Geçtiğimiz sezon tarihinde ilk kez Final Four’a kalma başarısı gösteren Fenerbahçe, değişen kadrosuyla bir kez daha yarı finalin kapısına geldi. Sezon başından beri Euroleague’in en dominant takımlarının başında gelen sarı lacivertli ekip, tıpkı geçen sezon yaptığı gibi, son şampiyonu saf dışı bırakmak zorunda. Bu yazıda, eşleşmenin genel bir değerlendirmesini bulacaksınız.
Öncelikle saha avantajının Fenerbahçe’de olduğunu söyleyerek başlayalım. Serinin ilk iki maçı Ülker Sports Arena’da oynanacak ve gerek kalırsa kazananı belirleyecek beşinci maç da yine İstanbul’da olacak. İlk iki maçın biletleri tamamen tükendi ve Real Madrid, zorlu bir deplasmanda olduğunu kuvvetli bir şekilde hissedecek. Öte yandan, bu avantaj ev sahibi için zaman zaman bir baskı unsuruna da dönüşebiliyor. İçerideki maçlardan birini kaybetme korkusu, tedirginliğe yol açtığında, -Maccabi serisinin ilk maçındaki gibi- ev sahibi takımın performansını olumsuz etkileyebilir. Zeljko Obradovic ve ekibi, oyuncuları buna karşı mental olarak hazırlayacaktır. Benim dikkat çekmek istediğim nokta, tribündeki taraftarların paniğe kapılmaması gerektiği. İlk andan itibaren başlayacak desteği, skor ne olursa olsun, aynı şekilde devam ettirmek çok önemli. Fenerbahçe taraftarı, Maccabi serisinde bunu tecrübe etmiş bir kitle ancak yine de bir küçük hatırlatma yapmakta fayda var.
Top 16 grubunu bitime üç hafta kala lider bitirmeyi garantileyen takımın en önemli parçalarından biri kuşkusuz Jan Vesely. Ligdeki Karşıyaka maçında aşil tendonundan sakatlanan Çek yıldız, kulüpten yapılan ilk açıklamaya göre çeyrek final eşleşmesini kaçıracak. Tüm spor kamuoyunda Vesely’nin beklenenden erken dönebileceğine dair umut olsa da resmi kaynaklardan bu yönde bir açıklama gelmediği için, bu yazıyı Vesely’nin oynamayacağını varsayarak yazıyorum.
Jan Vesely’nin olmaması, Fenerbahçe için ne anlama geliyor?
1- Jan Vesely, Fenerbahçe kadrosundaki iki pivottan biri. Onun olmaması demek, Ekpe Udoh’un o pozisyonu tek başına oynamak zorunda kalması, taşıdığı yükün artması ve faul problemine girmemek adına biraz tedirgin oynaması demek
2- Fenerbahçe’yi başarılı kılan şey, kesinlikle üst düzey savunması. O savunmanın temeli de ikiz kuleler Udoh-Vesely’nin sahadaki varlığıydı. Bu ikili hem atlet, çok iyi çember koruyabilen hem de inanılmaz mobil bir tandem. Fenerbahçe kısaları, savundukları oyuncuya baskı yaparken geçilmek gibi bir endişe kesinlikle yaşamıyordu. Penetre eden oyuncuları ortaya yönlendirmeleri yeterliydi. Vesely ve Udoh o kadar hareketli oyuncular ki, ikisinden biri mutlaka penetre eden o kısayı karşılıyor, atışını bozuyor veya çokça kez bloklayarak durduruyordu. Şimdi bu lükse sahip olmayacak Fenerbahçe. Ekpe Udoh çemberi korumak için elinden gelen her şeyi yapsa bile her yere yetişme imkanı yok. Dolayısıyla kısaların, rakiplerin karşısında kalmak için daha fazla çaba göstermesi ve savunma yardımlarının tam zamanında yapılması gerekiyor.
3- Jan Vesely, bu takımın damarlarına kanı pompalayan oyuncusu, ruhani lideri. İki sezondur Fenerbahçe takımı ne zaman enerji kaybı yaşasa, başvurduğu ve gerekli enerjiyi sağlayan jeneratörü Vesely oluyordu. Ondan yoksun olmanın böyle bir yönü de var.
Jan Vesely’nin eksikliğinden kaynaklanan bu açıkları kim, nasıl kapatır?
1- Avrupa’da da mevcut Fenerbahçe kadrosunda da Jan Vesely’nin muadili diyebileceğimiz bir oyuncu bulunmuyor. Dolayısıyla Fenerbahçe’nin oyun planını değiştirmesi ve yeni roller yaratarak elindeki oyunculardan faydalanması gerekecek. Pero Antic ve Nikola Kalinic’in elini taşın altına koyması gereken zaman geldi. Antic belli süreler Udoh’un yanında, Udoh kenardayken de beş numarada oynayacak. Udoh’un veya Vesely’nin sahaya getirdiklerini Antic’ten beklemek tek kelimeyle hayalperestlik olur. Ona bu seride düşen en büyük görev, Real Madrid uzunlarının göstereceği sertliğe cevap verebilmesi, mental savaşı kazanabilmesi ve hücumda yaratacağı üçlük tehdidiyle penetre alanı açması olacak. Nikola Kalinic de dört numara pozisyonunda süre almak zorunda. Yardım savunması, ribaund konsantrasyonu ve enerjisi çok önemli olacak. Ayrıca hücumda da riske edilecek ilk kişi olacağını düşünürsek, en azından ceza atışlarını tereddüt etmeden kullanması ve isabet bulması gerek.
2- Fenerbahçe’nin hücum stratejisi de savunma stratejisi de Vesely olmadığında değişmek zorunda. Savunmadaki rolünün büyüklüğü düşünüldüğünde, en önemli ayarlamalar işin savunma tarafında yapılacaktır. Neyse ki Fenerbahçe, böyle bir durumda bu ayarlamaları yapmasını isteyeceğiniz ilk kişiye, Zeljko Obradovic’e sahip. Vesely’siz oynanan maçlarda birçok deneme yapan Obradovic, Real Madrid’e karşı en uygun kurguyu sahaya yansıtacaktır. Benim tahminim, her perdede adam değiştirilen bir savunmayı tercih edeceği yönünde. Detaylarına yazının devamında değineceğim.
3- Vesely’nin getirdiği enerjiyi, taraftarın vereceği destekle sağlamak mümkün olabilir. Yaratılan atmosfer ile taraftar, “takımı iten güç” olabilir. Sık sık salonda maç izleyen biri olarak söyleyebilirim ki, genelde Fenerbahçeli oyuncular mücadeleleri ve oyunlarıyla tribündeki taraftarı havaya sokuyordu. Bu sezon belki de ilk kez takımın, taraftarına bu kadar ihtiyacı var. Yeri geldiğinde oyuncuları hareketlendirecek şekilde devreye girilmesi, hakemlerin baskı altına alınması çok önemli. Çünkü biliyoruz ki Real Madrid takımı, hakemi etkileyebilmek için elinden geleni yapacak.
Ana hatlarıyla Real Madrid
Burada sayfalarca sürecek bir Real Madrid analizi yapmaktansa ana hatlarıyla birkaç özelliklerine dikkat çekmenin daha iyi olacağını düşünüyorum. Geçtiğimiz yıl yarı finalde Fenerbahçe ile karşılaştığı için birçoğumuz yakından tanıyoruz. Şampiyonluğa giden o çekirdek aynı şekilde devam ediyor. Kadrolarındaki en önemli değişiklik, Gustavo Ayon’u yedekleyen pivotlarda yaşandı. Şu an Dallas Mavericks forması giyen Salah Mejri, Darüşşafaka Doğuş forması giyen Marcus Slaughter ve Laboral’de harikalar yaratan Ioannis Bourousis yerine artık Augusto Cesar Lima, Willy Hernangomez ve Maurice N’dour var. Yani Ayon’u yedekleyen oyuncular konusunda ciddi bir kalite ve tecrübe düşüşü var. Büyük umutlarla kadroya ekledikleri iki Amerikalı Jeffery Taylor ve Trey Thompkins’ten de şu ana kadar hiç faydalanamadıklarını söyleyelim.
Real Madrid’i izlediğinizde gözünüze çarpan iki şey var bu yıl: Savunamayan bir takım ve çok yetenekli kısa oyuncular. Sezonun ilk bölümünde Madrid’in savunmadaki kötü halini düşük viteste oynamaya bağlayabilirdik. Lakin elenme tehlikesi yaşadıkları Top 16’da gördük ki, en önemli maçlarda bile savunmada ciddi zaaf gösterdiler. Topa baskı yapmak ve ikili oyun savunmakta gerçekten zorlanıyorlar. Bu da rakiplerinin hücumu istediği gibi organize etmesini kolaylaştırıyor. Hücum tarafında hayranlık duyulacak bir düzene, sisteme sahip olduklarını söyleyemeyiz. Geçtiğimiz sezon da söyleyemezdik, ancak kısa oyuncularının yetenek toplamı o kadar üst düzey ki bireysel çözümlere bile kalsalar, skor atmak konusunda zorlanmıyorlar. Yüksek tempoda oynamayı, pozisyon sayısını arttırmayı seven Madrid, maç başına 83,7 sayı ortalaması ile Top 16 aşamasının en skorer ikinci takımı. Hücumlarında bireysel yaratıcılık ön planda olsa da 19,2 asist ortalamasıyla da Top 16’nın en çok asist yapan ikinci takımı. Asist-top kaybı oranında da Euroleague’in zirvesindeler. Sadece bu istatistiklere bakarak bile kısa oyuncularının Real Madrid için ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz.
Fenerbahçe ne yapmalı?
Kadro derinliği arasındaki farklar ve Real Madrid’in yüksek tempodaki etkinliğini düşünürsek, Fenerbahçe’nin sete set oynanan bir seri istemesi olasıdır. “Düşük tempo” kavramını kullanmıyorum çünkü yanlış anlaşılmalara sebep olabiliyor. Sete set oynamak, yarı sahayı 7,5 saniyede geçmek, 18 saniye boyunca topu tutup hücumun sonunda bir şeyler yapmaya çalışmak demek değil. Fenerbahçe, aldığı her ribaunddan, yediği her sayıdan sonra rakip sahaya hızlı bir şekilde gitmeli ve erken hücum şanslarını kovalamalı. Keza Real Madrid’in geçiş hücumu savunmakla, savunma dengesini çabuk bulmakla ilgili sıkıntıları var. Ancak net bir fırsat yoksa, topu hızlı şekilde hareket ettirdiği sabırlı set hücumlarına başvurmalı Fenerbahçe. Seçilen her acele atış, kullanılan her dengesiz şut Real Madrid’in tempo yaratması ve ritim bulmasına olanak verecektir. Maçların başında Gustavo Ayon’un üzerine atak etmek faydalı olabilir. Ayon, -Felipe Reyes’i pivot saymazsak- Real Madrid’in bu seviyede fark yaratabilecek tek pivotu. Sayısal olarak pivot rotasyonu geniş olsa da Lima, Hernangomez, N’dour gibi oyuncular tecrübe ve yeterlilik konusunda güven veren isimler değil. Ayon’u bir şekilde denklemin dışına itmek, Real Madrid’e önemli bir darbe vurmak anlamına gelir.
Fenerbahçe bu seriyi hücumuyla kazanmayacak. Kim daha çok atacak yarışına dönerse iş, oradan Real Madrid’in üstün çıkacağı aşikar. Dolayısıyla savunmada gösterilecek direnç çok önemli. Üç sayılık atışlar, Madrid’in oyunu için büyük bir öneme sahip. Sahip oldukları bütün ikincil tehditler, üç sayı tehditleri sayesinde ortaya çıkıyor. Bu yüzden Fenerbahçe’nin üç sayı civarına yapacağı baskı olmazsa olmaz. Udoh ve Vesely’nin birlikte oynadığı dönemde Fenerbahçe kısaları geçilme pahasına rakiplerinin şutunu rahatsız ediyordu ve uzun süre rakiplerini en düşük üçlük yüzdesinde tutan takımlardı. Şimdi bu savunmayı, arkadaki kalecilerden biri olmadan yapmak durumundalar. Bu yüzden, tıpkı Lokomotiv Kuban’ın bu yıl yaptığı gibi, her perdede adam değiştirip rakibi sadece ters eşleşmeyi kullanmaya zorlayan, ritimden çıkarıp bütün hücum akıcılığını bitiren bir savunma deneyebileceğini düşünüyorum Obradovic’in. Geçen yılı hatırlarsak, aynı tuzak savunmayı Vesely ve Bjelica sahadayken kullanıyordu Fenerbahçe. Udoh + 4 kısalı (Kalinic’in 4 oynadığı) beşiyle bu savunmayı başarılı bir şekilde yapabilirler. Ancak bu kez de hücum ribaundu verme riski çok artmış olacak, dolayısıyla beş oyuncunun da ribaund konsantrasyonunun üst düzeyde olması gerek.
Kritik eşleşmeler
Dört numaralar
Kalinic’in bu seride dört numara pozisyonundan hatırı sayılır derecede süre alacağı kesin. O anlarda Pablo Laso eğer Felipe Reyes’i onun karşısında kullanırsa, belki de Euroleague tarihinin en iyi hücum ribaundcusu Reyes, Fenerbahçe’ye büyük sorun yaşatabilir. Kalinic ne kadar atletik ve gayretli olsa da Reyes’i box out etmesi, potadan uzaklaştırabilmesi pek mümkün değil. Aynı problemi Gigi Datome’nin de yaşayacağını söyleyebiliriz. Diğer dört numara Pero Antic ise, topu yere vurabilen, hareketli rakipleri savunmakta çok zorlanan bir isim. Antic sahadayken de karşısında Nocioni, Thompkins, Maciulis ve hatta Jeffery Taylor gibi oyuncuları görmek, isteyeceğimiz son şey olur.
Udoh – Ayon
İki eski NBA oyuncusunun eşleşmesini izleyeceğiz seri boyunca. İki oyuncu da takımlarının başarısında çok önemli bir paya sahip. Udoh’un yükü, alternatifi olmadığı için çok daha ağır ancak Ayon’un da arkasında net bir pivot olduğunu söyleyemeyiz. Dolayısıyla bu eşleşmede sahada daha çok kalabilen, rakibine üstünlük sağlayabilen oyuncu, takımına önemli bir avantaj sağlayacak.
X faktörler
Playoff serilerinde takımlar, rakiplerinin ana silahlarına önlem almayı ihmal etmezler. Ancak hesaba katmadıkları oyuncu(lar)dan gelecek sürpriz katkılar onları şaşırtabilir. İki takımda da X faktör olabilecek bazı oyuncular var. Fenerbahçe’de Kostas Sloukas ve Ricky Hickman, tecrübeleriyle bu konuma en önemli adaylar. Topa baskı yapabilmeleri ve Hickman’ın deliciliği sayesinde bu iki oyuncu, seride herhangi bir maçın seyrini değiştirip ivmeyi Fenerbahçe’nin tarafına getirebilir. Seri başlamadan önce ne durumda olurlarsa olsunlar, Nisan ayının ortası geldiğinde bu iki oyuncunun gerekeni yaptığını daha önce defalarca gördük.
Real Madrid tarafında ise çok fazla oyuncuyu bu kategoride sayabiliriz. Felipe Reyes ve Andres Nocioni tabii ki olağan şüpheliler. Fenerbahçe’yi görünce deliren K.C. Rivers, keskin şutör Jaycee Carroll vs vs… Pablo Laso’nun kadro derinliği avantajını kullanabilmek için, Fenerbahçe’yi yıpratacak sert oyunculara şans vermesini bekliyorum. Özellikle Fenerbahçe hücumunun en etkili silahları Bogdanovic ve Datome’yi hırpalamak için Jonas Maciulis, Jeffery Taylor ikilisini ayrı ayrı, belli süreler sadece sertlik yapmak için bile kullanabilir.
#SarıTribün
Top 16 grubunu lider bitirip karşınızda son Euroleague Şampiyonunu görmek hoş bir sürpriz değildir. Hele ki seri öncesi en değerli oyuncularınızdan birinin sakatlanması daha da beterdir. Ne var ki bu seneki Fenerbahçe gösterdi ki ters giden ne olursa olsun, bu takım, kenetlenerek, taraftarıyla bütünleşerek, savaşarak her türlü zorluğun üstesinden gelebilecek kadar yürekli. Bu sezon Ülker Sports Arena’dan başı dik çıkabilen bir rakip olmadı. Serinin İstanbul’da oynanacak ilk iki maçında da bu değişmezse, Berlin’de bir kez daha Final Four heyecanı yaşamak işten bile değil. Fenerbahçe taraftarı sosyal medyada örgütlendi ve maçta tribünleri sarıya boyama çağrısı yaptı. Maça gelecek herkes, sarı tişörtü ve tüm enerjisiyle orada olsun. Taraftarı yanında olduktan sonra bu takımın başaramayacağı hiçbir şey yok. Şimdiden başarılar #SarıTribün
Güzel yazı elinize sağlık.
Obradovic’in savunmada switch yapmasıyla ilgili tahmininiz ilk maçta tutmuş görünüyor, başarılı analiz olmuş.