Chris Singleton: İyi bir fırsattan vazgeçilmeze
Yaz transfer dönemini nispeten durgun geçiren Turkish Airlines EuroLeague‘deki temsilcilerimizden Anadolu Efes istediklerini elde ettiği bir haftayı geride bırakıyor.
Lacivert beyazlılar ilk olarak takımın skoreri ve kimi zaman jokeri konumundaki Rodrigue Beaubois ile yeni sözleşme imzaladı. Geride bıraktığımız sezonda damakta tat bırakan bir performans izleten Chris Singleton ile 2+1 yıllık yeni sözleşme imzaladı. Bu sözleşme süresi Efes için eskinin yeniden başlangıcı olarak tanımlanabilir. Zira temsilcimiz, son altı yedi sezondur hiçbir yabancı oyuncuyla iki yılı geçkin bir mukavele imzalamamıştı.
Gelelim Singleton’ın Efes’e dahil oluş serüvenine ve sezon içinde nasıl kilit rol oynayan oyunculardan biri olduğuna…
EuroLeague’in zirvesini hedefleyen Anadolu Efes için Singleton, ilk etapta bir fırsat transferiydi. Medyadan, taraftar içinden çeşitli gruplar transfere burun kıvırırken veya soru işaretiyle yaklaşırken bazıları da ABD’li oyuncunun kariyerinde bıraktığı izlere güvenmiş, umutlanmıştı. Moerman’ın yaz döneminde yaşadığı uzun süreli sakatlığı, Efes’i bu hamleye itmişti ve temsilcimiz bu hamlenin mükâfatını sezon içinde alacaktı.
Oyuncunun geçmiş kontratlarıyla kıyaslandığında makul bir ücretle takıma dahil olan Chris Singleton, kendisinden beklenenin farkında olarak İstanbul’a gelmişti. Hazırlık kampının son aşamasında takıma katılmasına rağmen Barça sezonu göz önüne alındığında kendisinden beklenmeyen bir özveriyle takıma hızlıca adapte olmuştu.
Chris Singleton ile röportaj
Birçok kişi için soru işareti olan bu adamla geçtiğimiz sezonun başındaki EuroLeague medya gününde bir röportaj yapma imkânı buldum. Beni tanıyan herkes Anadolu Efes’i ne kadar yakından ve keyif alarak takip ettiğimi bilir. Ben de bu fırsattan istifade Efes görevlilerinden bu röportajı talep ettiğimde ikiletmeden bu fırsatı bana tanıdılar ve Singleton’ın yoğun röportaj trafiğindeki son medya mensubu ben oldum. Röportaja başlamadan hemen önce Anadolu Efes Medya Sorumlusu Cenk Araştıran, beni ABD’li yıldıza şöyle tanıtmıştı: “Efes’i oldukça yakından takip eden tutkulu bir medya mensubudur.”. Oyuncu o dakikadan itibaren ilgiyle sorularımı dinlemişti. Doğru takıma geldiğini, aile vurgusunu defalarca tekrarladığını, Ataman ile olan olumlu ilişkisinden bahsetmişti. İstanbul’a olan ilgisini ve taraftarlara olan yaklaşımını da konuştuğumuzu hatırlıyorum.
Chris Singleton ile yaptığım röportajın linki burada.
Röportaj ilerledikçe Singleton’ın gözlerindeki parıltıya şahit oluyor, sorumluluklarını ve kendisinden beklenenlerin farkına vardığını anlıyordum. Şampiyonluk hedefleyen bir takımla kariyerinin ilk EuroLeague şampiyonluğunu kazanmak istediğini hissediyordum. Bu deneyimin ardından 30 yaşındaki oyuncunun Efes ile başarılı bir sezon geçireceğini hâliyle tahmin etmiş, yakın arkadaşlarımla basketbolsever dostlarıma bu tahminimi belirtmiştim.
İşte Singleton, Efes macerasına tıpkı size anlattığım şekilde başlamıştı. Arzulu, özverili, özgüvenli ve takıma ayak uydurmayı ilke edinmiş bir şekilde.
Singleton ve kendi gibi oynadığı bir sezon
Dört numaraların Koç Ergin Ataman’ın elinde seviye atladığını göz önüne aldığımızda -Austin Daye ve Alec Peters gibi istisnalar bir kenara bırakırsak- yıldız oyuncunun sezon içinde ulaştığı seviye bana kalırsa sürpriz olarak nitelendirilmemeliydi. Ancak Chris’in özellikle son iki sezonda akıllarda bıraktığı o mağrur görüntü bu durumun sürpriz olarak karşılanmasına neden oldu.
Oysa ki Chris Singleton “kendi gibi” oynadığı bir sezonu geride bırakıyordu. Pick and pop’larda cezayı kesen, alçak postta oldukça verimli ve genel hatlarıyla doğru tercihler yapan, savunmada alan kapatan, geçiş oyununda takımını rahatlatan biriydi. Savaşçı bir görüntü veren deneyimli oyuncu, onun Kuban, ilk Panathinaikos yılı ve NBA’deki ilk sezonunda izlediğimiz Singleton imajından başka bir şey değildi. Saha içinde istatistiklere yansımayan birçok işi yapmaya çalışıyor, önceki sezonlara kıyasla daha az ve garanti toplar kullanıyor, Ataman onun rolüne ne tanımladıysa ona bağlı kalmaya çalışıyordu. Bunları hangi seviyede yaptığı tartışılsa da birçok kritik maçta sahadan silinmediği gibi bazı maçlarda da oyunun her alanına katkı veren kilit bir oyuncuydu.
Nihayetinde oyunundan ziyade oyun bilgisinin üzerine koymasının, doğru ve gerekli anlarda sorumluluk almaktan çekinmeyişinin, takıma direkt olarak uyum sağlamasının bir getirisi oldu. Moerman’ı aratmaması ve Dunston’ın yokluğunda kendini daha da sivriltmeyi başarması Singleton’a hak ettiği o kontratı getirdi.
Peki Singleton beklentileri nasıl aştı?
İşte bu noktada oyuncunun takıma aidiyet hissetmesinin, performansının tavanına yaklaşmasındaki önemli etkenlerden biri olduğunu düşünüyorum. Şöyle ki; Chris Singleton Barça’da hem koç -Claver zehri- hem de taraftar tarafından azami derecede değer görmeyen, takımla tam anlamıyla bağdaşamayan bir oyuncu konumundaydı. Efes’te ise işler bambaşkaydı. Kendisine ihtiyaç duyulduğunu bildiği ve sorumluluğunun farkında bir şekilde buraya geldiği için sezon içerisinde büyüdükçe büyüdü. Moerman’ın yokluğundaki dönemde ipleri eline aldığında performansı ve karakteri neticesinde de taraftardan büyük destek görmesi motivasyonunu sezon içerisinde de artırdı. Micic – Larkin duo’suna ve Simon maestro’suna ayak uydurması da anlatılması gereken başka bir taraf tabii ki.
Takım çemberi
Eğer yazının bu bölümüne kadar sizlerle paylaşmak istediklerimi okuduysanız Singleton’ın Efes’in oyun sistemindeki değerini oyuncunun bireysel perspektifinden bakıldığında rahatlıkla anlamışsınızdır. Hak edilen bir kontratın üç yıla kadar dayanması yukarıda da bahsettiğim gibi altı yedi sezon sonra bir ilk. Koç Ergin Ataman’ın kendisinden istediği şeylerin önemli bir kısmını parkeye yansıtmayı başaran ABD’li forvet, vazgeçilmezler arasındaki yerini alırken takım içindeki güler yüzü ve sıcakkanlılığı ile Efes’in yarattığı “takım olma” çemberinin içine rahatlıkla dahil oldu. Taraftarın sempati ve sevgisini de kazanan Sing, oyunun her alanında katkı sunduğu Efes’te önümüzdeki sezonda da meydan okumaya ortak olacak.
İstatistiklerini paylaşmazsak da olmaz. EuroLeague’de bu sezon Efes forması ile 28 maça çıkan 30 yaşındaki oyuncu maç başına 25.4 dakika parkede kalarak 7.8 sayı, 4.4 ribaund, 1.0 asist, 1.3 top çalma, 0.4 blok ortalaması yakaladı. %45.1 ile üçlük atan Singleton, serbest atış çizgisinden %87.3 isabet buldu. Yıldız oyuncu 10.5 verimlilik puanı ortalamasıyla sezonu noktaladı.
Diğer yandan sezon boyunca çıktığı toplam maçları ele aldığımızda Singleton 45 maçta ortalama 26.0 dakika süre almış ve 8.6 sayı, 4.5 ribaund, 1.1 asist, 1.1 top çalma ortalamalarıyla mücadele etmişti.
Her noktaya biraz biraz dokunmaya çalıştığım bu yazıdan keyif almanız dileğiyle, sevgiler.