya, geçtiğimiz yaz yaşanan fiyaskonun ardından Juan Orenga ile yolları ayırma kararı alıp eski dost Sergio Scariolo’ya sığınma kararı aldı. 1992 sonrası dönemde İspanya’nın altın madalya kazandığı iki EuroBasket’te de takımın başında olan Scariolo, Orenga’nın bir anlamda mimarı olduğu hayal kırıklığını İspanya halkının hafızasından silmeye çalışacak zira bu tarz sportif başarısızlıklara tahammül seviyesi oldukça düşük bir toplum oldukları ortada.
Hayal kırıklığının ardından