Bu Açık Kapanır

Gerek sezon öncesi oynanan hazırlık maçları gerek sezonun ilk resmi maçlarında Obradovic’in oyunun gidişatına karar verme görevinin önemli bir bölümünü Bogdan Bogdanovic ve Ricky Hickman arasında paylaştırdığı görülüyordu. Hatta Bogdanovic’te iyi bir oyun kurma yeteneği gördüğünü söylemişti Obradovic. Bu karar her ne kadar yanlış ve gerçeklikten uzak olsa da -ki sezon içerisinde kolay vazgeçildi bu plandan- bir bakıma çıkarım yapabileceğimiz bir düşüncedir. Böylesine önemli bir koç boşuna vermez böyle bir kararı. Şöyle ki; bu görev için ilk iki aday Bogdanovic ve Hickman ise bu iki oyuncunun oyun zekalarının, karar verme yetilerinin azımsanmayacak bir düzeyde olduğu sonucu çıkarılabilir. Obradovic’in de faydalanmak istediği buydu. Ancak şunu da söylemek mümkündür ki özellikle Hickman’ın oyun zekasının üst düzeyde olması saha içinde bu özelliğini hangi yöne kanalize ettiğinin gözden kaçmasına engel olmaması önemlidir.

Üst düzeyde, hatta şampiyonluk mertebesinde ispat etti ki Hickman savunma şeklini yüksek düzeyde okuma becerisine sahip. Ama bu, onun oyuna iyi yön verdiğini, takım arkadaşlarını da gördüğü bu açıklara göre oyuna dahil edebilme becerisine sahip olduğunu garanti etmez. Zira Hickman gördüğü bu açıklardan bireysel olarak nemalanmada usta bir oyuncudur. Unicaja Malaga maçında bulduğu 3 saha içi isabeti de savunmanın şeklindeki bozuklukları kolaylıkla okuyabilmesinden kaynaklıydı.

Richard Hickman

Özellikle Selçuk-Burak mevzularından sonra iyiden iyiye popüler olduğu üzere taraftarlar her daim günah keçisi ilan edebiliyor Türkiye’de. Bunun için takımın dibe çakılmış olması gerekmez, ufak bir aksilik yeterlidir. Tepki çekmek için ise sorumluk alıyor olmak fazlasıyla yeterli. Olayın derinene inenin de olmaması sebebiyle yüzeysel olarak suçlu bulup üzerine yüklenmek fazlasıyla moda artık ülkemizde. Futbol, basketbol ya da başka bir şey fark etmez. Bu durum takımlarımıza yeri geliyor çeyrek finallere, yeri geliyor şampiyonluklara mâl olabiliyor. Sezonun başlarında Fenerbahçe Ülker’de günah keçisi seçilen oyuncu da Ricky Hickman oldu. Halbuki bunu Fenerbahçe Ülker’deki teknik yanlışlıklardan, koç ekibinin içine düştüğü kararsızlıklarından soyutlayıp bir oyuncu özeline indirgemek yapılabilecek en büyük hataydı. Ama Hickman’ın bu olaylar karşısında -bazen itidalsiz davranmasına karşın- kendine güvenini hiç kaybetmemesi, özellikle TOP 16’da oynanan Anadolu Efes karşılaşmasıyla birlikte takımda denklemi kritik oranda oturtan oyuncu olması takdire şayan ve son derece önemlidir.

Tekrar altını çizelim. Sezon başlarında yaşanan taraftar-Hickman geriliminde sezon öncesi Hickman’a verilen yanlış rolün payı son derece önemliydi. Özellikle zaman geçtikçe Goudelock’ın oyun içinde top tahakkümünü kontrolden uzak olarak ele geçirmeye başlaması, oyuna doğru yön verebilmenin ve hücumun içinde sıcak kalabilmenin imkansız hale gelmesi, zaten aklıyla skor üreten bir oyuncu olan Hickman’ın yerli yersiz görev sağnağına tutulması ve bu durum karşısında aldığı cephe pek çok sıkıntıyı beraberinde getirmişti. Bogdanovic küçük denizden gelen bir oyuncu olarak var olan teknik yanlışlıklar karşısında afallamış ancak karşı bir atak yapmamıştı. Hickman bu atağı yapan kişiydi aslında. Ancak ilk tur için fazla önemli sıkıntılar çıkarmasa da hiçbir doğru temel üzerine dayanmayan bu oyun düzeni Goudelock’ı taraftar gözünde kahraman Hickman’ı ise suçlu yaptı. Doğrusu bu değildi elbet, doğrusu TOP 16’da 9 maçlık galibiyet serisini getiren, an itibariyle oynanan oyun. Oyunun doğru olduğunu birey bazında temellendirmek muhakkak ki doğru olmayacaktır, fakat sembolik olarak söylenebilir ki şu an için kahraman olmayı başaran isim Nemanja Bjelica ise planın daha sağlam bir hal almaya başladığı rahatlıkla söylenebilir.

Hickman’ın sakatlanmış olmasının en önemli götürüsü Fenerbahçe Ülker’in savunma açıkları üzerinden topla skor bulabilme yeteneğine sahip tek oyuncusunu kaybetmiş olması. Bogdanovic’in bu konuda ispatlaması gereken çok şey, gitmesi gereken bir yol var. Topsuz oyun oynama becerisine bakacak olursak onu Euroleague’in en tepelerine koyabilmek mümkün ancak top eline verildiği zaman değil topsuz hareketlerinin savunma analizi yapma temeline dayandığını söylemek mümkün. Bu konuda Emir Preldzic hâla “beklentileri karşılayamıyor” Goudelock’ın ise böyle bir niyeti de yok çabası da. Zisis ise geldiği günden bu yana fazlasıyla hayal kırıklığı. Dolayısıyla tüm bu şartlar dahilinde Fenerbahçe Ülker’in Hickman’ın sakatlanmasıyla ayyuka çıkması muhtemel takımın kalanını ritimden çıkarmadan topla oynama becerisine sahip kısa oyuncu açığını kısalardan biriyle doldurmaya çalışması, yani Hickman’ın bu yaptıklarını başka bir oyuncuya transfer etmesi gerçekçi değildir. Özellikle Hickman’ın yaptıklarının da Goudelock’a transfer etme ihtimali fazlasıyla tehlikeli olur.

O halde yapmak gereken çözümü kısalarda değil uzunlarda aramaktır. Şüphe yok ki Hickman’ın sakatlığı sonrası Emir Preldzic savunma açıkları üzerinden skor bulamayabilir ama oyuna yön verme görevini yüksek verimle ifa edebilir. Ama bu, uzun yıldır karşılanamayan bir beklenti ve şu an için de üzerinden tasarruflarda bulunamaz. Öte yandan Fenerbahçe Ülker oyunu yüksek düzeyde okuyabilme kapasitesi olan iki uzuna sahip. Bu iki oyuncu Oğuz Savaş ve Nemanja Bjelica.

Semih Erden

Sezon başında ve devamında defalarca Semih Erden’in Obradovic’in öncelikli pivot tercihi olması gerektiğini yazdım. Fenerbahçe Ülker’in dirençsiz, ribaundlara hemen hiç katkı vermeyen kısalara sahip olması, dış oyuncular eşleşmelerine kolay yenilirken Oğuz ve Zoric’in ikili oyunlarda üzerinden plan kurulabilecek kadar tehditkar açıklar vermesi böyle bir kanıya sahip olmamın önemli nedenleriydi. Zoric’in sakatlığının önemi Obradovic’in Vesely’den hariç üç pivotunu da sahaya sürmesi yani her maç dört pivotun oyuna girerek hiçbirinin ritmini bulamaması sonucunun bir süreliğine askıya alınması oldu. An itibariyle Semih Erden’in önemi hâla çok büyüktür ve Oğuz Savaş’ın rotasyondan çok büyük oranda çıkmasını sağlayabilme potansiyeline de sahiptir. Fakat gelinen noktada Oğuz Savaş’ın önemi iki alanda ortaya çıkmaktadır:

İlk olarak Nemanja Bjelica ile ortaya çıkardığı kombinasyonun rakip savunmalar için fazlaca tehditkar olmasını söyleyebiliriz. Özellikle 4-5 ikili oyunlarını yüksek verimde kullanmaları, üç saniye koridorunda boy avantajları sayesinde yukarıdan pas alışverişi yapabilmeleri son derece kolay sayıları beraberinde getirmektedir. Bunun örneğini defalarca gördük. İkinci olarak Oğuz Savaş’ın, Fenerbahçe Ülker hücumlarını olası Goudelock tahakkümünden kurtarma konusunda kilit bir rolü olmasıdır. Goudelock tahakkümü Fenerbahçe Ülker için hâla önemli bir sorun olma potansiyeline sahiptir ve bunun önüne geçebilmek gerek final four gerekse şampiyonluk yolunda son derece kilit bir önem taşımaktadır. Oğuz’un yüksek saha görüşüne sahip olması, sadece bitirmeyi değil aynı zamanda kısaları ve üzerine 4 numaradan yardım geldiğinde uzunları besleyebilmesi topun dolaşımını çok boyutlu hale getiriyor. Bunun en önemli örneğini 73-64 kazanılan Olympiakos maçında vermişti. Goudelock’ın 6/7 üçlük attığı bir günde top sirkülasyonunu sağlama noktasında yüksek post’tan yaptığı servislerle kilit rolü oynamıştı ve ben de maç sonrası şunları yazmıştım.

“Goudelock’ın zor şutlardan isabet bulduğu her maçta olduğu üzere ona top üzerinde sınırsız hükümranlık verme yoluna gitmedi Fenerbahçe Ülker. Topu dolaştırmaktan vazgeçmedi bu sefer. Burada yüksek krediyi Oğuz Savaş’a vermek gerekir. Fenerbahçe’nin bireyselleşme tehlikesinin önüne duvar gibi geçen kişi ikinci yarıda oynadığı bölümde Oğuz Savaş oldu (…) Bu süreçte Oğuz, Bacelona’da Pasqual’in Tomic’e verdiği rolün bir benzerini oynadı. Yüksek post’ta kendisine yapılan servisleri hep ekstra paslarla değerlendirdi.”

“Oğuz’un bu servisleri Fenerbahçe Ülker’i iki yönde fazlasıyla olumlu etkiledi. İlki Oğuz’un topu eline her alışında potanın altına etkili kısa katlar yapan Vesely’e Olympiakos savunmasının sürekli olarak ikinci adamı yollama mecburiyetinin doğması oldu çünkü Oğuz’un Vesely’e servis yapma ihtimali sürekli mevcuttu. Diğeri de bununla bağlantılı olarak Olympiakos’un dışarıda eksik yakalanması ve Oğuz’un dışarı servisleri sonrasında Fenerbahçe kısalarının ikinci ekstra pas imkanını bulması. Böylelikle Olympiakos savunmasını mümkün olan en yüksek oranda gevşetmeyi başardı Fenerbahçe Ülker. Kısalar da maçın içinde kalma imkanı yakaladı böylelikle (…)”

Tam bu noktada altını çizmek gereken önemli bir nokta var. Euroleague’de hücum verimliliği adına kilit iki nokta olduğunu söylemek mümkün. İlki ; ikili oyunların kapsamına kaç kişinin alındığı. Yani perde sonralarında topsuz oyunculardan kaç kişinin ikili oyunun denklemine alındığı ve plan dahilinde bir pas opsiyonu yarattığı. Eğer sadece perde yapan uzun ile topsuz kısa arasında oynanan bir ikili oyun söz konusuysa bu ikili oyunun maç genelinde takıma yüksek verimlilik getirme olasılığı bir hayli düşük olacaktır. İkincisi ise ne şekilde ortaya çıkmış olursa olsun yakalanılan ters eşleşmeler üzerinden oyunu yönlendirebilmenin takım genelinde alışkanlık halini alıp almadığıdır. Hatta mümkün olduğunca ezber haline gelmelidir. Nitekim ya üzerinde hantal uzunlar kalan kısalar bu ters eşleşmeleri değerlendirir ya da arkasına kısa kalan uzunlar beslenir bu ters eşleşmelerden.

Oguz Savaş

Oğuz Savaş’ın bu tarz eşleşmeleri yakaladığında ısrarla pas istediğine defalarca şahit olduk. Ancak bu eşleşmelerin kısalar tarafından Oğuz’a yapılan servislerle değerlendirildiği ise bir o kadar az görülmüştür. Bunu Goudelock’tan beklemek kolay değil, Preldzic’ten beklemek ise fazlasıyla haklı olur, Zisis için de aynı beklentiye sahip olabilmemiz gerekir. Ama birey özelinde değerlendirilemeyecek kadar da kritik bir meseledir ters eşleşme. Özellikle zaten yüksek düzeyde bir sırtı dönük hücumcusu olan Oğuz Savaş’ın arkasına kısaları alması durumunda beslenmesi, üzerine yoğunlukla çalışılması ve alışkanlık halini alması gereken bir Euroleague ödevidir. Barcelona, Real Madrid, Olympiakos, CSKA Moskova gibi takımların düzeyini belirlemek adına bu ters eşleşmeleri aramanın takım genelinde alışkanlık halini almış olması önemli bir kıstastır. Oğuz gibi hücumu tek yönlü düşünmeyen bir oyuncuyu bu anlamda beslemeyi alışkanlık haline getirememek ise Fenerbahçe Ülker için kolay sayı bulma adına çok elverişli bir planı uygulamaya geçirmeme anlamı taşır.

Şöyle toparlayabiliriz. Fazlasıyla verimli bir döneminde skor bulma görevini aklını kullanarak ifa eden ve bunu yaparken toplu oynamayı da başaran bir oyuncusunu kaybetti Fenerbahçe Ülker. Sistem adına eksik bir parçayı tamamlamayı başardığı bir dönemde gerçekleşti bu sakatlık. Fakat bu açığı kapamak adına mevcut performanslara bakarak -ne yazık ki- kısalar üzerindeki değil uzunların üzerindeki baskının ve beklentinin arttığını söylemek, tam bu nokta da Oğuz Savaş’ın altını çizmek fazlasıyla mümkün. Kariyer gelişime başından baktığımız zaman 20 Yaş Altı Basketbol Şampiyonası’nda Ersan İlyasova liderliğindeki takımın ilk pivot tercihiydi Oğuz Savaş. Arkasından gelen tercihler sırasıyla Semih Erden, Ömer Aşık ve Cemal Nalga’ydı. Ömer Aşık’ın muadillerini gözle görülür bir fark atmış olması hem Ömer’in başarısı hem de diğerlerinin başarısızlığı olarak değerlendirilebilir. Ancak Oğuz Savaş’ın yeteneklerinin küçümsenmesi anlamına da gelmez bu. Her sezon Fenerbahçe Ülker’de süresi her daim istikrardan uzak seyreden oyunculardan biri olan Oğuz Savaş’ın oyunun bazı yönlerini keskinleştirememiş olması kendi suçudur, buna şüphe yok. Ancak bu sezon oynanan oyunun seyri ve verdiği olumlu işaretler onu fazlasıyla önemli bir parça haline getirmiştir.

Hâla bazı maçlarda kolay vazgeçilme tehlikesiyle karşı karşıyadır ancak top sirkülasyonunu sağlıklı hale getirecek kısaların hiç ışık vermiyor olmaları, Bjelica’yla yakaladığı uyum onu her sezon olduğundan daha önemli hale getirmiştir. Onu beslemek kısalar adına alışkanlık halini almalıdır zira topun Oğuz’da veya Bjelica’da olması demek hücumların, savunmaları okuyarak yapılması demektir ve bu da kısaların verimini arttırıp onları maçın içinde tutacaktır.

Aslında Fenerbahçe Ülker adına bu sezonun nasıl biteceğine ilişkin önemli noktalara işaret edebiliriz. Özellikle TOP 16 birlikte takım içindeki konumunu tartışmalardan uzaklaştıran Nemanja Bjelica ile her zaman takımı ritimden çıkarma tehlikesi bulunan Andrew Goudelock arasında olası bir rol çatışmasının önüne geçmek, Vesely’nin pivot oynadığı rotasyonun 4 numarada oynadığı rotasyonla olan paylaşımı veya Semih’in sürelerinin takdiri gibi konuları bu bölümde ele alabiliriz. Fakat önemle vurgulanması ve unutulmaması gereken ise Oğuz Savaş’ın da şu anda hücumdaki top dolaşımı adına azami önem taşıdığıdır. Çünkü Oğuz, Bjelica’nın yaptığını yaparak rolünü ve değerini tartışmadan uzak hale getiremedi, dolayısıyla ondan vazgeçilmesi hâla kolay. Ama doğru değil.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler