Biyokimyacı bir babanın ve öğretmen bir annenin oğlu olarak 1959’da dünyaya gelen David Michael Blatt, Framingham/Massachusetts’te sıkı bir Boston Celtics taraftarı olarak büyüdü. Sekiz yaşındayken anne, babası boşandı ve babası Hollanda’ya taşındı. Blatt’in iki ablası da – ikisi de lisede basketbol takımındaydı ve Blatt’in de basketbolla ilgilenmesinde büyük etkileri vardı – babalarıyla birlikte gittiler.
Framingham South Lisesi’nde oyun kurucu olarak oynamaya başladı. Princeton’a gitmeye hak kazandı ve Pete Carril ile çalıştı. Bir maçın ardından İsrail asıllı Amerikan bir gözlemci, Hadera yakınlarındaki Kibbutz Gan Shmuel’de yaz ligine katılmasını teklif etti. O zamana dek ‘kibbutz’ kelimesini pek de duymamıştı.
Yine de gitti ve bir şekilde orada kaldı. İsrail’de profesyonel ligde forma giydi. Aşil tendonu sakatlığı kariyerini sonlandırdıktan sonra ise profesyonel antrenörlük hayatına giriş yaptı. Hapoel Galil Elyon’daki asistan koçluk göreviyle başlayıp tüm İsrail’de, oradan da Avrupa’da çalıştı. 2014’te favori bile gösterilmeyen Maccabi ile EuroLeague şampiyonluğunu kazandı. Bu sırada Kinneret adında bir kadınla tanıştı, bir yuva kurdu ve dört çocuk sahibi oldu. Bir de yerel bir kahraman haline geldi.
Galilee’yi çalıştırırken Körfez Savaşı’nın ortasında kaldı. Atılan füzelerin arasında kalmaya alışmıştı. Maçlar sırasında da sahaya her şey atılabilirdi: çakmak, batarya, bozuk para, cep telefonu. İsrail-Türkiye ilişkilerinin gergin olduğu bir dönemde, bir maç için Maccabi ile İstanbul’a seyahat etmesi gerekmişti. Bu deplasman sırasında, ünlü İsrail gizli servisi Mossad da Maccabi’ye eşlik ediyordu. Maccabi oyuncusu David Blu’nun söylediklerine göre: “Mossad çalışanları işlerini gayet ciddi bir şekilde yapıyorlardı. Sonrasında ise soyunma odasında bizimle birlikte galibiyeti kutluyorlardı.”
Bir Sırbistan deplasmanında ise görülmemiş bir sorun ile karşılaştı: Politik nedenlerden dolayı Belgrad’daki Amerikan Konsolosluğu’nun önünde gerçekleşen bir ölümden sonra Amerika Birleşik Devletleri yapılacak yolculuklar konusunda bir uyarı yayınlamış, bunun üzerine de takımın üç Amerikalı oyuncusu uçağa binmemişti. Koçun sözleri: “Maçı kaybettik! İlk beşimizdeki üç oyuncuyu kaybetmiştik!” olmuştu.
Temmuz ayında, Darüşşafaka ile sözleşme imzaladıktan iki ay sonra, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden bir grup asker Türkiye’de darbe girişiminde bulundu. Darbeciler, spikerlere canlı yayında zorla bildirge okuttular ve F-16 uçakları, turistlerin gözde mekanı olan Taksim Meydanı’nın üzerinde uçuyordu. Alp, o anlarda neler yaşadıklarını bana anlattı: Taksim meydanının yakınlarındaki evlerinde, ailesiyle birlikte korku dolu bir şekilde beklerken komşularının camları, sonic patlamasından dolayı kırılmış ve kendilerininkine de aynısının olmasını bekliyorlarmış. Darbe girişimi hızlı bir şekilde bertaraf edildi ve o günden beri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hala görevinin başında.
Burada, Avrupa’daki hayat yine de insanlara kendine has bazı tecrübeler yaşatabiliyor. Philadelphialı ve bir zamanlar Pittsburgh Üniversitesi’nin yıldızı olan Wanamaker bana Milan, Venedik, Pistoia gibi yerlere yaptığı güzel gezilerden bahsediyor. Amalfi’de yaptığı tekne gezisini ise: “Hayatımda yaptığım en güzel şey.” diye tanımlıyor. Almanya’da oynadığı sırada oğlunun, tıpkı oralıymış gibi yerel dili öğrendiğini de gözlemlemiş: “Dışarıda arkadaşlarıyla oynarken sadece Almanca konuşuyordu. Bunu gördüğümde, ‘Bu çılgınca’ diye düşündüm.”
Blatt ve ailesi, yıllardır bu çok kültürlü Avrupa tecrübesini yaşıyor. Avrupa’da koçluk yapmak, henüz NBA’e gelmeden önce de Blatt’i maddi açıdan iyi bir konuma getirmiş. Tarafsız, gerçeği savunan politik görüşü de Avrupa’nın ona kattığı özelliklerden biri.
“İnsanlar bana, ‘Burada korkmuyor musun, artık endişelenmiyor musun?’ diye soruyorlar.” diyor Blatt. “30 yılı aşkın bir süredir burada yaşıyorum. Korkarak yaşayamazsınız. İşte bu da benim cevabım.”