“Defence, defence, defence”: Darüşşafaka
Manresa grup favorisi gibi görünse de temsilcilerimizin bu gruptan el ele çıkması hiç de azımsanacak bir ihtimal değil. Normal sezon grubunda yalnızca iki galibiyet alarak ikna edici bir performans sergilemese de Darüşşafaka’nın yolunun biraz daha aydınlık olduğu fikrindeyim. San Pablo Burgos serisindeki etkili performanslar ve yakın dönemdeki tarihi Galatasaray dönüşü beni bu düşünceye iten başlıca faktörler. TOFAŞ karşısında hafta sonu alınan ağır mağlubiyeti de göz önünde bulundurmama rağmen kanaatim bu yönde. Farklı gerekçelerim de var tabii ki.
Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde işlerin tam anlamıyla ciddileşmeye başlayacağı noktadayız. Artık kolay maç, kolay rakip ve kolay sayı yok. Ben de vurguladığım son faktörü şiar edinerek bu düşünceye baş koyuyorum: ‘kolay sayı yok’
Söz konusu kolay sayı vermemek olduğunda organizasyonda bunu Darüşşafaka’dan daha iyi yapan takım sayılı. Maç başına tam 10 top çalmayla bu alanın zirvesinde oturan yeşil siyahlılar tam saha baskıyı da bir silah olarak en işlevsel kullanan ekiplerden biri konumunda. 87.5 ortalamayla BCL’nin en çok sayı atan takımı olan hücum makinesi Galatasaray NEF’e BSL’de karşı karşıya geldikleri maçın ikinci yarısında sadece 28 sayı izni verdiğini unutmamak lazım. Ayrıca Fenerbahçe Beko’nun bu sezon ligde 70 sayının altında (61 sayı) kaldığı tek maçı da Darüşşafaka’ya karşı oynadığını eklemek gerek. Bu şekilde birçok örnek daha sayabiliriz, rakamlar yanımızda olmaya devam edecektir.
Uzun lafın kısası, Darüşşafaka savunmasının Son 16’yla beraber daha değerli ve daha belirleyici hale geleceğine inanıyorum. Caupan’in organizatörlüğüne, Pineiro’nun şutörlüğüne ve Boothe’un orta mesafelerine de güvenerek…
Ribaund problemleri: TOFAŞ
F Grubu’nu lider bitirerek Top 16’ya kalsa da TOFAŞ’ın gelecek projeksiyonunun biraz daha zorlu olduğunu söylemek mümkün olabilir. Son olarak kadrosuna Tyler Ennis’i de katarak guard rotasyonunu iyice genişleten Bursa ekibi içerden dışardan komple bir takım hüviyetine kavuştu. Halihazırda Paco Cruz ve Tomislav Zubcic’le kabul edilebilir bir iç-dış dengesine sahip olan TOFAŞ’ın; Cook, Shepherd, Simmons triosuyla da gerektiğinde rakibine atletizmini dayatabildiği iddia edilebilir. Ancak mevcut ribaund problemleri şüphe uyandırıyor.
Ribaund istatistiğinde organizasyondaki 30 takım arasında 29. arasında yer alıyor olmaları önemli bir soru işareti. Öte yandan son aylardaki form durumları ve maç koparma becerileri de çok ikna edici gözükmüyor. Son oynanan Darüşşafaka maçındaki geri dönüşle gelen farklı mağlubiyeti dışarıda bırakınca uzun süredir etkileyici bir maç performansına imza attıklarını söylemek güç.
Ancak nitelikli bir koça ve derinlikli bir rotasyona sahip TOFAŞ’ın bu grupta bir faktör olacağı muhakkak. Yalnızca aşmaları gereken engebe sayısını daha fazla görüyorum. Fakat yazının önceki bölümlerinde belirttiğim gibi yine de enseyi karartmaya gerek yok. Temsilcilerimizin ilk iki sırayı alarak sekizli finallere kalma ihtimali o kadar da düşük değil. Yaklaşık iki ay sürecek Son 16 aşamasında inişlerin ve çıkışların olacağını, takımların form durumlarında değişimlerin yaşanabileceğini unutmamak gerekiyor.
Bizimkiler ne yapar?