O sezon takımın basketboldan sorumluluğu ve başkanlığına getirilen Joe Dumars’ın tek istediği vardı. Efsane Bad Boys ruhunu geri getirmek.
İlk sezonunda bütün maçlarda ilk beş başlayan Ben Wallace, hücumda yine kısıtlı bir rolde olsa da 13.2 ribaunt-2.3 blok ortalamasıyla bir şeyleri gösterdi. Pistons, playoff yapamasa da başlangıç için doğru isim oydu.
İkinci sezonunda takımın başına bana göre NBA tarihinin en iyi koçlarından biri olan Rick Carlisle gelirken Pistons playoff yapma başarısı gösterdi. 7.6 sayı ortalamasıyla oynayan Ben Wallace, 13.0 ribaunt-3.5 blok ortalamasıyla her iki alanda da NBA’in zirvesinde yer aldı ve kariyerinin ilk “Yılın Savunmacısı” ödülünü kazandı.
Üçüncü sezonunda ise Rick Carlisle önderliğinde efsane takım yavaş yavaş kurulmaya başladı. Kariyeri beklenin altında geçen ve draft edildiği günden beri takım takım gezen Chauncey Billups, serbest oyuncu olarak takıma katılırken aynı şekilde kariyeri beklenin altında geçen Richard Hamilton ise takas yoluyla kadroya dahil edildi. Pistons, drafftan da Tayshaun Prince ve Mehmet Okur gibi takım için iki önemli parçayı kadrosuna ekledi.
Ben Wallace, 6.5 sayı-15.0 ribaunt-3.2 blok ortalamasıyla oynarkenbelki de inanılmazı başararak 10 sayı altında sayı ortalamasıyla All-Star’a seçildi. O sezon tekrardan “Yılın Savunmacısı” ödülünü kazanan Wallace, ribaunt liderliğini de kimseye kaptırmadı. NBA’ın en iyi ikinci takımına seçilen Wallace, ikinci kez de NBA’de yılın savunmacısı ödülünü kazandı. Wallace’ın bütün bu başarısıyla birlikte Pistons, o sezon Doğu’da final oynasa da takımda hala bir şeyler eksikti. O eksiklik, bir sonraki sezon tamamlandı.