Eric Musselman, Birleşik Devletler’de basketbol oynanan hemen her seviyede koçluk yapmış ve birçok başarı kazanmış bir koç. CBA’de başladığı koçluk kariyerini 2002’de Golden State Warriors’un koçu olarak NBA’e taşıdı. İlk senesinde takımı 38-44’lük dereceye taşırken bu Warriors’un son 10 yılda aldığı en yüksek derecesi oldu. Aynı sene yılın koçu oylamasını Gregg Popovich’in ardından ikinci sırada bitirdi Musselman. Ertesi sene ise takımın en iyi oyuncuları Gilbert Arenas ve Antawn Jamison’ı kaybetmesine rağmen seneyi 37-45’lik dereceyle bitirmeyi başardı. Takımda yaşanan GM değişikliği sonrasında Musselman takımdan ayrıldı. 2006 yılında ise bir başka Kaliforniya takımı olan Sacramento Kings ile anlaştı. Dalgalı bir sezonun ardından sene sonunda Kings ile yolları ayırdı. Ancak ayrılırken Kings tarihinde en yüksek galibiyet yüzdesine sahip 5. koçu oluyordu. Musselman 2010 ile 2012 yılları arasını ise Geliştirme Ligi’nde geçirdi. Burada bir çok oyuncunun kariyerini yeniden yapılandırırken, ünlü dergi Sports Illustrated tarafından “En iyi Öğretmen” koçlardan birisi olarak gösterildi. Koç,geliştirme liginde geçirdiği iki senede bir kez de yılın koçu ödülü kazandı. Musselman bugünlerde ise NCAA 1. Seviyede’de mücadele eden Arizona Sun Devils’in koçluğunu yapmakta. Burada yer aldığı iki sene boyunca ASU,iki yıl üst üste NCAA Turnuvası’na katılma başarısı gösterdi. Musselman bu takımların dışında Dominik Milli Takımında da koçluk yaptı ve 2011’den bu yana Venezuella Milli Takımı’nın koçluğu görevini de sürdürüyor.
Koç,bu seneki NCAA Turnuvasında Arizona Sun Devils, erken bir aşamada turnuvaya veda etti. Ancak, Cameron Ridley’in son saniyede hücum ribaundundan yarattığı basketi olmasaydı eğer, sonuç çok daha farklı olabilirdi. Eğer o maç lehinize sonuçlansaydı,sizce turnuvada ne kadar daha ilerleyebilirdiniz?
Texas’a karşı oynadığımız o maç her sonuca açıktı. Kolej seviyesinde NCAA turnuvasında yer almak en büyük başarılardan birisi. Koç olarak 2 kez, oyuncu olarak ise okuduğum 4 senede 3 kez bu turnuvaya katılma şansı buldum. Bu turnuvada her maçın kendine özgü bir yapısı vardır. Eğer ilk turu geçebilseydik Michigan ile çok zorlu bir ikinci tur mücadelesine çıkacaktık. Onun sonucu kestirebilmek çok zor çünkü turnuvanın yapısı gereği turlar arasında çok az zaman var ve maçların sonuçları günlük performanslara göre çok değişken olabiliyor.
Ridley’in Son Saniye Basketi
Jahii Carson çok iyi bir sezonu geride bıraktı ve bu senenin draftında da ikinci turun ortalarından seçilmesi bekleniyor. Sizce onun NBA’de başarılı olma şansı nedir?
Jahii NBA atletizmine ve hızına sahip dinamik bir oyuncu. Ayrıca bu sene dış atışlarını da geliştirdi ve savunma yönünü hala geliştirmeye devam ediyor. Carson için,yüksek tempoda ve hızlı oyunu tercih eden bir takım tarafından draft edilmesi çok önemli,çünkü o maçların gidişatını süratiyle değiştiren bir oyuncu. Ayrıca umut ediyorum ki Jordan Bachynski de bu sene draft edilir. Geçen sene Carrick Felix çok iyi bir sezonun ardından Cavaliers tarafından draft edildiğinde hepimiz çok gururlanmıştık. Umarım bu sene daha da çok gururlanırız.
Oyuncuların geleceği hakkında tahminde bulunma konusunda büyük bir üne sahipsiniz. Bildiğiniz gibi de bu senenin draft sınıfından çok büyük beklentiler var. Sizce bu senenin draft sınıfından başarılı olmaya en yakın oyuncu kim? Ayrıca, Wiggins,Parker ya da Embiid’in gerçekten Durant veya James gibi bir oyuncu olma potansiyeli var mı size göre ?
Yeni Durant ya da James bu senenin draft sınıfından çıkar mı emin değilim ama şu da bir gerçek ki çok geniş,kaliteli ve uzun yıllar NBA’de başarılı olacak oyuncularla dolu bir sınıf giriyor drafta. Wiggins’in onlarca iyi özelliği var. 2,72’ye kadar uzanabiliyor ve tek adımda 112 cm zıplayabiliyor. Embiid çok uzun boylu (2,13) ve inanılmaz kulaç uzunluğuna(2,29) sahip bir oyuncu. Parker iki pozisyonda oynayabilen (sf/pf) ve daha da iyi olma potansiyeline sahip bir oyuncu. Dante Exum keza,dikkatleri üzerine çeken bir yetenek. Bunların yanı sıra Creighton’da çok verimli bir skorer olduğunu kanıtlayan Doug McDermott’ın NBA’de başarılı olacağını ve uzun bir kariyere sahip olacağını düşünüyorum. Tüm bu oyuncuların dışında ilk turun sonlarından ya da ikinci turun başlarından seçilmesi beklenen CJ Wilcox (Washington) ve Nick Johnson’ın(Arizona) neler yapacağını da merak ediyorum. CJ, sınır tanımayan bir dış şutör ve Johnson bana göre bu draft sınıfının en iyi iki yönlü oyuncularından biri.
Gerald Green,Jeremy Lin,Kevin Martin ve son olarak da Jahii Carson gibi birçok oyuncu gelişimlerinde çok büyük bir emeğiniz olduğunu ve şuan geldikleri yerleri size borçlu olduklarını söylediler. Doğrusunu söylemek gerekirse, bu oyuncuların hepsi sizle çalışmaya başladıktan sonra öncesine göre çok daha değerli oyuncular haline geldiler. Bu tarz değerini tam bulamamış oyuncularla çalışırken özellikle dikkat ettiğiniz şeyler var mı ?
Oyuncuların kariyerini daha değerli hale getirmek için çok uğraşıyoruz. Onlar için önemi olan bütün alanlarda yüzde 1 bile olsa geliştirme göstermesi için çabalıyoruz.Ayrıca beraber çalıştığım oyuncuların öncelikle zayıf yanları belirleyip onların bunun farkında olmasını sağlıyorum. Sonra bu zayıflıkları nasıl kapatabileceğimize odaklanıyoruz. Böylelikle bir plan dahilinde ilerlemiş oluyoruz. Örnek vermek gerekirse Jeremy Lin’de 3 sayilik atışlara ve sol el ile top hakimiyetine odaklanmıştık. Gerald Green’de ise asıl önceliğimiz saha dışı etkenlerdi. Green’in zihinsel olarak her gece istikrarlı şekilde oynamaya hazır olması en büyük önceliğimizdi. Ayrıca savunmaya öncelik vermesi gerektiğine karar verdik ve bu yönde çalışmalar yaptık. Kevin Martin de ise önemli olan ona her maç defalarca faul çizgisine gidebilecek potansiyele sahip olduğunu kavratmaktı. Böyle çalışmalarda en önemli nokta, oyuncuya eksiklerini gösterebilmek ve bu eksikleri giderdiğinde çok daha iyi bir oyuncu olacağına onu ikna etmek.
Siz oyuncu geliştirme liginde de çalışmış bir koçsunuz. Sizce D-League olması gerektiği nokta da mı? Her yıl çok sayıda oyuncu bu lige gönderilmesine rağmen başarılı dönüş oranı bir hayli düşük gibi. Sizce bu kabul edilebilir bir oran mı yoksa bu ligin yapısında geliştirilmesi gereken yerler var mi?
D-League her geçen gün gelişiyor aslında. Son zamanlarda NBA takımlarının D-League’den takım satın almaya başlamasıyla da başarılı geri dönüşlere daha sık rastlanmaya başlandı. Benim orada bulunduğu iki yıl içerisinde Courtney Fortson, Danny Green, Gerald Green, Steve Novak, Jeremy Lin, Malcolm Thomas, Ish Smith, Jamal Tinsley, Jamario Moon, Derrick Caracter ve Christian Eyenaga, Darius Morris, and Andrew Goudelock’la çalışıp onları yeniden NBA’e gönderme başarısını gösterdik. Dolayısıyla evet, D-League sisteminin çalıştığına inanıyorum. Bence D-League NBA oyuncularının gelişimini desteklerken bir yandan da Avrupa’da oynayacak oyunculara kendilerinin göstermek için bir platform da sağlıyor.
Geliştirme liginde yer alıp başarılı şekilde dönüş yapabilmiş oyuncuların bazıları; Rafer Alston, Louis Amundson, Chris Andersen*, Matt Barnes, Josh Powel*,Devin Brown, Will Bynum, Matt Carroll, Eddie Gill, Stephen Graham, Jason Hart, Chuck Hayes, Anthony Johnson, Dahntay Jones, Jamario Moon,Ian Mahinmi *,Mikki Moore, Smush Parker, Bobby Simmons**, Ime Udoka, C. J. Watson, José Juan Barea*, Brandon Bass, Andray Blatche, Rodrigue Beaubois*, Avery Bradley, Aaron Brooks**, Jordan Farmar*, Shannon Brown*, Marcin Gortat, Ramon Sessions, Jeremy Lin, Danny Green ve Martell Webster.
*: Şampiyonluk Kazanan Oyuncular
**: En Çok Geliştirme Kaydeden Oyuncu Ödülünü Alan Oyuncular
Şuana kadar çok çeşitli yerlerde çalıştınız. NBA,D-League,milli takımlar ve kolej. Peki Avrupada çalışmak hiç ilginizi çekti mi?
Kesinlikle ilgimi çeken şeylerden birisi. Hatta birkaç sene önce Spartak St. Petersburg ile neredeyse anlaşmıştık. Bana St. Petersburg’tan çok iyi bir teklif gelmişti. O bölgeyi eşimle gezip çok da beğenmiştik ama ne yazık ki, doğru bir zaman değildi benim için ve Amerikadan gelen teklifi kabul ettim. Ancak gelecekte böyle bir maceraya da atılmak isterim
Bir teklif gelirse değerlendirirsiniz o zaman?
Elbette. Ailemle de daha önce bunu konuştum. Eger dogru zamanda doğru proje teklif olarak önüme gelirse bunu kesinlikle degerlendiririm. Dediğiniz gibi birçok farklı alanda koçluk yaptım ve Avrupa deneyimi benim için yepyeni bir meydan okuma olacaktır.
Son yıllarda Avrupalı oyuncular NBA’de eskisine nazaran çok da aktif rol almaya başladılar. Her ne kadar Nowitzki ve Parker gibi oyuncular potansiyellerine ulaşmış hatta beklentileri bile aşmış olsa da, hala bir çok oyuncu Avrupa’dan NBA’ e geçiş sürecinde sıkıntı yaşıyor. Mesela Sarunas Jasikevicius NBA’e gelmeden önce Avrupada adeta bir basketbol tanrısıydı ancak NBA macerası hiç beklediğimiz gibi geçmedi. Sizce Avrupa’dan NBA’e gelen bir oyuncunun karşılaştığı en büyük zorluklar neler?
Aslında NBA’e yeni gelen her oyuncuyu birçok zorluk ve soru işareti karşılar. Örneğin doğru takıma mı geldiniz,koçunuz kim olacak,takımınızın oyuncu geliştirme bölümü ne kadar iyi,takım sizin gelişme döneminiz boyunca ne kadar sabırlı olabilecek…. Bunları bir kenara bırakırsak Avrupa’dan gelen oyuncuların herşeyden önce fiziksel olarak fit olmaları gerekiyor. Bundan sonra oyunlarını yeni sistemlere nasıl adapte edebilecekleri onların geleceğini belirliyor. İster Avrupa’dan NBA’e gelin ister NBA’den Avrupaya, oyununuzu adapte edebilme yeteneğiniz başarılı olmanız için en önemli faktör. Çünkü Avrupa’da ve NBA’de oynanan basketbol birbirinden çok farklı.
Kolejden gelecek oyuncular için yas sınırının yukarı çekilmesi bugünlerdeki en popüler konulardan biri. Bir sene oynayıp drafta katılmanın (one&done) önüne geçilmesi hem oyuncuları NBA’e gelmeden oyunlarını daha çok geliştirmelerine ve NBA’e daha hazır gelmelerini sağlayacak hem de kolej basketbolun rekabet seviyesini arttıracak gibi görünüyor. Siz de bu görüşe katılıyor musunuz yoksa yas sınırını yukarı çekmenin pek bir faydası olmayacağına inananlardan misiniz?
Hem NBA hem de kolejde koçluk yapmış biri olarak bu olayın iki taraf için de farklı etkileri olacağını söyleyebilirim. Öncelikle kolejde bir oyuncuyla harcayabileceğiniz zaman konusunda bir sınır varken NBA’de veya D-League de oynayan genç bir oyuncu için böyle bir kısıtlama yok. Ayrıca bu iki seviyede görev alan koçların oyuncu gelişiminde kolej koçlarına nazaran çok da yetkin olduklarına inanıyorum. Teknik kadroların boyutuna bakmanız bile bu konuda bir ipucu verecektir. Kolejde bir koç en fazla üç asistana sahip olabilirken NBA’de koçlar çok daha geniş teknik kadrolarla beraber çalışıyor. Ancak diğer yandan oyuncuların kesinlikle yeterince kolej eğitimi almaları lazım .Çünkü bu onların insan olarak gelişimini sağlayan bir tecrübe. Kolejdeki oyuncuların ve ailelerin NBA’e gitmenin ve daha önemlisi orada bir kariyer yapmanın ne kadar zor olduğu konusunda pek bir fikirleri yok. Her sene hem fiziksel hem de mental açıdan NBA’e hazır ancak bir avuç dolusu oyuncu oluyor, bu da bir gerçek.
Can Pelister (@HCanPelister)
Doğuş Özkan (@dgsozkan)