Yazı: Ben Golliver, Sports Illustrated
Çeviri: Buse Nur Küçe, TrendBasket
Clippers’ın Griffin’i elinden çıkarmak için birçok sebebi olsa da bu takas yine de büyük bir sürprizdi. Buyurun hep birlikte organizasyonun neden yıldızından vazgeçtiğine yakından bakalım.
Yer Los Angeles. O dev gibi cüssesiyle Blake Griffin yerde acılar içinde kıvranıyor. Sol ayağı Austin Rivers’ın altında ilginç bir şekilde sıkışmış durumda. Kasım ayının sonlarına doğru Clippers ve Lakers karşı karşıya gelmişti. Griffin’in geçirdiği sakatlık ise takımın belini bükebilecek büyüklükte görünüyordu ilk bakışta. Danilo Gallinari, Patrick Beverley, Milos Teodosic yani hemen hemen Doc Rivers’ın sahada görmek isteyeceği bütün oyuncularının yaşadığı sakatlıkların da etkisiyle Clippers, dokuz maçlık bir mağlubiyet serisi atlatmıştı. Sahaya çıkıp, kahramanlık yapacak bir Chris Paul de takımda olmadığından genel görünüş oldukça tatsızdı.
Ancak Griffin’in sakatlığından sonraki dakikalarda takım sahibi Steve Ballmer beklenilenin aksine gayet keyifli görünüyordu. Lou Williams ile birlikte yürürken bir yandan da Williams’ın sırtını sıvazlayarak hem son dakikada gelen galibiyeti hem de oyuncunun maçta bulduğu 42 sayıyı kutluyordu. O an Ballmer’ın ne düşündüğünü anlamak zordu. Sezonun onlar için gidişatını değiştirebilecek olan olaylara bardağın dolu tarafından mı bakıyordu? Yoksa henüz yaşananları kabullenememiş miydi?
Ballmer, Staples Center’ın tünellerinden çıkıp, salonun çıkışına doğru yöneldiğinde “Hadi gidip, Blake’in durumuna bakalım.” dedi. Ses tonu öfkeli veya endişeli değildi, gayet ölçülüydü. Griffin de o da bu süreci defalarca yaşamışlardı: MR çekimleri, bekleyiş, iyileşme programı, rehabilitasyon ve sonunda geri dönüş. Daha önce birçok kez yaşadıkları olaylardı.
Konulan teşhise göre sadece burkulma vardı, inanın bana sakatlık çok daha kötü olabilirdi. Ancak yine de Clippers üst üste dört maç kaybetti. Galibiyet ve mağlubiyet sayıları 8-15’e ulaşınca Rivers’ın işi sorgulanmaya, DeAndre Jordan’ın takas değeri ve tanking* olasılıkları konuşulmaya başladı.
Beklenmedik bir şekilde, takımın Griffin’in sakatlığına verdiği tepki de tıpkı sahibininki gibi oldu. Kontrolü kaybetmediler, paniklemediler veya paramparça olmadılar. Rivers alışılagelmedik oyunculardan faydalanmaya başladı, Williams skor üretmeye devam etti, Jordan savunmada iyi iş çıkarıyordu. Clippers’ın neredeyse en büyük taraftarlarının bile yabancı olduğu kadrosu Aralık ayını 11 galibiyet ve altı mağlubiyet gibi müthiş değerlerle bitirmeyi başardı. Griffin’in takıma döndüğü 29 Aralık tarihine kadar Clippers, Grizzlies’in peşinden ligin en alt sıralarına düşmek yerine Batı Konferansı playoff kotasına yakındı.
Los Angeles Clippers için ise takımın toplu şekilde ortaya koyduğu direniş, beklenmedik olsa da aynı oranda mutluluk vericiydi. Basketbol Operasyonları Başkanı Lawrance Frank yepyeni bir sistemden söz edip, duruyordu ve takım da buna olumlu tepki vermişti. Frank bu ayın başında Crossover’a bir röportaj verdi ve Paul takasının ardından organizasyon için planlarından da bahsederek şöyle dedi: “Bir Clippers oyuncusu olmanın nasıl bir şey olduğunu yeniden tanımlamak istedik. Biz ligdeki zorlu takımlardan biriyiz. Ancak rekabetin bu kadar yüksek olduğu bir ortamda kendimizi taraftara kanıtlamak için daha çok çalışmalıyız. Tabii ki takımın kimyası ve karakteri Paul gittiğinde değişecekti, bunu bekliyorduk. Sahada her şeyi yapabilecek oyuncular olmasıydı amacımız. Her şeyi yapabilecek ve rekabetçi, sağlam karakterli, çok çalışkan, sertlik gösterebilecek, yüksek basketbol zekası olan ve iyi takım arkadaşı olabilecek oyuncular istedik.”