Billups’ın Darko’ya duş kurallarını öğretmesinden sonra bir görevi daha vardı, o da araba sürmek.
Her zaman kolay olmamıştı. Darko ve Billups’un araba sürüşü hakkında farklı fikirleri vardı.
”Sürekli olarak ‘Hayır Darko, bekle, dönerken yavaşlamalısın’ derdim.” diyor Billups. ”Dönüşlerde sürekli gaza basardı ve sürekli onu uyarırdım, korkutucu anlardı.”
Billups bu süreçten sağ olarak çıkmayı başardı. Darko ehliyetine kavuştu ve kısa süre sonra etkileyici bir araba koleksiyonu yapmaya başladı.
Dokuz sezon boyunca, Darko zamanını Pistons, Magic, Grizzlies, Knicks, Timberwolves ve Celtics ile geçirdi. Kalın kafalı genel menajerlerin ve NBA garanti kontrat antlaşmasının yardımıyla gittiği takımlardan 52 milyon dolar ve her gittiği şehirden de bir araba almayı başardı.
Darko’nun Novi Sad’daki konağının garajında konuşurken Darko, sarmaşık gibi birbirine yapışmış lüks arabaların arasından ”O para 200 yıl boyunca bana yeter.” diyor.
Köşede Minnesota plakası hala üstünde olan Porsche Panamera var. Biraz köşede New York plakasıyla Range Rover. Memphis’teki sıcak günlerin hatırına Tennessee plakalı Mercedes S600 diğer köşede.
Arabaların neden hala Birleşik Devletler plakasıyla durdukları tam anlaşılır değil. Bunu sorduğumda Darko kıkırdıyor ve plakaların Sırp girişinin yapılmasının opsiyonel olduğunu söylüyor.
Peki arabalar neden burada? Darko onları neden biriktirdi? Birçoğu onun gibi uzun bir insan için rahat bile değil.
Aslında Darko NBA’in ona kattıklarını değerlendirme konusunda farklı şeyler yapıyordu. Pistons’ta kazandığı şampiyonluk yüzüğünü satıp, gelirini hayır kurumuna bağışlamıştı ama arabalar duruyor.
Ford F-350 kamyoneti koyu yeşilin üstüne serpilmiş açık yeşil muşamba ile örtülü. Darko kamyonetin artık çalışmadığını söylüyor. Sisli bir gece vakti yaptığı kazadan sonra bu hale gelmiş.
”Tamir için birkaç kez fiyat araştırması yaptım ancak Amerikan kamyoneti olduğu için küçük bir tamire binlerce dolar istediler, beni soymaya çalıştılar.”
”Arabaya ihtiyacın var mı?” diye soruyorum. Kafasını sağa sola sallıyor.
”O zaman neden satmıyorsun?”
Arabadan birkaç metre uzaktayız, Darko kamyonetine şöyle bir bakıyor. ”Asla”