Pınar Karşıyaka 2012-2013 sezonunda Ufuk Sarıca önderliğinde oluşturduğu Bobby Dixon – Jon Diebler etrafındaki çekirdeği, her sezon daha iyisini bulduğu yabancılar ile geliştirerek arka arkaya kupalar kazanmayı başarmıştı. EuroChallenge Final Four’unda kaybedilen epik maç taraftar ve takımda büyük yıkım yaratsa da Ufuk Sarıca’nın koç olarak gelişimi iyi ve birbirini tanımaya başlayan oyuncular ile harmanlanınca önce Türkiye Kupası arkasından Cumhurbaşkanlığı Kupası ve en sonunda Basketbol Süper Ligi şampiyonluğu ile nihayetlenen süreç yaşandı.
Sonuçta Karşıyaka taraftarının hayalleri gerçek oldu ve Mustafa Kemal Atatürk Spor Salonu’nda EuroLig müziği çaldı. Taraftar ve yönetim “Bu şampiyonluk havası bizi on yıl götürür” diye düşünürken ilk maçta gelen Barcelona Lassa galibiyeti yeşil kırmızıya gönül verenleri Final Four zamanı Berlin’e uçak bileti bakma noktasına getirmişti. Sonrası malum, istenmeyen sonuçlar ve henüz aralık ayı dolmadan ıslıklanan şampiyon takım…
Ufuk Sarıca ile yollar ayrıldıktan sonra Pınar Karşıyaka karşılaştığı ekonomik zorlukları da düşünerek küçülme yoluna gitti. Önce Nenad Markovic’in Mateusz Ponitka, Dajuan Summers ve J’Covan Brown etrafına kurduğu takım ile playoff hedefine ulaşılamadı. Geçtiğimiz sezon ise Aleksandar Trifunović yönetiminde idare edilen bir başka sezon geride kaldı.
Chris Evans ve Birkan Batuk sonrası Pınar Karşıyaka’da yeniden hayal kurma vakti mi? #analiz