Darüşşafaka Doğuş’un BSL Medya Günü’ne Volkswagen Arena’da konuk olup, bu yaz transfer döneminde Daçka kadrosuna katılan Brad Wanamaker ile keyifli bir röportaj gerçekleştirme imkanı bulduk.
Andrea Trinchieri ve David Blatt’ten Euroleague’in değişen kurallarına değin birçok konuda fikir alışverişinde bulunma fırsatı yakaladığımız röportajımız ile sizleri baş başa bırakıyoruz!
Brad, hazırlık döneminin tamamı sizin için iyi geçti diyebiliriz sanırım. Zadar’da takım şampiyonluğa ulaşırken sen de MVP seçildin. Hazırlık dönemi için bizlere neler söyleyebilirsin?
Her gün kendimizi geliştirme fırsatı bulduğumuz harika bir hazırlık dönemi geçirdik diyebilirim. Sadece kağıt üstünde iyi bir takım olmadığımızı oynamaya başladığımız oyunla yavaş yavaş göstermeye başladık. Oyuncular ve takımın tamamı için müthiş bir iş çıkaran teknik ekibe sahibiz. Zadar’da da Fenerbahçe’ye karşı hazırlık döneminin ufak bir ödülünü aldık diyebilirim fakat sezon içerisinde tıpkı hazırlık döneminde olduğu gibi kendimize bir şeyler katmak zorundayız.
Daçka, İstanbul ve Türkiye’ye uyum sürecin nasıl ilerliyor? Sezon öncesi dönemin önemli bir bölümünde İstanbul dışında olmak sürecin olumlu ilerlemesini engelledi mi?
Hayır, bu bir engel değildi açıkçası ve özellikle takımıma uyum sağladığımı, saha içinde onlarla birlikte hareket edebildiğimi düşünüyorum. İstanbul’u henüz çok bilmiyorum, evimden oldukça uzağım fakat her ne olursa olsun burada kendimi rahat hissediyorum.
Yazın Türkiye’de havaalanına yapılan terörist saldırı ve yönetime ordu müdahalesi gibi çok ciddi olaylar yaşandı. Bu gelişmeler İstanbul’da yaşama kararınızı nasıl etkiledi, korktunuz mu?
Elbette korktuk; olayların olduğu ilk anlarda kendimden çok eşim ve iki çocuğum için endişe duydum. Bunlar, hayatta sürekli karşınıza çıkabilecek durumlar değil. Yaşananlar daha tazeyken anne ve babamla birlikte eşimin ailesini de sabırlı olmak konusunda ikna etmeye çalıştık. Olayların üzerinden zaman geçti, buradayım, güvende hissediyorum ve mutluyum. O dönemde kulübün benimle sürekli iletişimde kalması da önemliydi.
Andrea Trinchieri ile çalışma imkanı buldun. Trinchieri, kendisiyle çalışan oyunculara değer katabilen bir koç. Kısa süredir de olsa David Blatt ile çalışıyorsun. Antrenmanlar, maçlar ve maç önleri… İki koç arasındaki en temel fark sana göre nedir?
Bununla ilgili konuşabilmek için henüz erken olsa da sezonun sonraki bölümlerinde bu soruna net bir yanıt vereceğimi söyleyeyim. Andrea, muhteşem bir insan. Parke dışında da sürekli basketbolu düşünen, oyuna ve oyuncuya sonuna değin sabır gösteren koç. Onunla çalışmak harikaydı ve bana çok şey kattığını düşünüyorum. Andrea ile çalışıyorsanız her gün, bir önceki günden daha iyi olmak için çaba göstermeniz gerekir.
Euroleague’de bu sezon sistem tamamen değişti, farklı bir formatta oynayacaksınız ve hızlı hücumu kesmek için yapılan direkt fauller de artık sportmenlik dışı faul olarak kabul edilecek. Bu değişimler hakkına bir oyuncu olarak ne düşünüyorsun?
Tempolu oynayabilen, geçiş hücumuna yatkın takımlar için avantaj sağlayabilecek bir kural. Bu kuralı olumlu ya da olumsuz algılaması fark etmeksizin her takım, buna göre stratejiler belirleyecektir. Top çalma ve top kaybı istatistikleri oyuna daha direkt etki edecek. Tempolu oyunu ve çembere gitmeyi sevdiğim için benim hoşuma giden bir kural, takımıma avantaj kazandırabilirim fakat tüm Euroleague açısından alışılması zor olacaktır. Yeni Euroleague formatı için ise heyecanlıyım. Avrupa’nın en iyi takımlarıyla sık sık maç yapmak, seyahatlere çıkmak harika olacaktır. Tabii yeni formatla birlikte takımların artık daha uzun süreli planlar yapmaya başlaması gerekecek, eğlenceli olacaktır.
Yaz dönemine gelelim tekrar. Avrupa’da birçok takımın seninle ilgilendiğini biliyoruz. Türkiye’den de Daçka haricinde bazı teklifler aldığın dedikoduları vardı. Transfer sezonunda Fenerbahçe sana resmi bir teklifle geldi mi?
Evet, dedikoduları ben de duyuyordum. Avrupa’dan çeşitli kulüplerin ilgilendiğini de biliyordum fakat Türkiye’de Darüşşafaka Doğuş’tan başka bir takımdan herhangi bir resmi teklif almadım.
Transferden konu açılmışken soralım Brad, neden Darüşşafaka Doğuş’u tercih ettin?
Her şeyden önce kulübü ve planını sevdiğimi söylemeliyim ama en büyük etken Koç David Blatt oldu. NBA Finalleri’nden sizin oynama ihtimaliniz olan bir takıma gelen ve herkesin saygı duyduğu bir koç… Seçmek zor olmadı, Koç Blatt ile kazanmak için buradayım, adım adım ilerleyerek kazanmak istiyorum.
Bugünlerde bazı Avrupa takımları çift guard ile oynayıp, hücumlarını çeşitlendirmeye çalışıyor. Daçka da dönem dönem parkede çift oyun kurucu ile yer alıyor. Bu, senin açından oyunun akışı anlamında büyük bir fark yaratıyor mu?
Çok büyük bir fark yarattığını söyleyemem ama dediğin şekilde oynadığımızda topa baskıda daha agresif olabiliyoruz ve bu benim biraz daha rahat hissetmemi sağlıyor. Hazırlık döneminde de zaman zaman Wilbekin ile aynı anda parkede yer aldım ve bu bize oyun temposu ve geçiş hücumları açısından fayda sağladı. NBA’de de sık sık gördüğümüz bu yöntem, Avrupa’da basketbolun daha hızlı oynanmasını da sağlayabilir.
Son soruya geldik. Her basketbolcunun oyuncu olma aşaması ya da öncesinde ilham aldığı, özendiği bir sporcu vardır. Seninki kimdi Brad?
Tracy McGrady. Sadece oyunumun ilk zamanlarında değil, onu her zaman örnek alıyorum, o benim idolüm. Seni seviyorum T-Mac.