Otuz dakika sonra L.A’den yeni gelmiş ve Under Armour polosu giyen Ryan Silver içeri giriyor. O insan formuna girmiş endişeli bir enerjiye sahip. Gelmesinin sebebi daha da açık olmaya başlıyor çünkü USC’den bir asistan Silver’ın ısrarıyla Nico’yu görmeye gelmiş.
Silver tribüne oturmuş bir şekilde Nico’yu izliyor. “Onun kanında büyük bir yetenek var.” diyor bana. “Annesi bir atlet, babası NBA’deydi. Eğer 6’5” olursa –woooo, işlem tamam.”
Devam ediyor “Ona bakın, daha tıraş bile olmuyor, bacaklarında kıl bile yok. Kesinlikle daha fazla uzayabilir. Ve onu özel kılan şey ise sadece skorer değil aynı zamanda pasör de olması. Earl Watson’ın takımındaki herkes onu kıskanıyor.”
USC antrenörü hava atışından biraz önce geliyor ve en ön sırada kapıya yakın bir yere oturuyor. Nico yavaş başlıyor fakat ilk çeyreğin sonunda baselinedan zor bir atış bırakıyor. İki dakika sonra bençe geliyor ve Pace, tribünlerden “Su al.” diye bağırıyor. Silver bu sırada bir tweet atıyor “USC antrenörü Tony Bland Pinnacle AZ/Mesa maçında 2020 Nico Mannion’ı izlemek için sahada. Bland gerçekten muhteşem bir koç ve bir başantrenör olma yolunda.”
Silver bana bakıyor ve “İzle. Bir kez bunu yolladım ve anında on tane antrenörden mesajlar gelmeye başladı.”
Bekledik. Otuz saniye geçti. Bir dakika. Ping! Bir Arizona antrenöründen göz bebeği emojisi. UCLA de aynı şekilde cevap verdi. Silver memnun görünüyordu. Açıklamasına göre onun işi Nico’yu gidebileceği en iyi koleje göndermek. “Ondan sonrası ise tamamen ona kalmış.”
Nico zorlanmaya devam ediyor ve sayısı dört yüzü bulan kalabalık “A-bar-tıl-mış” şeklinde aleyhine tezahürat yapıyor. Rakip takımın oyun kurucusu Nico’ya karşı ekstra sert oynuyor, o ünlendiği için birçok rakip takım oyuncusunun yaptığı gibi. Gaia buna artık dayanamıyor. Pace, Nico’ya ayağa kalkmasını söylüyor. Nico’ya rakip tarafından çalım atılıyor ve yere düşüyor ve bunun üzerine bir de top kaybı yapıyor. Tribünde Bland telefonuna bakıyor. Silver şaşkın ve kafası karışmış gözüküyor.
Sonunda “Baskı Nico’yu etkilemeye mi başlıyor?” diye soruyor ve bunun cevabı çok açık gözüküyor.
Dördüncü çeyrek, geriye 6:30 dakika var. Nico dördüncü faulünü alıyor ve üzgün bir şekilde bençin yolunu tutuyor. Genç gözüküyor. Ağlamanın eşiğinde. Pace’e haksızlığa uğramış bir öfkeyle bakıyor fakat ondan da bir şefkat göremiyor “Elini onun üzerine koydun. Eğer itersen bu bir fauldür oğlum!”
Dördüncü çeyrek, geriye 3:30 var. Pinnacle liderliği ele geçiren bir seri yapıyor. Mesa cevap veriyor. Mola alınıyor.
Pinnacle durduruluyor ve yirmi dört saniyede hücum edemiyorlar. Nico’nun elinden kayan bir top liderliklerini baltalıyor.
Bland bunu görmek için orada değildi. Bir dakika önce ayrılmıştı. Nico 11 sayı, 3 ribaund, 3 asist, 1 top çalma ve 3 top kaybıyla maçı tamamlamıştı. Bu açık bir şekilde onun adına sezonun en kötü maçıydı.

Yarım saat sonra arabaya yürürken Pace, Nico’ya dönüyor ve “Böyle bir performanstan sonra sana burs verdiklerine inanamıyorum.” Diyor.
“Biliyorum.” diyerek cevap veriyor Nico.
Evet bu doğru. Bland, Silver’a mesaj attı. Silver heyecanlı bir şekilde Nico’yu telefona veriyor. Koç, Nico’ya onu çok sevdiğini ve sadece skorer olmayıp, oyunu nasıl anladığını ve nasıl savunma yaptığından etkilendiğini söylüyor. Ve USC’ye nasıl uyabileceğini söyleyerek devam edip, ona burs öneriyor. Aslında iki burs öneriyor biri “Baban emeklilikten dönmek isterse” diye.
Bu Silver’ı harekete geçiriyor. Josh Gershon’a durumu anlatan bir mesaj atarak diğer medyanın önünde ona beş dakika zaman kazandırıyor. Gershon haberi paylaşıyor. Silver bunu retweetleyip on dakika sonra da kendi Instagram hesabında paylaşımda bulunuyor. Silver bunun eğer direkt kendisinden gelmese aynı etkiyi yaratamayacağını çünkü onun işinin kendi oyuncularının reklamını yapmak olduğunu söylüyor.
Yakınlardaki Chili’de bir akşam yemeğinde, Silver temkinli şekilde hikayeler anlatırken Nico sessizliğini koruyor. Nico’ya dinlenmesi, dinlenmesi ve dinlenmesi gerektiğini söylüyor. Büyük bir yazın onu beklediğini. En büyüğünün. N.Y.C., Indy, L.A., USA Basketbol, ve muhtemelen de Under Armour All Star maçı. Lise bir şekilde önemli fakat anlamlı olan şey yaz. Bu zaman koçların dikkatlerini çekme zamanı. Gerçek bir kıyaslama görme şansı. “Eğer UCLA veya USC’ye gideceksen o adamlara karşı oynamalısın” diyor Silver, Nico’ya bakarak. “Dostum, durum çılgınlaşacak. Menajerler arayacak, koşucular arayacak, antrenörler arayacak…”
Nico yanında oturan annesine dönüp elini omzuna koyarak “Koşucular ne?” diyerek bir soru yöneltiyor.
Bildiği kadarıyla koşucular kolej koçları ve oyuncu adayları arasında hediyeleri ve tatlı hiçlikleri getirip, götüren kişiler fakat açıklamaya vakti yok. Silver konuşmaya devam ediyor.
“-Özellikle sosyal medya olmadan…” Nico on bir veya on ikinci sınıfa geldiğinde takipçi sayısı inanılmaz rakamlara ulaşabilir. 100,000 takipçi civarında. İnanılmaz! Sonra da Under Armour’un yüzü olacak.
Gaia bunun oğlunu etkilemesine izin vermemekte kararlı ve onu dünyaya döndürüyor. “Ona her zaman söylüyorum, kaç takipçisi olduğunu umursamıyorum, git ve köpeğin dışkısını temizle.”
Sonrasında eve dönerlerken Gaia ve Pace’e Nico’nun 25 yaşına geldiğinde nerede olmasını umduklarını soruyorum. “Mutlu” diyor Gaia. “Sadece mutlu. Ama her zaman hayal kırıklığı içerisinde olabileceğine dair bir korku duyuyorum. Baskı. Ya her şey yolunda gitmezse… Değerli bir insan evladı olduğunu anlayabilecek mi? Basketbol dışında istediği her şeyi olabileceğini anlayabilecek mi?”
Sürücü koltuğunda, Pace gülümsüyor. “Evet, çünkü ona biraz önce ‘Senin NBA All-Starı olmanı ve birçok…” duruyor ve gülümseyip, “Dalga geçiyorum.” diyor.
İngilizcesi gayet iyi olan ve yazının orijinalini okumuş biri olarak, çevirmen-yazarımızın ellerine sağlık. Eksik veya hatalı çeviri olmadan orijinali neyse çevirisini okuyınca da aynı anlamı ve keyfi verdi bana.
Tebrikler, çevirilere devam…
Merhaba Oğuzhan Bey,
Sizin gibi okuyucularımızın geri dönüşleri sayesinde, işimizi elimizden gelen en iyi şekilde yapmaya ve siz okuyucularımızı mutlu etmeye çalışıyoruz. Böylesi yorumlar bizim için gerçekten büyük bir keyif ve motivasyon kaynağı. İlginiz ve güzel sözleriniz için teşekkürler.
İyi haftalar.