Yazı: DeMarcus Cousins, The Players’ Tribune
Çeviri: Buse Nur Küçe, TrendBasket
Evet, artık bir Warriors oyuncusuyum.
Bugüne kadar basketbolla ilgili aldığım en iyi karardı, nedenini anlatacağım.
Fakat başlamadan, New Orleans hakkında kısaca bir şeyler söylemek istiyorum. Bazılarının şu an hala “Boogie hiçbir zaman buraya bağlı değildi. Bir senenin ardından bırakıp gitti. Kolay yolu seçti.” dediğini biliyorum.
Ben bir Alabamalıyım. Ailem hemen yanı başımda. Aslına bakarsanız kalacağımı düşünüyordum. Bu yüzden Haziran ayında kendime ev bakıyordum. Hangi semtte yaşamak istediğimi de biliyordum. Tek aradığım şey köpeklerim için yeterince büyük bahçesi olan bir evdi. İsimleri Gotti, Biggie ve Queenie olan üç tane köpeğim var. Rahatça dolaşabilecekleri geniş bir bahçeye ihtiyaçları var.
Hiçbir zaman Pelicans ile ilgili olumsuz bir durum olmadı. Özel bir şey yaratıyor olduğumuzu düşünüyorduk. Anthony Davis, Jrue gibi isimler takımdaydı. Her gece düzenli olarak aynı, kaliteli oyunlarını ortaya koyuyorlardı. Kazanmak için ihtiyaç duyduğumuz organizasyonu istikrarlı bir şekilde inşa ediyorduk. Yeni oyuncuları takıma katma sürecine direkt olarak dahil oluyordum. Rajon Rondo’nun, Jameer Nelson’ın, Tony Allen’ın, Ian Clark’ın ve Nikola Mirotic’in alınmasına yardımcı oldum. Sakatlanmamdan sonra bile takıma uyacağını düşündüğüm oyuncularla alakalı fikirlerimi bildiriyordum. Dediğim gibi, kendi organizasyonumuzu inşa ediyorduk.
Geçtiğimiz sezon play-offlarda oynayan herkesle gurur duyuyordum. Blazers’ı süpürdük ve Golden State’e korku dolu anlar yaşattık. Şöyle düşünün: Houston dışında onlardan bir maç almayı başarabilen tek takım bizdik. Hayatımın hiçbir anında o seride istediğim kadar çok basketbol oynamayı istememiştim. Hala hepsiyle gurur duyuyorum.
Daha sonra serbest oyuncu dönemi başladı. Belki ilgilenebiliriz, takıma uygun olup olmadığından emin değiliz. Aniden Pelicans’tan hiçbir haber almamaya başladım. Hiç kimseden haber almıyordum. Çok zordu. Bazen, yaptığımız meslek çok çirkinleşebiliyor. Bunu iyi veya kötü anlamda söylemiyorum. Sadece, çok duygusal olmaya yer yok burada. New Orleans’a geri dönmeyi umuyordum ve başlattığımız şeyle de gurur duyuyordum.
İki gün boyunca uyuyamadım. Artık New Orleans’ta forma giyemeyeceğim kesinleştiğinde önüme bakıp kendim için en iyi olan seçeneği aramaya başladım. Menajerimden bana Warriors’la bir toplantı ayarlamasını istedim. Bir uzuna hayır demeyeceklerini biliyordum.
Bob Myers’ı aradım.
Yemin ederim Bob şaka yaptığımı sandı. Bize yaklaşık beş kere ciddi olup olmadığımızı sordu. Yapabileceğim en açık şekilde durumu açıkladım. Pelicans’la yaşadıklarımdan ve artık hiçbir şeyin anlamlı gelmediğinden bahsettim. Diğer takımların bana bu sakatlığın ardından artık bir kariyerim olamazmış gibi davrandığını anlattım.
Ve minimumu kabul edeceğimi söyledim. Sadece beni isteyen bir takım istiyordum. Şöyle dedim: “En üst seviyede oynamak ve yaratabileceğim en büyük etkiyi yaratmak istiyorum. O andan sonra Bob şaka yapmadığımı anlamıştı.”
Bob ilk olarak Koç Kerr ve takımdakilerle konuşmamı ve bunun onlar için bir sorun olmayacağından emin olmamı istedi. Durant’i ve Curry’i aradım. Draymond ve Koç Kerr ile de konuştum. Takıma katılmam fikrini nasıl karşılayacaklarına dair bir tahminim yoktu. Sonuçta arka arkaya şampiyon olmayı başarmış ve halihazırda son şampiyon olan bir takımdan bahsediyoruz. Bir parçam da bu makineye yeni bir parça eklemek istemeyeceklerini düşünüyordu.
Fakat tam tersi oldu. Sanırım bundan daha iyi karşılayamazlardı bu fikri.
Koç, telefonda oldukça komikti. Durumu tamamen kabullenmişti ve bana kendimi onların sisteminin içinde nasıl konumlandırdığım gibi şeyleri sordu. Telefonu kapatmadan hemen önce de “Beni bu sene harbiden koçluk yapmak zorunda bırakacaksın yani, öyle mi?” dedi.
Steph ise tüm bu süreç boyunca harikaydı. Bütün yaz mesajlaştık ve mesajlar genellikle Steph’in otuz iki diş gülümsediği fotoğrafları içeriyordu.
Draymond’la birkaç kez konuştuk. O da bana karşı çok iyiydi. Kevin Durant ise bu yaz Las Vegas’a kadar geldi ve beraber vakit geçirip durumdan bahsettik. Yazın geri kalanında da hala bu duruma ne kadar şaşırdığını anlatan mesajlar attı. “Bunun gerçek olduğuna inanamıyorum.” diyordu. Ben de dostum, ben de.
Kamptan kısa bir süre öncesine kadar ise Klay ile konuşmamıştım. Bu adamın bütün yaz nerelerde olduğunu bilmiyordum. Sanırım Çin’deydi. Ama cidden Klay’in takım arkadaşı olmak için sabırsızlanıyorum. Herkes ondan dünyanın en iyi takım arkadaşı olarak bahsediyor. Klay’deki bu enerjiden biraz bana da lazım.
Bir saniye bunu düşünün. Geçtiğimiz dört sezonun üçünde şampiyonluk yaşamış, MVP ve All-Star isimlerden oluşan bir gruptan bahsediyoruz.
Ve takımın ilk beşine bir isim daha eklemek konusunda hiç ego yapmadılar. Bu çok özel.
Hikayem böyle aslında. Önce New Orleans’taydım daha sonra ise birdenbire artık hiçbir yerde değildim. Sonra Warriors’u aradım. Bana göre bu o kadar da karmaşık bir durum değil.
Bay Area’ya yerleşiyorum. Gotti, Biggie ve Queenie için yeterince büyük bahçesi olan bir ev bakındım tabii ki. İyileşiyor ve Golden State tesislerinde sürekli çalışıyorum. Organizasyondaki herkes harika davrandı bana. Burada sizi yakalayıp içine çeken bir hava var. Takımdaki diğer oyuncularda, Koç Kerr’de, teknik ekip ve yöneticilerde, kısacası herkeste bunu görebiliyorsunuz. Kimse şampiyonluk dışında bir şey düşünmüyor. Kendilerine bir şampiyon gibi davranıyorlar. Basketbolu çok özledim, basketbol oynamayı çok özledim. Benim için mevzu her zaman buydu. Kendime, çok hoş karşılandığım ve bana kucak açan yeni bir yer buldum.
Yüzde yüzümle geri döneceğim bu sezon. Bundan bir sene sonra geriye dönüp baktığımda rahatlıkla şunu diyebileceğim: “Bu hayatımda aldığım en iyi karar.”
boogie için çok çok iyi bir karardı ama ben bunu tek başına düşünebildiğini sanmıyorum 🙂 şaka bir yana, önümüzdeki yaz gsw’da klay’in sözleşmesi bitiyor. değerli takas parçaları da var. boogie isterse kesinlikle kontrat alacaktır. ulan deve her şeyi değiştirdin.