Darko, Detroit Pistons tarafından draft edildiğinde daha 18 yaşındaydı. O ana kadar yaşamını 90’ların Sırbistan’ında geçirmişti. Bu da demek ki hem ülkesini hem de asker olan babasını birçok kez savaşın içinde gördü. NATO uçakları şehrini bombalayarak yerle bir ederken annesi ve kız kardeşiyle birlikte o patlama seslerini evlerinin bodrum katından dinlemek zorunda kalmıştı.
90’ların başında, savaş sırasında bir gün ailesiyle birlikte televizyonun karşısındayken bir haber çıktı. Haberleri okuyan spiker 15 ile 20 Sırp askerinin o gün öldürüldüğünü söylüyordu. Spikerin okuduğu isimlerden biri de Milorad Milicic’di. Daha 10 yaşında bile olmayan Darko babasının fotoğrafını televizyon ekranında görünce annesine sordu:
”Neden babamın fotoğrafı televizyonda anne?”
Annesi cevap verecek durumda değildi, ağlamaya başladı. Darko da onunla birlikte ağlamaya başladı.
Aradan beş dakika geçince spiker bir yanlışlık olduğunu duyurdu. Okunan isimlerden bazıları yanlıştı. ”Neler hissettiğimi hiçbir zaman unutamayacağım.” diyor Darko. ”Bir anda gitmiş ve bir anda geri gelmişti.”
Milorad eve dönünce oğluna birçok şeyin yanında basketbolun nasıl oynanacağını da öğretti. Evin yakınlarında ki bir tepede olan potada baba oğul şut tekniklerini geliştirdiler. Bu, oyuna duydukları aşktan çok genetik bir mirastı.
”Babam bana basketbolu öğretti çünkü kasabada ki herkes çok uzunsun neden basketbolu denemiyorsun? diye soruyordu.” diyor Darko. ”O soruyu sordukları tek kişi de ben değildim.”
Sonuç o ki Darko’nun basketbola yeteneği vardı. Aile desteğinin büyük yardımıyla Darko basketbol oynamayı ve kendini geliştirmeyi sürdürdü. 14 yaşında profesyonel basketbol takımının olduğu şehre, Vrsac’a taşındılar. Basketbola aşık olmamasına rağmen ciddiye alıyordu.
NBA gözlemcileri etrafta dolaşmaya başlayınca, Darko, NBA’in, Sırbistan’ın kargaşalı ortamından kaçmak ve finansal olarak geleceğini garantiye almak adına iyi bir yol olduğuna karar verdi. Oyunu yeteri kadar seviyordu. Tanıştığı herkes onu bu yola çıkması uğrunda destekliyordu ve kapı açık olduğunda kim oradan adımını atmamıştı ki?
Yabancı oyunculardan beklediğimiz hikayenin burada çıkmaması problem olmuştu.
Lige gelen yabancı oyunculardan NBA’i sevmesini, çamur görüntü kalitesinde bile olsa geceleri kalkıp, maçları izlemiş olmasını ve idollerini sıralamasını bekliyoruz. Yao Ming lige geldiği zaman Arvydas Sabonis ve Hakeem Olajuwon’a duyduğu hayraınlığı saklamadı; yakın geçmişten örnek verecek olursak Kristaps Porzingis açıkça idolünün Dirk Nowtizki olduğunu belirtti ve herkes onayladı.
Darko, Amerika’da ilgi görmeye başladığı andan itibaren sorular gelmeye başlamıştı: ”İdolün kim ? En çok izlemeyi sevdiğin oyuncu kim ?”
Kevin Garnett, diye cevaplamıştı Darko. Herkese okul otobüsünden daha geniş kulaç uzunluğuna sahip Garnett’in ilham perisi olduğunu söyledi. Yerel televizyon kanallarından ESPN’e kadar her yere Garnett’i beğendiğini söyledi.
Ama Garnett’i oynarken sadece bir ya da iki kez görmüştü. Darko: ”Onu gördüğümde nasıl bir oyuncu olmam gerekiyorsa öyle biri olduğunu anladım.”
-Olmam gereken- — İşte bu eski Darko’nun sözleri, değil mi? O uzundu ve basketbol oynuyordu. Yetenekliydi, bu yüzden Vrsac’a taşınmışlardı. Orada fark edildi, Birleşik Devletler’e gitti. Bir idole ihtiyacı vardı, bu yüzden bir idol uydurdu. Yol nereye giderse oraya sürüklendi. Gözleri açıkken rüya görüyordu.
Şimdi basketbol geride kaldığına göre bazı şeyler değişti. Şimdi tutkusu olan bir şey hakkında fantazisi var, onun yüzüne gülümseme yerleşmesine neden olan bir şey:
Kiraz.
Darko basketboldan sonra ticari çiftçiliğe giriş yaptı. Bazı sporcular emlak işine, bazıları ise tekstile yönelir. Darko meyveye yöneldi. 125 dönüm elma ağacı var ve bu elmaları başta Dubai ve Rusya olmak üzere birçok Afrika ülkesine ihraç ediyor. Old Macdonald mı dediniz?
Kirazlar ise onun özeli. Kirazlardan yaptığı kar inanılmaz boyutlarda ve piyasada kiraza talep çok fazla. Küçük top şeklindeki kırmızı şeylerden konuşurken gözlerinin büyümesi ve heyecanlanması bundan olsa gerek.