Ailenin başından geçen bir at hikayesi var.
Darko, oğlu Lazar beş yaşındayken onu at binmeye götürüyor. Küçüklüğünü çiftlikte sürekli atlarla birlikte geçirmiş olan ve büyüdüğünde küçük bir kamyonet fiziğine sahip olsa da bu sevdasından vazgeçmeyen Darko oğlunun da bu duyguları yaşamasını istiyor.
O günlerde Darko’nun atının adı Astor’du. Darko’yu taşıyacak kadar büyük 12 yaşında bir at.
Fakat o gün eyerde Lazar vardı. Darko atın yavaş yavaş hızlanmasını izledi. Her şey yolunda gidiyordu. Ta ki at huysuzlaşana ve Lazar’ın dengesini kaybetmesine neden olana kadar. Lazar tek ayağı eyere takılmış, vücudunun yarısı attan sarkar şekilde çırpınırken Darko çığlık attı, bir başka adamla birlikte yardıma koştular. Birkaç saniye süren boğuşmanın ardından atı kontrol altına almayı başardılar.
Darko korku ve sinirin etkisiyle ata yumruk attığını söylüyor .(Atı gördüm, şu an çok iyi durumda)
Sırpların klasik yemekleriyle dolu bir tabağı bitirirken anlattığı bu hikayeden sonra gülüyor ama hala sinirli ve olay yaşandığı için gergin olduğunu hissediyorsunuz. Yaşanan olayda ne ebeveynlik açısından ne de korku yönetimi açısından ne de hayvan hakları açısından olumlu bir çıkarımın olmadığını biliyor. ”Hikayeyi yine de anlattım çünkü çıkarılacak dersler var.” diyor.
Basketbol oynadığı zamanda yanlış hiçbir şey yapmadığını düşündüğünü söylüyor. O zamanki Darko’ya göre bir problem varsa bu başkasının bir hatasıydı, Darko’nun değil.
Larry Brown onu doğru şekilde kullanamadı, takım arkadaşları ne kadar değerli olduğunu göremedi, hakemler sürekli aleyhinde kararlar verdiler.
Bugünün Darko’su ise farklı görüşlere sahip. Lazar’ın başından geçen olay için ”Suç bende.” diyor. Küçük çocuğu atın üstünde tek başına bırakmaması gerektiğini sonrasında ata attığı kroşenin ise kabul edilemez olduğunu söylüyor.
”Çocuğa hiçbir şey göstermeden direkt atın üstüne koydum, tüm suç bende.”
Yemek yediğimiz restoranın camından dışarı göz atarken bakışları yavaş yavaş yumuşuyor.
”O olaydan sonra Lazar’a bir daha deneyip, denemek istemediğini sordum. Korkup hayır diyeceğini düşünmüştüm ama ne dedi biliyor musun? Daha büyük bir ata binmek istediğini söyledi.”