Neyse ki Fenerbahçe yönetimi “fevri çıkışlara” kulak asmayıp, Obradovic’in arkasında durdu. 2014-2015 sezonuna girilirken yeni kadrosuyla yola çıktı Obradovic. İlk haftalarda belli başlı sorunlar olsa da yavaş yavaş kimyayı oturtmaya başlayan Fenerbahçe, bir önceki yılın aksine sezon ortasında tam zaafına yönelik nokta atışı bir transferle (Nikos Zisis) daha da güçlenip, Top 16’da iyice vites arttırdı. Bu aşamada oynadığı 14 maçın on birini kazanan sarı lacivertliler, CSKA Moskova’nın ardında grubunu ikinci sırada bitirdi ve playofflara saha avantajıyla girmeyi başardı. Rakip, Avrupa basketbolunun en önemli ekollerinden Maccabi’ydi.
Late night cruising in Kadikoy 😁
Thank ya all Fener fans for wild atmosphere!!! 💪🏼👊🏼 pic.twitter.com/mUy8I2uGuy— Bogdan Bogdanovic (@LeaderOfHorde) May 22, 2017
4
Fenerbahçe tarihinde sadece ikinci kez Top 8’e kalmıştı. Rakibi de son EuroLeague şampiyonu Maccabi Tel Aviv’di. Buna rağmen tecrübeli rakibini 3-0 süpürdü Fenerbahçe. Tel Aviv’deki maçın bitiş anı, basketbol aşığı bir Fenerbahçeli olarak hayatımın en mutlu iki üç anından biriydi. Final Four coşkusu tüm camiayı sarmıştı. Fenerbahçe, “çılgın fantezinin” bir parçasıydı.
Yarı finaldeki rakibimiz, Final Four’un ev sahibi olan Real Madrid’di. İkinci çeyrekte yaptıkları sertliğe cevap veremeyip, yenilmişti Fenerbahçe. Şampiyon olamamak elbette hayal kırıklığı yaratmıştı ancak kulüp tarihinin en büyük başarısını kazanmak hayli iyi bir teselliydi. En önemlisi, artık buralar ulaşılamaz değildi. Hayali kurulan şey artık Final Four yapmak değil, şampiyon olmaktı.
Cok guzel bir sezon ozeti olmus,elinize saglik.
Müthiş bir değerlendirmeye yazısı olmuş, eline koluna, aslında, duygularına sağlık!