Ekrem Memnun: “Hayatımdaki çoğu şeyi Galatasaray’a borçluyum” #BSL

Galatasaray’ın koçluğunu yapan deneyimli isim Ekrem Memnun, sarı kırmızılı ekibe geliş süreci ve çeşitli konular hakkında konuştu.

BeIN Sports’a konuk olan Koç Ekrem Memnun, sezon içinde Galatasaray’ın başına geçiş süreci, sezonun hikâyesi ve sarı kırmızılılardaki geçmişi hakkında açıklamalarda bulundu.

Galatasaray’dan gelen teklifi kabul ederken işin zorluğunu bir an olsun düşünmediğini ifade eden Koç Memnun, takımdan ayrılan oyuncuların ayrılış süreçlerini de bir bir anlattı.

Koç Memnun’un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Beklemediğim bir zamanda oldu. Galatasaray’dan böyle bir şey beklemiyordum, koç değişikliği olmuştu. Nasıl olduğunu biraz anlatayım. Ben Galatasaray kulübüne 11 yaşında girdim. Kulübün her kademesinde görev yaptım. Altyapılarda, kadın ve erkek takımlarında çalıştım, yöneticilik yaptım, bütün kademelerde çalıştım ve oynadım. Kulübün her kademesinde görev yaptım. Keza Divan Kurulu üyesiyim. Ben hayatımdaki çoğu şeyi Galatasaray’a borçluyum. Oyunculuğumdan antrenörlük kariyerime kulüp bana büyük destek oldu. 20 yaşında ABD’li bir koçun yanında asistan oldum. Bana çok destek oldular.

Tabii ki hayalim, erkek takımının koçu olmaktı. Burası benim kulübüm. Ben burada büyüdüm, burada yaşlandım. Hâlâ bütün arkadaşlarım burada. Reddetme diye bir şey yok. Reddedeceğin bir şey yok. İmkanın olmaz, hayat şartları izin vermez; o ayrı konu. Benim gibi bir sürü insan var kulübün içinde. Onlardan birine geldiğinde de böyle bir konu olmaz. Müsaitliği olmaması dışında böyle bir durum olmaz. Ben geldiğimde zaten konuşma üç dakika sürmedi. Ben boştaydım, akademide fiziki olarak bulunma ihtiyacım ortadan kalkmıştı. Ayrıca hayalim var, içindeyim, yapmak istiyorum, kulüp geldi ama durum zor. Onun zorluğuna veya kolaylığına bakmadık. Bunu bir görev olarak gördük.

Travmalı bir süreçti. En çok sıkıntıyı şurada yaşadık: Özgüven gitmiş, inanç gitmiş. Yenildik, yeniliyoruz. Ayrıca bizim kadromuz iyi bir kadro yani ama yitirdiğimiz hisleri yansıtabildiğiniz zaman iyi oluyor. Maalesef o güvensizlik ve travma hâli vardı. Galatasaray’ın en büyük sıkıntıyı pandemiden ötürü seyircisiz oynayarak yaşadığını düşünüyorum. Herkes aynı şartlarda oynadı ama bizi çok etkilediğini düşünüyorum. Sorunlu günlerde seyirciyle bir iki maç kazanabilsen, o desteği yanında hissedebilsen motivasyonu ve özgüveni artırır ama özgüven kaybından dolayı büyük sorunlar yaşadık.

Ben başladıktan üç dört gün sonra, OGM Ormanspor maçı öncesi ısınmada Assem Marei sakatlandı. Daha antrenman başlamamıştı, etrafında kimse yokken bileğini burktu ve altı hafta oynayamadı. Yeni gelmişsin, önemli oyuncun daha oynayamadan sakatlandı. Dürüstçe söyleyeyim, oyuncularla daha birbirimizin adını bilmiyorduk. Bence çoğu benim ismimi bilmiyordu. Ben Johnathan’a başka bir şey diyordum. Kolay değil. Aynı sayfada buluşmak çok zordu özellikle o gün. Üçüncü çeyrek ortasında 19 sayı falan geriye düştük. Ama işte yenilik hissi vardı. Yenilik herkeste heyecan uyandırır, yeni bir şey olduğunda daha motive olur insan. Bence o maç belki de sezonun en önemli maçıydı bizim açımızdan. O gün bilmiyorduk gerçi ama inanılmaz bir geri dönüş oldu. Nasıl kazandık bilmiyorum. Sadece mücadele, inanç… İsyan etti oyuncular. Kaybetmek istemediler. Böyle kazandık. Bize ‘Bunun üzerine bir şey inşa edebilir miyiz?’ fikrini de verdi ama çok zordu. Marei sakatlandı, zaten oyuncuların bir kısmı yeni gelmiş, onları getiren koç da gitmiş. Yeni bir koç geldi. Herkesi test etme dönemi olacak. ‘Bu adam geldi ama beni diğer koç almıştı, bu adama uyar mıyım, beni oynatır mı?’ soruları oluyor. Güven ortamı yok. Adamı ikna etmeye çalışıyorsun ama hayatında ilk defa görmüş seni. Kafada deli sorular. Nasıl olacak?

O süreçte ilk hamle Daryl Macon’dan geldi. Macon ile bir şey inşa edebilir miyiz, bir orta yol bulabilir miyiz diye düşünürken, oyuncuyu tanımaya çalışırken Macon geldi ve takımdan ayrılmak istediğini söyledi. Hiçbir sorunum yoktu. O an dönüm noktalarından biriydi. O da Fethiye maçından önce oldu. Beşiktaş mağlubiyetinin ertesi günü ayrılmak istediğini söyledi. O bende epey bir tedirginlik yarattı açıkçası. Kısa, becerikli bir oyuncu. Sezon için bel bağlanmış bir oyuncu. Geleceği olacağı düşünülen bir oyuncu, o yüzden gelmiş ama beklentiler olmamış. Şaşırdım yani. Oyuncuya da sordum, ‘Ne oldu?’ diye. ‘Biz yeni bir şey kuracağız, neden böyle bir şey istiyorsun?’ Oyuncu dedi ki, ‘Kariyerim açısından ilk senem. Burasının bana zarar vereceğini görüyorum, bu takım düşebilir ve ben düşen bir takımda oynamak istemiyorum.’ Onu söyledikten sonra zaten ‘Git’ dedim. Dedim ama yerine de adam bulmamız lazım. Sezonun o döneminde riskli bir karardı, Fethiye maçında onu oynatmadık ve oyuncu aramaya başladık.

Alex Hamilton ben geldiğimde kadro dışıydı. Hiç tanımıyorum kendisini. Oynarken çok az gördüm. Birtakım anlaşmazlıklardan bahsedildi. Kendisini çağırdım. Neler yaşandı bilmiyorum ama bizim bir şeyler inşa etmek için orada olduğumuzu ve kendisinin de oynamak için geldiğini söyledim. Oynamak için gelen birinin evinde oturması mantıklı değil. Sporcu oynamak ister, biz de oynatmak istiyoruz. Anlaşamayacağımız ne olabilir ki? O da temkinli yaklaştı. Ben ona da çok şaşırdım. Üç gün düşünme süresi aldı. Onu bekledik. Buradasın, profesyonelsin, para alıyorsun. Bir deneyelim dedim, kazanmak için zorlayabildiğim kadar zorladım. Ama bir şekilde katılmak istemedi. RJ Hunter’ın da oyun yapısı bizimle örtüşmedi. Johnathan Williams ile benim pek bir sorunum olmadı ama o da ayrılmak istediğini söyledi. Bu oyuncuların hepsi takımın düşeceğini düşünüyordu ve içinde olmak istemediler. Sorun yok, bizim için belki de daha iyisi oldu. Oynamak isteyen insanlarla oynamak lazım. Oyuncu bakmaya başladık ama sezonun o döneminde çok zor.

*Koç Ekrem Memnun’un açıklamalarının derlemesi, BeIN Sports Türkiye YouTube kanalındaki canlı yayın içeriğinin ilgili dakikaya (haberin yayımlandığı tarih itibarıyla -5.31.57) alınmasıyla hazırlanmıştır.


Kaynak: BeIN Sports

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler