Can Altıntığ: ”Çalışmadan asla rakibinin önüne geçemezsin” | TB ÖZEL

1979 jenerasyonun ardından en önemli jenerasyon olarak 1986-1987 jenerasyonu akıllara gelir. Can Altıntığ da bu jenerasyonun göze çarpan isimlerinin başında geliyor.

Mako altyapısı ile basketbola başlayan Can Altıntığ, daha sonrasında da Bursa’nın en köklü kulübü olan TOFAŞ’ın yolunu tuttu. TOFAŞ sayısız başarılar kazanmış, Türk basketboluna çok önemli isimler kazandırmış bir kulüp. Can Altıntığ da Nihat İziç‘in başantrenörlüğe geldiği sene ile birlikte TOFAŞ A Takımı’na yükseldi ve ilerleyen senelerle birlikte takımın kaptanı oldu. Kaptan, TOFAŞ’ta geçirdiği yedi koca yılın ardından İzmir’in köklü kulüplerinden olan Pınar Karşıyaka‘nın yolunu tuttu. Pınar Karşıyaka’da kariyerinin en iyi sezonunu geçiren 29 yaşındaki oyuncu, burada bir Türkiye Kupası kazandı ve daha sonrasında Fenerbahçe macerasına atıldı. Fenerbahçe‘de pek de istediği süreleri alamasa da Zeljko Obradovic ile kendini geliştirme fırsatı bulan Can Altıntığ, Trabzonspor Medical Park macerasının ardından tekrar Pınar Karşıyaka’ya döndü. Geçtiğimiz seneyi de Pınar Karşıyaka‘da geçiren Altıntığ, sezon başlamadan önce de şirin mi şirin bir basketbol akademisi açtı ve genç oyunculara yönelik çalışmalarına resmi olarak başladı. Ben de Pazar günü itibariyle bu güzel akademiyi yerinde takip etme şansı buldum. Can Altıntığ’a da buradan hem misafirperverliğinden ötürü, hem de röportaj isteğimi kırmadığından ötürü çok teşekkür ederim. Umarım kendisi gibi akademisi de çok önemli başarılara imza atar. İsterseniz yavaş yavaş gerçekleştirdiğimiz röportaja gelelim…

13076636_10154123931238648_4449722044343498145_n

Bursa, Türkiye basketboluna çok önemli isimler kazandırmış bir şehir. Bunların başında da Pınar Karşıyaka forması giyen Can Altıntığ geliyor. Can Altıntığ, geçtiğimiz sene kendi isminin yer aldığı bir spor akademisi açtı. Bursa’daki altyapı durumunu düşündüğümüzde de bu olay biz Bursalıları biraz olsun ümitlendirdi. Can Altıntığ’a da ilk olarak spor akademisinin nasıl kurulduğunu ve ne zamandır böyle bir düşüncesi olduğunu sordum:

”TOFAŞ’ta oynadığım senelerde dahi böyle bir düşünce aklımın bir kenarında vardı. Çünkü ben şuna çok inanan bir insanım; Bursa altyapısında çok büyük eksikler mevcut. TOFAŞ haricinde oyuncu yetiştiren bir kulüp yok. Bizim kurduğumuz akademide de hedef tabii ki oyuncu çıkarmak. Bir senelik bir kurumuz ve henüz işin çok başındayız. 25 öğrenci ile bu işe başlamıştık. Şimdi ise 125 öğrencimiz var. Bir yılda iyi bir aşama katettiğimizi düşünüyorum. Ciddi de yatırımlar yapıyoruz. İlk olarak oyuncularımıza jimnastik dersleri veriyoruz. Daha sonrasında da basketbol idmanları yaptırıyoruz. Yarı yıl ve yaz kamplarımız var. Geçenlerde de Bodrum’daydık ve çocuklar için eğlenceli bir ortam hazırladık. Asıl hedefimiz de daha önce de belirttiğim gibi oyuncu çıkarmak. Bursa altyapısını yakından biliyorum ve ben de burada yetiştim. Bu konuda adım atmam gerektiğini düşündüm ve bu akademiyi kurdum. Her geçen gün daha iyiye gideceğiz.”

Can Altıntığ Spor Akademisi oldukça yeni bir proje. Daha yeni bir yılını doldurdu ve çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor. Antrenör heyeti de gerçekten tecrübeli isimlerden oluşuyor. Fatih Akşen ve Fatih Sopa gibi Bursa’nın iki tecrübeli antrenörü akademide. Bakalım bu yapının gelecekteki hedefleri nelermiş?

”TOFAŞ eski genel menajeri Coşkun Teziç, akademimizin kuruluş aşamasında bize çok büyük katkılarda bulundu. Şimdi ise yedi antrenörümüz var. Oyuncu sayımız arttıkça doğal olarak da antrenör sayımız artacak. İki yeni salonla daha anlaştık. Fakat dediğim gibi hedefimiz bir spor okulu olarak anılmak değil. Projemize akademi ismini vermemizin de asıl amacı bu zaten. Biz oyuncu yetiştirmek istiyoruz. Çocuklarımızın yemek programları ve davranışlarıyla yakından ilgilenen bir ekibimiz var. Okullarına yönelmek isteyen çocuklara da basketbolu öğretip onları hayata hazırlamak istiyoruz. Ben Pınar Karşıyaka forması giydiğim için genellikle babam bu işe çok büyük emek harcıyor. Antrenörlerimizle de sürekli iletişim halindeyiz. Hedeflerimiz yüksek.”

2_108
Can Altıntığ Mako altyapısından yetiştikten sonra TOFAŞ’ın yolunu tutmuştu. Bir Bursalı ve Bursa altyapısını yakından biliyor. Maalesef şu beş senede de Bursa altyapısı bir hayli geriledi. Can Altıntığ da bunun farkında. Bakalım bu konu hakkında tecrübeli oyuncunun fikirleri neler?

”Bursa altyapısı son beş seneye baktığımız zaman gerçekten çok kötü durumda. Bizim zamanımızda da çok iyi olduğu söylenemezdi. Bursa’da sadece TOFAŞ bu konuda profesyonel bir çalışma içerisinde. Akademimizin TOFAŞ’a rakip olmak gibi bir düşüncesi kesinlikle yok. TOFAŞ zaten benim evim gibi. Bu konuda da onlarla sürekli olarak irtibat halindeyiz. Onlar da sağ olsunlar bizlere çok yardımcı oluyorlar. Bursa’da oyuncuların maç yapabilecekleri bir ortam neredeyse yok. Çocukların kendilerini geliştirebilmeleri için oynamaları gerekiyor. Biz de bu kötü ortama yeni bir soluk getirmek istiyoruz. Bursa için güzel işler hedefliyoruz. Tek amacımız bu.”

Ben de bir altyapı tutkunu olarak Can Altıntığ ile olan sohbetimi biraz da bu konulara kaydırmanın doğru olacağını düşündüm. Altın bir jenerasyona sahip olduğumuz herkesin malumu. Ayrıca 86-87 yaş kategorisi de zamanının en özel takımlarından biriydi. Can Altıntığ da bu jenerasyon ile birlikte iki altyapı Avrupa Şampiyonası’nda gümüş madalya kazanma başarısı göstermişti. Kendi jenerasyonu ile bu jenerasyon arasındaki farkları sordum ve açıklamaları şu şekildeydi:

”Öncelikle bizim yetiştiğimiz dönem ile şu anki dönem arasında çok büyük farklılıklar var. Şimdiki gençlerin işi bize göre çok çok çok zor. Bizim zamanımızda yabancı sınırlaması vardı ve iyi oynasak da kötü oynasak da bir şekilde sahada kalmayı başarıyorduk. Bu sayede de gelişme şansımız oluyordu. Açıkça konuşmak gerekirse de ben bu konuda biraz şanslı bir insanım. TOFAŞ, A Takıma yükseldiğim sezonda yeni bir yapılanmaya gitmişti ve Nihat İziç takımın başına getirildi. Genç oyunculara dayalı bir düzen kuruldu ve ben de takımın kaptanı oldum. Ancak ben çalışmaya da çok inanan bir insanım. Çok çalışmalıyız. Bizim jenerasyonumuz ile 95-96 jenerasyonu arasında şans faktörü de var tabii ki ancak biz çalışma disiplini olarak bana göre bir adım daha öndeydik. Şimdiki genç oyuncuların imkanları çok fazla. (Telefonlar, tabletler, bilgisayarlar vs.) Bizim zamanımızda bunların hiçbiri yoktu. Çok çalışmamız gerektiğine inanıyorum. Çalışmadan rakibinin önüne geçebileceğine asla inanmıyorum. Ayrıca da karakter çok çok önemli. İyi bir karakter olup çalıştığın anda da zaten başarı geliyor.”

Cl3Xs1YWkAQYudP (1)
Can Altıntığ, yer aldığı takımlarda genç oyuncularla yakından ilgilenen bir sporcu. Bunun örnekleri çok çok fazla. Geçtiğimiz sene de Pınar Karşıyaka’da Kenan Sipahi ve Egemen Güven ile birlikte mücadele etti. Genç oyuncularımızın gelişiminin istenen seviyede olmaması da herkesin malumu. Can Altıntığ da takımındaki iki oyuncusunu ele alarak bu konuya şöyle bir açıklama getirdi:

”Kenan Sipahi ile çok yakınız. Kulübün yaşadığı şanssızlıkları (Joe Rangland takımdan ayrıldı, yeni gelen Lazeric Jones’un çapraz bağları koptu) Kenan bu sezon çok iyi değerlendirdi ve çok önemli sorumluluklar aldı. Ancak yine de bazı eleştirilere maruz kaldı. Maalesef bizde de böyle bir durum var. Kenan’ın oynadığı mevki bir defa çok zorlu ve çok değerli. Sorumlulukları aldığı takım da sıradan bir takım değil, 2014-2015 Basketbol Süper Ligi şampiyonu olan ve geçen sezon THY Euroleague’de mücadele eden Pınar Karşıyaka. Çok acımasızca davranıyoruz. Sosyal medyada insanlar akıllarına geleni söyleyebiliyorlar. Biraz ağır bir eleştiri olacak ama ben kıskançlık faktörünün de bunda etkili olduğunu düşünüyorum. Kenan, 10-11 yaşında hayatındaki her şeyi bırakıp Türkiye’ye geldi ve bir kelime bile Türkçe bilmiyordu. Kimse resmin o tarafına bakmıyor. Genç oyunculara destek olmalıyız. Egemen Güven de aynı şekilde çok değerli ve çok potansiyelli bir oyuncu. Ama bu sezon yabancı sınırlamasından ötürü forma giyemedi. Fakat bana göre Egemen’in önü çok açık. Kenan da kendini ispatladı. İki oyuncunun da karakterleri çok sağlam ve çalışmayı seviyorlar. İyi yerlere geleceklerdir.”

Can Altıntığ, TOFAŞ ile birlikte ismini duyurmayı başarmıştı. Takım kaptanı olarak çok iyi yılları Bursa’da bırakan Altıntığ, daha sonrasında Pınar Karşıyaka’nın yolunu tuttu ve bir Türkiye Kupası kazandı. O müthiş sezonun ardından Zeljko Obradovic’in yanına giden 29 yaşındaki oyuncu, 6 aylık bir Fenerbahçe macerasının ardından Trabzonspor Medical Park’ın yolunu tuttu. Daha sonrasında da tekrar çok sevdiği İzmir şehrine döndü ve yoğun geçen sezonları şu şekilde özetledi:

”Hayatta yaşanan herşey bana göre birer tecrübe. İnsanların sürekli olarak kendini geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Çalıştığım, beraber olduğum, sohbet ettiğim insanlardan dahi bir şeyler kapmaya çalışıyorum. Dediğim gibi TOFAŞ benim için bir yuva. Orada yetiştim ve orada büyüdüm. Üzerimde çok büyük emekleri var. Diğer taraftan da TOFAŞ’tan ayrıldığım ilk sezonda Ufuk Sarıca’nın yanına İzmir’e gittim. Ufuk Sarıca ile çalışmak benim için çok özeldi ve bana çok şey kattı. Ona bir minnet borcum var. En iyi sezonumu onunla beraber geçirmiştim. Daha sonrasında Zeljko Obradovic ile yaklaşık 6 ay çalıştım. Fenerbahçe’de de müthiş bir tecrübe kazandım. İnsanın işine ne kadar bağlı olabileceğini, ne kadar istekli olabileceğini ve ne kadar tutkulu olabileceğini Zeljko Obradovic’te gördüm. Kazandığı büyük başarılara rağmen ertesi sabah 9’daki idmana aynı hırs ve aynı istek ile gelebilen bir karakter. Onunla da çalışmak benim için bir ayrıcalıktı. Her insanın açık olması gerektiğini düşünüyorum. Herkes her şeyi bilemez. Kötü tecrübeler yaşamamıza gerek yok. İnsanların yaşadıkları da bizler için önemli dersler olabilir.”

CNRNfb5U8AAbZ0e
Pınar Karşıyaka, geçtiğimiz sezon beklentilerin çok altında kalmıştı. Takım içerisinde yaşanan sakatlıklar ve sıkıntılar da bunda önemli bir etkendi. Takımın en önemli isimlerinden olan Can Altıntığ, geçen sezonu şu şekilde özetliyor:

‘Çok talihsiz bir sezonu geride bıraktık. Şampiyon takımın devamını getirmek elbette kolay değil. Beklenti sezon başında çok artmıştı. İki yıl önce İzmir’deyken Türkiye Kupası kazanmak müthiş bir başarıydı. Ancak şuan insanlar çok daha büyük hedeflere odaklandı. Ayrıca sezon başında oynayıp kazandığımız Barcelona karşılaşması da, yüksek olan beklentinin tavan yapmasına sebep oldu. Hem bizim adımıza, hem de taraftarlarımız adına bu sene çok büyük tecrübeydi. Düzenli olarak oralarda yer almanın ne kadar önemli olduğunu anladık. Gerçekten çok talihsiz bir sezondu bizim için. Joe Rangland takımdan ayrıldı, yerine gelen Lazeric Jones tam formunu yakalamışken çok önemli bir sakatlık yaşadı, Josh Carter tüm sezon boyunca istenen form düzeyini yakalayamadı, Juan Palacios keza neredeyse hiç yoktu, Justin Carter, Çin’e gitmeyi tercih etti… Bence bu olumsuz şartlara rağmen yine de iyi bir iş çıkardık. İki galibiyet daha alamasaydık; playofflara kalamayacaktık fakat gemiyi kıyıya bir şekilde ulaştırmayı başardık. Çok enteresan bir sezon geride kaldı.”

Futbol takımında yaşanan sıkıntılar gelecek sezon basketbol şubesini de etkileyecek gibi. Ciddi bir bütçe düşüşü beklenen Pınar Karşıyaka’da Can Altıntığ’ın sözleşmesi devam ediyor. Ancak neyin ne olacağı henüz belli değil:

”Şöyle bir durum var. Takımda şuan sadece benim ve Egemen Güven’in kontratı var. Fakat bir yandan da futbol camiasında yaşanan sıkıntılardan dolayı ciddi bir küçülmeye gidileceğinden bahsediliyor. Bütçe konusunda henüz bazı şeyler netleşmedi. Koçumuz Ufuk Sarıca da takımdan ayrıldı. Evet, belirsizlikler var ancak dediğim gibi Pınar Karşıyaka’da kontratım hala devam ediyor. Tabii ilerleyen günler neler gösterir bilinmez ama Karşıyaka’yı çok seviyorum. Pınar Karşıyaka gelenekleri olan bir kulüp, bu zorlu süreci de en iyi şekilde atlatacaklardır. Bekleyip göreceğiz.”

Son olarak çok merak ettiğim bir soruyu ilettim Can Altıntığ’a. 95-96 jenerasyonuna nasıl altın jenerasyon olarak nitelendiriyorsak; zamanında 86-87 jenerasyonu da o şekilde nitelendiriliyordu. İzmir’de düzenlenen U20 Avrupa Şampiyonası’nda da bu jenerasyon finalde Nikola Pekovicli Sırbistan-Karadağ’a yenildi ve turnuvayı ikinci sırada tamamladı. Can Altıntığ da o müthiş şampiyonayı şu sözlerle özetledi:

”2006 U20 Avrupa Şampiyonası İzmir’de düzenlenmişti. 1986-1987 jenerasyonu olarak o turnuvaya katıldık ve gerçekten de altın bir jenerasyonduk. Sadece turnuvada yer alan 12 oyuncu değil. Dışarıda kalan 24 oyuncu ile de iki takım daha kurulurdu. O kadar sağlam bir ekibimiz vardı. Tüm İzmir halkı turnuva boyunca bizi yalnız bırakmadı. Sabah saat 10’da insanların bilet almak için kuyruklara girdiğini hatırlıyorum. Öyle müthiş bir şampiyona havası vardı. Biz de final karşılaşmasına kadar çok rahat gelmiştik ve gücümüzü herkese göstermiştik. Sırbistan ise en kötü turnuvalarından birini oynuyordu. Yarı finalde İtalya’yı son saniye basketiyle geçmişlerdi. Bir sene önce de onlarla finalde karşılaşıp sahadan mağlup ayrılmıştık. İzmir’deki finalde de onlara kaybettik. Nikola Pekovic müthiş bir turnuva çıkarmıştı ve biz o jenerasyonla Sırbistan’a karşı hiç kazanamadık. Fakat benim için muazzam bir tecrübe oldu. Hala aklıma geldikçe mutlu oluyorum.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler