Darüşşafaka’daki ofiste, olumsuz bir cevap alıncaya dek Blatt’i, Cleveland hakkında konuşmaya teşvik etmeye çalıştım. Bir basketbolsever olarak Blatt’in konuşurken risk almamasının sebeplerini anlayabiliyordum. Ancak bir gazeteci olarak sormam gereken sorular vardı. Blatt, Amerika’ya geri döndüğümde benimle bir röportaj daha yapmayı kabul etti, bu sefer röportaj telefondan olacaktı.
LeBron James’e koçluk etmenin mümkün olduğunu düşünüyor musunuz?
Dinle; Şimdiye dek kaç şampiyonluk kazandı? Elbette koçluk edilebilir. Şu anda sana, onu takımında görmek isteyecek 30 NBA koçu sayabilirim.
Sizi LeBron James’in kovduğunu düşünüyor musunuz?
Bunu düşünmüyorum. Elbette beni o kovmadı. Bunu yapacak kişi o değil. Bu, yönetimin kararıydı.
Neden LeBron ile çalışmak hakkında detaylıca konuşmamayı tercih ediyorsunuz? Bunu yapmanız sizin ve onun kariyerine saygısızlık mı olurdu?
Sanırım medyanın düşüncesi ve çabası böyle olması yönünde. Benim için ise öyle değil. Yaşamış olduğum tecrübe sadece bundan ibaret değil.
İşinizi kaybettiğinizde Doğu Konferansı’nın zirvesinde yer alıyordunuz. O sırada takımın gidişatı hakkında neler düşündüğünüzü hatırlıyor musunuz?
Bir yerlere gelmeye çalıştığını anlayabiliyorum ancak bunlar geçmişte kaldı. Olanları geride bırakmayı seçtim, onlar hakkında çok fazla düşünmemeye çalışıyorum. Olan oldu işte. Geride bıraktığım çok sayıda hatıram ve düşüncem oldu. Yapmam gereken başka işlerim var. Ben de bu yolu seçtim zaten.
Blatt, Cleveland’ın başına geçtiğinde takım bir yeniden yapılanma süreci içindeydi. Yaz döneminde ise LeBron’un geri dönebileceği konuşulmaya başlandığında, Blatt ve yöneticiler onun adını telaffuz etmeye cesaret edemediler: onu, ‘Şu Adam’ diye isimlendirdiler. Sonuçta Blatt, bir buçuk sezon boyunca, hiç beklemediği bir takımı ve oyuncuyu yönetti ve NBA Finalleri’ne ulaştı.
Tekrar geri dönüp, aynı temel soruyu biraz değiştirip bir kez daha soruyorum: Daha farklı ele alabileceğinizi düşündüğünüz bazı konular olduğunu söylemiştiniz. Bunlardan biri de ‘Şu Adam’ ile aranızdaki ilişki olabilir mi?
Burada, tıpkı İstanbul’da olduğu gibi, Blatt bir kez daha olabildiğince kibar bir şekilde çıkışıyor.
Dostum, bunun peşini bırakmayacak mısın? Bir gün boyunca bunu konuştuk ve sen hala aynı şeyin peşindesin.
Sonrasında ise tahmin, edilemez bir şekilde sesi tekrardan alçalıyor sakinleşiyor: “Daha iyi bir iş çıkarabilirdim demekle her şeyi kastettim. Kötü bir iş yaptığımı söyleyemem çünkü yapmadım. Ama yine de çok daha iyisini yapabileceğime inanıyorum. Bu durumdan da başkalarını değil, sadece kendimi sorumlu tutuyorum.”
Tipik bir Amerikan görüşü vardır: Eğer tamamen başarılı olamadıysan, başarısız oldun demektir. Bu doğru: Bir dönem dünyadaki en iyi basketbol oyuncusuna koçluk eden David Blatt, şimdi İstanbul’da. Ancak bunu bir başarısızlık olarak görmek Blatt’in kariyerini, kazandığı ve kazanacağı başarıların ne anlama geldiğini anlamadığınız demek olur.
“LeBron James ile olan ilişkisinde başarısızdı, buna katılıyorum.” diyor David Pick. “Onunla olan ikili ilişkisinde başarısız oldu ancak bir koç olarak başarısız değildi. Parkade başarısız olmadı.”