2005 yılında, New Jersey’de bir basketbol kampında bir ortaokul öğrencisi draft olmasından şüphe duyulmayan bir lise öğrencisine karşı bire-bir maçta gözleri büyüten bir performans sergiliyor. Maçı kaybediyor ancak sahadaki duruşu hareketleri sıradan ortaokul öğrencisine göre o kadar etkileyicidir ki yerel TV’lerde yayınlanması için bu çocuğun oynayacağı maçlar ayarlanır. İşte New York’daki Lance Stephenson efsanesi böyle başlıyor. Daha ortaokuldayken kendisinden 3 yaş büyük O.J. Mayo’ya sahayı dar ediyor. Şu sahada kendisinden yaşça büyük oyunculara karşı oynadığı basketbolla efsane anonsçu Babbitto Garcia’dan “Born Ready” lakabını kazanıyor.
2011 yılının Nisan ayında koç Frank Vogel, Lance’in play-off’larda T.J.Ford ‘un da arkasına düşeceğini ve takımın 4. guardı olacağını söylüyordu. Lance o sezon NBA’de sadece 12 maça çıkmış ve toplamda 37 sayı atabilmişti zaten. Ama bir kere pozisyonundaki 4. adamsan- bu kadroda değilsin kendine güzel bir takım elbise bul demek- oradan dönüş kolay değildir. Ortaokulda maçları yerel televizyonlarda yayınlanan çocuk bir daha NBA’de bir takımın formasını giyemeyebilirdi. 15 yaşında, 20 yaşında adamlarla kapışan çocuğun kadro dışı kalmasının sebebi bir Indianapolis Star yazarına göre 20 yaşındayken 15 yaşında gibi davranmasıydı. Lance asılında o kadar da hazır değildi.
Bu 2 olay arasındaki 6 yıl Lance Stephenson için hem efsaneler demekken hem de birkaç mahkeme tebligatı demekti. Lance’in lise hayatını geçirdiği Brooklyn’deki Lincoln Lisesi[1] daha önceki efsane guardlarıyla ünlüydü. Sebastian Telfair[2] ve Stephon Marbury lisenin efsaneleriydi hatta ‘He Got Game’ filminin yıldızı Jesus Shuttlesworth[3] bile bu okulda okumuştu[4]. Ancak Stephenson’ın performansı hepsinin üzerine çıktı. Born Ready lisede attığı sayılarla New York’da liseler tarihinin gelmiş geçmiş en skorer oyuncusu oldu; o artık gerçek bir yerel efsaneydi. Ancak bu sürede disiplin cezaları yakasını bırakmadı(aslında o cezaların yakasını pek bırakmadı). Aynı yıl içerinde takım arkadaşlarıyla kavgadan men cezası aldı ve 17 yaşında bir kıza cinsel tacizden dolayı bir takım arkadaşıyla birlikte yargılandı, ceza almadı. Ancak bu disiplin olayları bile otoriteler tarafında onun en iyi 10 lise oyuncusu arasında gösterilmesine engel değildi. Kansas, Arizona, Maryland gibi basketbol ekolü olan üniversitelere kayıt olacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Fakat Lance, üniversite kaydına da doğuştan hazır değildi. Kararını sürekli değiştirdi, üniversite tercih sürecinde bir ayakkabı firmasıyla anlaşması olduğu gerekçesiyle dava açıldı ancak ceza almadı ve en sonunda da tercih zamanını kaçırdı. Daha sonra özel bir izinle sıradan bir okul olan Cincinnati Üniversitesine kaydoldu. Okula ilk adımını attığı gün one&done[5] yapacağını biliyordu. NCAA’de oynadığı oyun ise hiç one&done oyuncusu gibi değildi. Zaten kafasının normal olmadığı çok iyi bilinen bir oyuncuysanız, performansınız da düşüşteyse draftta işiniz çok kolay değil demektir. 1 sene önce yaşıtları arasında ulusun en iyi 10 oyuncu arasında gösterilen Stephenson, 2010 NBA draftında 2. tur 40. sırada Pacers tarafından seçildi. Bir şekilde NBA’e adımını atmıştı. Ama ne adım. Daha ilk maçına çıkmadan sevgilisini-çocuğunun annesini- merdivenlerden aşağı atmakla suçlandı[6]. Ancak bu yargılamadan da ceza almadı.
Lance çok kötü bir rookie sezonu geçirdi. Takımın 4. guardı, olgunluğu çok büyük soru işaretiydi. Kariyerindeki en önemli 2 dönüm noktasından ilki bu koşullar altında 2011’in Haziran ayında gerçekleşti. Bir röportaj sırasında Larry Bird, Lance Stephenson’ın Pacers’ın en iyi oyuncusu olduğunu söyledi. Elbette değildi. Ancak efsanenin demek istediği çok açık ortadaydı. Lance vazgeçilebilecek bir oyuncu değil. Sophomore sezonu da çok iyi geçmedi, Born Ready’nin. 66 maçlık sezonda ortalama sadece 10 dakika süre alabildi. Ancak 2012 play-off’ları NBA seyircisinin Lance Stephenson’la tanıştığı zaman oldu. Olay yine basketbol değildi. Miami o sene doğu yarı finalinde Pacers karşısına ağır favori olarak çıkıyordu. Ancak Pacers beklenenden çok daha büyük sorunlar çıkarmıştı Heat’e. Bosh sakat, Wade’in kafası pek basketbolda değildi. Wade sahaya döndüren ise bir nebze Stephenson oldu. Pacers’ın kazandığı 3. maçın koptuğu anlarda Stephenson, Lebron serbest atış kullanırken Lebron’un play-off’larda sindiğini kastederek saha kenarından ‘choke’ işareti yapıyordu. Bu olay iki takımın arasını çok gerdi. 4. maç öncesi röportajlarda tek konu adeta buydu. Artık uyuyan dev uyanmıştı bir kere. Sonraki 3 maçta Lebron&Wade 70-58-69 sayı attılar ve Pacers’ı elediler. İşin ilginci 4 sene önce Lance Stephenson NBA’deki favori oyuncusun Lebron James olduğunu söylüyordu[7]. Ama kontrol edemediği hırsı onun hem en büyük dostu hem de düşmanıydı.
Lance’in kariyerindeki 2. dönüm noktası o yaz gerçekleşti. Danny Granger sakatlandı. Bir daha da eskisi gibi olmadı. İşte bu sakatlıktan sonra Lance Stephenson ilk 5’e yükselmiş oldu. Sıradan bir normal sezon geçirdi. İzleyenlerin asıl dikkatini ise 2013 play-off’larında çekti. Savunmadaki konsantrasyonu, takıma her yerden katkı vermesi Pacers’ın birçok açığını kapattı. Ancak güçleri yine Heat’i elemeye yetmedi. Geçen sene 6 maçta yenildikleri rakiplerine bu sefer 7 maç azap yaşattılar.
15 yaşında “Born Ready” lakabını kazanan Lance 4. sezonunda NBA’e artık hazırdı. Hikâyenin geri kalanını daha net biliyoruz. Pacers tarihinin en iyi sezon başlangıcını yaptı ve Stephenson’ın bu oyunda çok payı var. %49,5 ile 13,6 sayı 6,9 ribaund 5,3 asist ortalamalarıyla oynuyor. Bu rakamları yakalayabilen ligdeki tek oyuncu, kendini benzettiği idolü ve düşmanı Lebron James. Pembe kar yağmazsa, bu sezon Doğu finalinde bu ikili bir daha karşılaşacak. Diğer süper starlar bir yana Brooklyn efsanesinin bu sene söyleyeceği fazladan birkaç laf var. Bir gözün üzerinde olmasında fayda var.
—————-
[1] Aslında Lance Stephenson önce başka bir okula kaydoluyor. Hatta bu okulla 3 maça çıkıyor ancak sonra okulunu değiştiriyor.
[2] Telfair’da aynı Stephenson gibi büyük bir lise efsanesiydi. Ciddiyetimin boyutunu anlayabilmek için şu dergi kapağına bakmakta fayda var.
[3] Başrollerini Denzel Washington ve Ray Allen’ın oynadığı bir basketbol filmi. http://www.imdb.com/title/tt0124718/
[4] Hatta ve hatta NBA’in sesi Marv Albert de bu okuldan mezun.
[5] NBA’e hemen geçmek isteyen oyuncular draftın yaş sınırını yakalayabilmek için 1 sene kolejde okuyup drafta giriyorlar.
[6] Bu arada çalkantılı lise hayatında Lance Stephenson, Liara adında bir kız sahibi oldu.
[7] Stephenson ABD U-18 kampında NBA’deki favori oyuncusu sorusuna Lebron James yanıtını veriyor. http://usatoday30.usatoday.com/sports/preps/basketball/2008-all-usa-boys.htm
Mehmet Kart