Cleveland’ın başına geçtiğinizde, daha önce çalıştığınız yerlerden bahsetmiştiniz: İtalya, Türkiye, Yunanistan. Cleveland’ın da buna benzer olabileceğini söylemiştiniz. Öyle miydi?
NBA çok farklı. Hayat tarzı çok çok farklı. Buna alışmak da zaman alıyor. O sırada ne kadar farklı olduğunu tam olarak fark edebildiğimi düşünmüyorum. Sadece basketbolu düşünüyordum. Sonrasında ise, basketbol hakkında farklı olmadığını düşündüğüm şeyler de aslında farklıydı.
Bunu öğrenmek, rahat hissetmek ve yaratıcı olmak zaman alıyor. Ama bu sorun değil. Benim için bu mükemmel bir tecrübeydi. İstediğim şekilde sona ermedi ancak hayatımda, yere düştüğümde nasıl tekrar ayağa kalkabileceğimi öğrenecek durumlarda bulundum. Yaşadığım NBA tecrübesine pozitif bir şekilde dönüp bakmaya çalışıyorum. Bu da yapabileceğiniz bir seçim.
Cleveland’da yaşanan ve çok büyütülüp incelenen bazı olaylar vardı…
Evet, bunlar hakkında çok fazla detaya girmek istemiyorum. Tek söyleyeceğim, medya da işini yapmak zorundaydı. Onların da kendi hedefleri ve sorumlulukları var. Bu da NBA’i muazzam bir makine haline getiren, NBA’i fazlasıyla çekici kılıp herkesin onu takip etmeyi istemesini sağlayan sistemin parçalarından biri. Eğer NBA’in sunduğu her şeyin keyfine varmak istiyorsanız, her şeyin sizin doğru olduğunu düşündüğünüz yönde ilerlemek zorunda olmadığının da farkında olmalısınız. Kendinizin de bu dev makinenin bir parçası olduğunuzu anlamalısınız.
Cleveland’daki performansınızı nasıl değerlendirirsiniz?
Şu anda sahip olduğum bilgi ve tecrübeye, göreve ilk geldiğim günde de sahip olmayı isterdim. Eğer öyle olsaydı, daha iyi bir iş çıkarabileceğime inanıyorum. Ayrıca, her şeyle muhtemelen daha kolay başa çıkabilirdim. Ama bunlara sahip değildim. Hangi yollardan geçmem gerekiyorsa o yollardan geçtim. Daha fazlasını da yapabileceğimi biliyorum. Daha iyi bir iş çıkarabilirdim. Yine de kötü bir iş ortaya koymadım.
Farklı yapmanız gerektiğini düşündüğünüz herhangi bir şey var mı?
Çok fazla şey var. Çok fazla. Basketbolla alakalı, kişisel bazı şeylerle alakalı. Eğer tecrübem olsaydı, daha farklı yapmam gereken çok şey var. Ancak bir kez daha söylüyorum, o kadar da kötü bir iş çıkarmadım.
Cleveland ile anlaşmadan önce Steve Kerr size Golden State’te asistan koç olmanızı teklif etmişti. Eğer o teklifi kabul etseydiniz işlerin ne kadar farklı olabileceğini hiç düşündünüz mü?
Evet, düşündüm. Benim durumumda olan herkes de aynı şekilde bunu düşünürdü. Eğer bana, Steve ile bir iki yıl çalıştıktan sonra Cleveland’daki aynı işi alabileceğimi garanti etseydin: “Hadi bu şekilde yapalım o zaman” derdim. Ne demek istediğimi anlıyor musun?
Ama siz doğuştan rekabetçisiniz. Başta olmayı tercih ettiniz.
Sadece ondan da değil. 20 yıldır yaptığım işe devam etme şansını yakalamıştım, başantrenörlük yapmaya.
Bir başka ilginç konu ise göreve geldiğinizde Cleveland için bir yeniden yapılanmanın olduğu düşünülüyordu. Sonrasında ise LeBron ile sözleşme imzalandı.
Şimdi olsa bile LeBron James’in takıma katılmasına hayır diyecek değilim herhalde değil mi?
LeBron ile kişisel ilişkileriniz nasıldı. İnsanların söylediklerinden neler doğruydu, neler yanlıştı?
Bunun o kadar da önemli olduğunu düşünmüyorum. Şunu söyleyeceğim: Dünyadaki en iyi oyuncuya koçluk etme fırsatını yakalım. Bunu söyleyebilecek çok fazla insan yoktur.