Röportaj: Javier Gancedo, Euroleague.net
Çeviri: Derviş Göksun, TrendBasket
- Merhaba Koç. Yeni bir EuroLeague şampiyonluğu için tebrikler. Bu sizin dokuzuncu şampiyonluğunuz ama son altı yıldaki ilk şampiyonluğunuz. EuroLeague’i kazanma hissini özlemiş miydiniz?
“Teşekkür ederim. Pek böyle düşünmeye fırsatım olmadı. Dört yıl önce Fenerbahçe’ye geldiğimde aklımda takımı Avrupa’nın en iyilerinden yapmak için fikirler vardı. Bence yapabileceğimiz her şeyi yaptık; son üç yılda Final Four’a gitmeyi başardık ve adım adım giderek kupayı kazandık. Tüm Fenerbahçe taraftarlarının hayalleri gerçek oldu.”
- Bir takım ile ilk kez bu kupayı kazanmak daha mı özel? Tıpkı Partizan ve Joventut’ta başardığınız gibi?
“Evet, bir bakıma öyle ama her kupa kazandığınızda aynı şekilde sevinirsiniz. Tabii ki herkes EuroLeague şampiyonu olmak ister ve her zaman bu kupayı ilk kez kazanmak çok özeldir.”
- Play-off zamanından önce Fenerbahçe’yi doğru zamanda en iyi performansına ulaştırmak ne kadar önemli ve ne kadar zordu?
“Sezona, geçen yıl olanları bilerek başladık. Sezon başından beri hep en iyi halimizi bulmaya çalıştık ama hep sakatlıklarla karşılaştık. Daha önce de söylediğim gibi, 30 maçlık normal sezonda sadece yedi kez tam takım oynayabildik. Şanslıydık ki kilit maçlar başlamadan önce Play-off zamanında herkes sağlıklıydı. Çok iyi çalıştık ve çok iyi bir seviyede basketbol oynadık.”
- Panathinaikos deplasmanındaki iki galibiyet, Fenerbahçe’nin fiziksel ve mental olarak durduralamaz olmasının dönüm noktası mıydı?
“Evet, hiç şüphesiz. Dediğim gibi o maçlardan önce çok iyi çalışmaya başladık ve bu idmanlarda hissediliyordu. 15 oyuncunuz da hazırsa istediğiniz gibi çalışabilirsiniz. Sezonun o döneminde daha kısa ve daha yoğun ve herkesin aynı hareket ettiği idmanlara ihtiyacınız var. Tabii ki en çok yardımcı olacak olan iyi sonuçlardır ve Panathinaikos’u deplasmanda bir deği,l iki kez yenmek çok yardımcı oldu.”
- 2011’deki şampiyonluğunuzda Barcelona’ya karşı ev sahibi avantajınız yoktu ama sezonun son beş maçını kazanıp kupayı kaldırmıştınız. Bu tecrübeleri nasıl karşılaştırırsınız?
“Bir bakıma benzer bir sezondu. Dediğin gibi ev sahibi avantajımız yoktu ve iyi bir takıma karşı oynuyorsun, bu kez Panathinaikos, her pozisyonda yetenekli oyuncuları olan ve 20.000 kişiye oynayan bir takıma karşı. Oraya büyük bir saygı ile gitmek zorundasınız ama kazandığınız zaman ciddi bir özgüven bulursunuz ve şansınız olduğuna inanırsınız. Bu, her zaman takım için çok önemlidir.”
- Madrid ile oynadığınız Yarı Final maçına dönersek, sizin için rakibin topu dolaştırmasını önlemek ne kadar önemliydi? 14 asist ve 16 top kaybı ile oynamışlardı.
“Evet, maça bu yönde hazırlandık. Madrid’in topu dolaştırmayı seven bir takım olduğunu biliyorduk. Onları normalde oynadıkları oyundan farklı bir oyun oynamalarına zorlamayı başardık. Maçı baştan sona domine ettiğimizi düşünüyorum. Tabii ki Madrid yetenekli bir takım ve iyi bir şekilde savaşıp bazı anlarda maça geri gelmeyi başardılar ama maçı baştan sona önde götürerek hakettiğimizi düşünüyorum.”
- Olympiakos’a karşı finalde herkes çok iyi oynadı. Geçen sezonki tecrübe, maç boyunca güçlü ve motive kalmak için çok mu kritikti?
“Evet, bence öyle. Geçtiğimiz sezondan edindiğimiz, takıma elbette yardımcı oldu; bunu daha maçın başından itibaren söyleyebilirdiniz. Çok iyi odaklanmıştık ve oldukça iyi bir oyun çıkardık. Seviyemiz, ikinci çeyrek sonunda biraz düştü. Oldukça garip bir durumdaydık. Faul yapmamıştık ve savunmada daha agresif oynama imkanımız vardı ama bunu avantaja çeviremedik. Diğer bir taraftan da ikinci yarıda oyunumuzun her yönünü geliştirdik ve sonunda rahat kazandık. Özellikle de Olympiakos’a karşı oynamanın ne kadar zor olduğu düşünülürse. Onlar asla vazgeçmeyen ve sonuna kadar savaşan bir takım ama bu yıl biz kazanmayı hak ettik.”
- Birçok oyuncunuz harika bir Final Four geçirdi ama Ekpe Udoh her şeyi doğru yaparak tam anlamıyla durdurulamazdı . Bu başarıda o ne kadar önemliydi?
“Evet, hem Yarı Final’de hem de Final’deki verimlilik puanları oldukça etkileyiciydi ve bence hak edilmiş bir Final Four MVP ödülü tercihi oldu ama diğer oyuncular da harikaydı. Tek bir adamlık şov değildi. Nikola Kalinic’in iki maç boyunca yaptıklarına, çalışkanlığı ve takımına yardımcı oluşuna şapka çıkartılır. Bogdanovic, Vesely, Gigi Datome… Sahaya giren herkes. Pero Antic, Final maçında tecrübesiyle bize çok iyi bir sekiz dakika verdi. Tamamen takım oyunuydu ama tabii ki bir oyuncu Ekpe gibi çıkıp oynarsa, bu onu hak edilmiş bir MVP yapar.”
- Fenerbahçe ile dördüncü sezonunuzu geçiriyorsunuz. ”İyi bir takım” olmaktan bir ”EuroLeague şampiyonuna” dönüşme süreci ne kadar zordu?
“Tıpkı bizim yaptığımız gibi büyük adımlar atmanız gerekiyor. Geçen sezon herkes bizim iyi bir takım olduğumuzu ve çoğu insanın dediği gibi kupanın elimizden bir ribaund ile kaçtığını söyledi. Geçen yılın Final Four’unda Yarı Final’i uzatmalarda kazandık ve Final’i uzatmalarda kaybettik. Bu da demek oluyor ki şampiyonu ya da Final’i kimin oynayacağını küçük detaylar belirledi. Bu yılın Final Four’unda ise hem Madrid’i hem de Olympiakos’u domine ettiğimize inanıyorum. Takımım ne kadar yetenekli olduklarını gösterebildi. Bu yüzden her şeyden önce oyuncuları çok tebrik ediyorum.”
- Bu aynı zamanda Türk basketbolunun ilk EuroLeague kupası oldu. Basketbolun ülkedeki yükselişine böyle katkıda bulunmaktan dolayı ne kadar gururlusunuz?
“Evet, bununla çok gurur duyuyorum. Final Four’dan önce de söylediğim gibi İstanbul’un her köşesinde insanların basketbol hakkında konuştuğunu fark edebilirsiniz. Dediğim gibi EuroLeague’i kazanmak rüyaların gerçeğe dönüşmesiydi. EuroLeague’i kazanmak için neler yapmamız gerektiğini biliyoruz. Şimdi Türkiye Ligi Play-off’larında mücadele etme zamanı ve ondan sonra sezona yine aynı istekle başlamalıyız. Eğer hayallere ve yeterli isteğe sahipseniz her şey gerçeğe dönüşebilir.“
- Aynı takımla hiç arka arkaya EuroLeague kupası kazanamadınız. Herhangi bir takım oyuncu ya da antrenörden önce 10 rakamına ulaşmak kariyerinizdeki yeni hedefiniz mi?
“Bunların hepsi güzel şeyler. Elbette bu çok güzel olur ama benim motivasyonum her gün idmana gelip, sahaya çıkıp oyuncularımla çalışabilmek. Bu benim en büyük motivasyon kaynağım çünkü işimi, yaptığım şeyi seviyorum. İşimi yapmaktan dolayı çok mutluyum ve bu yüzden ekstra motivasyona ihtiyacım yok. Bu böyle gittiği sürece koç olmaya devam edeceğim.”