EuroLeague sezonu oldukça uzun. Sezon içinde ve playofflarda takımların durumunu konuşmak için bol bol zamanımız olacak. O nedenle bugün farklı bir açıdan bakalım. Takımları sonuçlar üzerinden değil başrol ve yardımcı oyuncuları üzerinden inceleyelim. Her takımımız için üç çekirdek oyuncu ve en iyi yan parça kim?
Dört takım arasındaki gıptayla bakılan takım Fenerbahçe’yle başlayalım. Fenerbahçe’de asıl üçlüyü seçmek çok zor. Birileri Dixon, Bogdan, Udoh isimlerini öne çıkarsa birçok insan ikna olur. Bir diğer analist, Sloukas, Datome, Vesely dese peşinden gidenler olur. İki farklı senaryonun da haklı olduğu yanlar var. Ama benim tercihim Datome, Udoh ve Vesely. Pota altında bu kadar dominant olan başka bir ikili Avrupa’da yok. NBA’de kontrat bulamamalarına şaşırmak gerek. Çünkü ikisi de bugün bir uzundan beklenen özelliklere sahipler. Ayakları çok çabuk, savunma konsantrasyonları yüksek ve çemberlerini ölümüne savunuyorlar ve skor atabiliyorlar. Datome ise, komple bir oyuncu, saha içi lideri. Obra’nın düşünceleri onda vücut buluyor sanki. Günlük performanslardan, form durumundan bağımsız olarak Fener’in üzerinde yükseldiği üçlü budur. Asıl üçlünün bu kadar zor seçilmesinin sebebi, en iyi yardımcı erkek oyuncu adaylarının Fenerbahçe’de bolca bulunması. Dixon, Bogdanovic, Sloukas, Kalinic, Nunnally en iyi yardımcı erkek oyuncu için öne çıkan adaylar. Nunnally, dışında tüm oyuncuların Fenerbahçe’ye katacaklarını biliyoruz. Ama bu sezon Fenerbahçe için X-Faktor’ün Nunnally olacağını düşünüyorum. Nunnally’nin bireysel skor yaratma gücü, off-ball koşular üzerinden atabildiği üçlükleri, Fenerbahçe’nin yegane eksikliklerinden birini giderecek. Fenerbahçe’de en iyi yardımcı oyuncuyu seçmek çok zor. Bunun nedeni de yedi sekiz kişilik temel rotasyonunun çok sağlam olması. Örneğin; bugün hangi EuroLeague takımı benim ilk dörde yazmadığım Bogdanovic’i istemez ki… Bundan sonrası doğru zamanda form tutmak ve sağlıklı kalmak.
Sadece Türkiye değil tüm yaşlı kıtanın en flaş takımı Daçka’nın asıl üçlüsüne geçelim. Takımın lideri net olarak Wanamaker. Sahadaki duruşu, karar anlarında ortaya çıkışıyla adeta “Bu benim takımım!” diye bağırıyor. Geçen sezonun, bütçesine göre en başarılı takımı Brose’nin saha içi kumandanıydı. Wanamaker’ın sıfatı değişmedi, ordusu değişti. Wanamaker geçen sezon savunmada “idare ederken” Blatt’in emri altında savunmasına odaklanmaya başlamış. Ona başrolde eşlik edenler geçen sene İsrail’de sayı kralı olan Clyburn ve üçlük sokup, ribaund alabilen uzun tanımının parke karşılığı olan Andrean Moerman. Clyburn hem bireysel skor üretme gücü hem de anatomik yapısının savunmada getirdiği avantajla, takımın lokomotiflerinden biri. Blatt, Clyburn’ü rakibin bir numarasının üzerine salıyor ve bundan verim de alıyor. Moerman ise şu anda ondan ne bekleniyorsa karşılığını veriyor. “Gerçekten bir Euroleague oyuncusu mu?” sorusunu soranları da selamlıyor. Daçka’nın en iyi yardımcı oyuncusu ise Scottie Wilbekin. Kendisi şu anda Avrupa’nın topla en hızlı ismi. Bir kategoride “en iyi” olunca, parke üzerinde yarattığınız fark da büyük oluyor. Üstelik geçen sene çok hızlı ama kontrolsüz olarak tanımlanan Wilbekin, menüsüne yeni yetenekler ekliyor. Kendi şutunu yaratarak üçlük atıyor, (yüzdesi şimdilik kötü ama o özgürlük verilmiş) çeyrek saniye uyuyan savunmayı ok gibi deliyor ve doğru pasları dağıtıyor. Armani Milano karşısında yaptığı altı asist onun bu konudaki gelişimini gösteriyor. Wilbekin’in performansı, Daçka’nın başarısında önemli bir rol oynayacak.
EuroLague’de oynama hakkını söke söke alan Ataman’ın ekibine bakalım. Galatasaray’ın asıl üçlüsü Sinan, Austin Daye ve Russ Smith. Sinan, bildiğimiz Sinan işte. Türk basketbolunun en örnek ismi. Kariyerinin son döneminde sınırlı bir yan parçadan, takım liderine evrilen, takımını hep bir arada tutan büyük kaptan. Austin Daye, bu sene ligimize gelen en heyecan verici isim. 2.11’lik boyuna rağmen kariyerine kısa pozisyonda başladı. Daha da önemlisi Popovic tedrisatından geçen oyuncu dört numaradan üçlü tehdit yaratabiliyor. Şut atabiliyor, dripling yapabiliyor ve pas verebiliyor. Galatasaray olağanüstü bir transfer yaptı. Daye ilk iki hafta 18 sayı, 5 ribaund ve 21 PIR ortalamayla oynuyor. 3.5 top kaybı hayli yüksek ama takıma alıştıkça bu rakam düşecektir. Üçüncü asıl oğlan Russ Smith. Saf skorer tanımı size neyi hatırlatıyorsa Russ Smith o. Kendisini skora ulaştıracak her şeyi yapabilen, onun dışında sahada hiçbir şey yapmayan Smith, Galatasaray’ın 8-12 bandını zorlamasında kilit skorer. Bu sayı yapma hevesi onu tam bir kara deliğe dönüştürebiliyor. Kendine gelen topların potaya gitme ihtimali, başka bir arkadaşına gitme ihtimalinden çok daha yüksek. En iyi yardımcı oyuncuya gelirsek; Tyus, Emir, Dentmon, Schilb olağan şüpheliler. Ben oyumu Tyus’tan yana kullanıyorum. Ivkovic ile yıldızı bir türlü barışmayan Tyus, Ataman ile zincirlerinden kurtulmuş gibi oynuyor. Maccabi’nin şampiyonluğunda ne kadar kilit bir rolde ise bu sene Galatasaray’da da aynı öneme sahip bir rolün altına girmiş gibi görünüyor. İlk iki hafta %79 saha içi isabetle 17 sayı, 5 ribaund 2 asist, 2,5 blok ve 22,5 PIR ortalamalarıyla oynadı. Tyus, Efes sezonunda basketbol oynamayı çok özlemiş. Ataman da ona bu şansı veriyor.
Anadolu Efes’i sona bıraktım, çünkü takımı anlamak için uzun uzun düşünmeye ihtiyacım var. Tıpkı Fenerbahçe’de olduğu gibi Efes’te de asıl üçlüyü ve en iyi yardımcı erkek oyuncuyu seçmek zor. Tek bir farkla; Fenerbahçe’de bolluktan, Efes’te yokluktan zor. Bu takımın asıl üçlüsü kim? İlk aklıma gelenler; Cedi, Dunston ve Cotton. Ama Cedi ve Dunston sizin en önemli iki oyuncunuz ise, playoff yapmak başarı olur. Çünkü ikisi de bir takımın lokomotifi olacak oyun karakterine sahip değiller. Parkedeki hallerine bakmadan yetenek olarak düşünürsek Brown, Cotton ve Heurtel Efes’in en yetenekli üç oyuncusu. Ancak takımı bu üçlünün üzerine kurmakla “Siz Final Four için savaşın, biz küçük maçları kazanmak için sahaya çıkacağız.” demek aynı şey. Çünkü Brown büyük yeteneklerle kutsanmış olmasına rağmen bir kazanan değil. Karşısında iyi bir savunmacı görünce Space Jam’de yeteneklerini kaybetmiş Charles Barkley’e dönüşüyor. Heurtel’e gelince… Son iki yıldır ne yaptıysa aynısını vaat ediyor. Ve yaptıkları Efes’i nereye kadar götürdüğü belli. Ayrıca Heurtel ile Pera birlikte okey oynasalar eş olmazlar. Pera’nın basketbolunda her şey topa baskı ile başlıyor. Özellikle bir numarasından topa baskı bekliyor. Sadece bu bile Heurtel’i ikinci beşin oyun kurucusu yapmaya yeter. Cotton ise bir EuroLeague çaylağı. Yine de kadroya bakınca Efes’in tavanını Cotton’ın belirleyeceğini görüyorum. Cedi’nin çok yönlülüğü ve ateşi, Dunston’ın savunması ve Cotton’ın skor liderliğiyle asıl oğlanları bulduk diyelim.
Peki en iyi yardımcı erkek oyuncu kim? Cevabın Heurtel olmasını çok isterdim. Çünkü yeteneklerinden zerre şüphem yok. Falat oyun tarzı çok eski ve yenilenmek, alışkanlıklarını değiştirmek için çaba sarf etmiyor. Granger güvenilmez. Üstelik Heurtel kadar iyi bir profesyonel de değil. Geriye iki isim kalıyor. Deshaun Thomas ve Honeycutt. Thomas, Efes’in tek set şutörü. Ondan gelecek üçlükler sahayı açmak için hayati önemde. Honeycutt ise Efes’te yıllardır görmediğimiz bir kavgacı. Hiç geri adım atmıyor. Korkunç bir enerji veriyor. Gerektiğinde de pisleşiyor. Efes’in yetenek tavanının üst düzey olmadığını düşününce en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülü sahada her şeye el uzatan, kavgacı Honeycutt’a gidiyor. Çünkü Efes büyük maç kazanmak istiyorsa o maçı önce kaosa sokmalı. Bunun için de bir mikser gerekiyor.
Yazar: Çağlar Uzunca