David Blatt’in basketbol felsefesindeki hemen hemen her unsuru bünyesinde parça parça barındıran Darüşşafaka Doğuş, EuroLeague normal sezonu boyunca tempoyu seven, geçiş hücumlarında doğru tercihler yapan, set hücumlarında bile rakip yarı alana erken yerleştiğinde daha keskin farklar yaratabilen, oynadığı oyundan da ancak bu şekilde keyif alabilen bir görüntü sergiledi. Kısa rotasyonunun yetenek tavanının hayli yüksek olmasının yadsınamaz katkısıyla hücumda topsuz katları iyi besleyen fakat savunmada da bir o kadar bu alanı korumayı beceremeyen yeşil siyahlılar için Real Madrid serisi özelindeki en büyük problem, kendi oyun karakterlerinin gerektirdiği her şeyi İspanyol ekibinin bir tık daha iyi yapıyor oluşu.
Darüşşafaka Doğuş’un mevcut oyun kimliği üzerinden ortaya koyacağı her saldırı noktasına bir yanıtı olacaktır Real Madrid’in fakat burada esas sorunlu husus Sergio Llull ve çetesi tempoyu kontrollü olarak düşürmeyi denediğinde Brad Wanamaker ve arkadaşlarının ne yapacağı olacak. Az önce bahsettiğim husus cereyan ettiğinde ne yazık ki Darüşşafaka Doğuş’un cephanesi fazlasıyla sınırlı görünecek, neden mi?
Real Madrid, Othello Hunter parkede, Luka Doncic dümende iken bambaşka bir basketbol, Sergio Llull ve Gustavo Ayon parkede iken bambaşka bir basketbol oynayabilen bir ekip olduğu gibi, bu ikili kombinasyonlardaki oyuncuların yerlerini değiştirdiğinizde farklı sonuçlar da elde edebilen sinir bozucu bir yapıya sahip. Bu değişken yapıyı Anthony Randolph ile desteklemeseler işler Ante Zizic özelinde Koç Blatt’in takımı için daha iyi olabilirdi fakat mevcut yapı, ilk sayfada da bahsettiğim oyunu bol iniş çıkışlı, açıkçası biraz da dengesiz Darüşşafaka Doğuş’u zor durumlarda bırakabilir. Bu denli zor durumda kalırsanız da EuroLeague playoff sahnesinde geri dönüşün imkansızlaştığını en iyi David Blatt bilir, değil mi?
Ante Zizic’in ortalama otuz dakikanın üstünde süre alacağı bir seri yaşanacağını tahmin etmek ne kadar kolay ise Hırvat oyuncunun parkede olmadığı bölümleri, şayet Marcus Slaughter sağlıklı değilse, beş numarasız bir beş ile parça parça, kısa süreler ile geçmek en makulü gibi gözüküyor zira Furkan Aldemir’in Real Madrid’in boyalı bölgedeki mobil yapısına tek başına reaksiyon gösterebilmesinin imkanı yok. Belki, Gustavo Ayon’un çok iyi bir akşam geçirmesi halinde Ante Zizic’i faul probleminden korumak için kullanılabilir milli oyuncu ancak onun dışındaki her kullanım durumu yeşil siyahlılara eksi yazacaktır.
Darüşşafaka Doğuş için serinin kilit noktalarından biri de kısa savunmasında ilk etapta yaşanabilecek yanlış eşleşme stratejileri olarak görünüyor. Burada Wanamaker-Llull eşleşmesi üzerinden mi başlamak daha makul yoksa Llull’ın başına, tıpkı Keith Langford karşısında olduğu gibi, Will Clyburn’ü mü vermek daha tutarlı bilemiyorum. Clyburn tamamen ön alan savunmasına kaydığında bu kez Jeffrey Taylor ve Rudy Fernandez özelinde nasıl bir savunma planı yaratılacağı da soru işareti zira David Blatt’in mevcut kadro bağlamında orada üretebileceği ikinci bir planı yok.
Set yerleşimleri dedik, oyun kurucu eşleşmeleri dedik, kontrollü tempo düşürme dedik de oyun temposu en azından Real Madrid’in çözüm üretebileceği noktaya indiğinde Darüşşafaka Doğuş, nasıl reaksiyon gösterebilir onu demedik. Cevap basit, Dairis Bertans. Letonyalı oyuncunun sezon boyunca ortaya koyduğu performans ve serinin zorluk seviyesi düşünüldüğünde iyimser bir yaklaşım gibi düşünülse de Dairis Bertans, seriye iyi başlayabilirse süresi hiç ummadığımız kadar artabilir. Bu noktada bir diğer soru işareti de Darüşşafaka Doğuş’un zaman zaman sıfır pas ile oynadığı bire bir hücum tercihleri… Real Madrid karşısında böyle bir gaflete düşerseniz, ki ivme elde etmek adına muhakkak düşülecek, potanızda sayıyı görmeniz dört saniyeden fazla sürmeyecektir. Yine koşalım, yine geçiş hücumu kovalayalım ama mümkün mertebe en doğru anda, en doğru yerleşimle demek zorundayız aksi takdirde seri temsilcimiz için pek de parlak geçmeyebilir.