Fenerbahçe’nin Euroleague Medya Günü’nde gerçekleştirdiğimiz keyifli röportaj serisinin bugünkü konuğu sarı lacivertlilere imza attığı gün, benim de içlerinde yer aldığım birçok kişinin eleştiri oklarının hedefi olan Bobby Dixon. Olumsuz tüm düşünce ve soru işaretlerini geçirdiği inanılmaz oyun evrimiyle boşa çıkaran Dixon, yaklaşan sezon öncesi merak ettiğimiz hemen hemen her şeye açıklık getirdi. Sözü daha fazla uzatmadan sizleri bu eğlenceli röportajın sunumuyla baş başa bırakmak istiyorum!
…
Bobby, geçmişten bugüne gelerek ilerleyelim istiyorum. Fenerbahçe’ye imza attığında Euroleague seviyesinde sergileyeceğin performansla ilgili bazı soru işaretleri vardı insanların aklında. Dürüst olayım, ben de sana ilk etapta güvenemeyenlerden biriydim. Sezon içinde ne değişti senin için? Nasıl oldu bu değişim?
”Fenerbahçe’ye gelirken rolümün biraz daha farklı olacağını tahmin edebiliyordum ama imza attığım ilk gün böyle bir değişimden %100 emindim diyemem. Koç Obradovic bana, benden istediklerini tanıştığımız ilk gün net bir şekilde anlattı, kafamda hiçbir soru işareti kalmamasını sağlamıştı. Daha sonra takıma uyumum arttıkça parkede farklı şeyler de yapabildiğimin farkına vardım. Ben de sana karşı dürüst olayım, skorer bir oyuncu olduğum için Fenerbahçe’den önceki takımlarımda benden çok savunma katkısı istenmemişti. Savunmada yapabileceklerimi, en azından takımıma zarar vermeden bunu başarabileceğimi insanlar bilmiyordu.”
Savunma dedik oradan devam edelim. 32 yaşına gelmiş ve kariyerinde daha önce bu tarz bir değişimin yakınından bile geçmemiş bir oyuncu için Zeljko Obradovic’in yarattığı etkiye de bir parantez açmak gerek sanırım: ”Elbette. Obradovic, herkesin daima daha iyi bir basketbolcu olabileceğine inanır, oyuncusunu da buna inandırmaya çalışır. Benim savunmada da bazı şeyleri iyi yapabileceğimin farkındaydı, bunu nasıl fark etti hala bilmiyorum fakat ben kulüple imzaladığımda talepleri bunun farkında olduğunu gösteriyordu. Yaşın bir önemi yok aslında, sadece 32 yaşından sonra insanların beni savunma da yapabilen bir oyuncu olarak görmesinde, o yönümün de ortaya çıkmasında Obradovic’e çok şey borçluyum. İnanmamı sağladı, ben de inanmak için hazırdım ve elimden geldiğince takım için savaşmaya gayret gösterdim.”
Bobby, geçen yıl Fenerbahçe tarihinin en iyi sezonunu geçirip, Euroleague’deki iç saha maçlarında hiç kaybetmeyip, %80 civarı galibiyet oranı yakaladınız. Tüm sezon boyunca aynı konsantrasyonu nasıl sağladınız?
”Sezonun ilk bölümünde çok zorlandık. Yeni bir takımdık ve hem hücum hem de savunmada birçok oyuncunun ilk kez karşılaştığı setlerle çalışıyorduk antrenmanlarda. Zaman bizi daha iyi hale getirdi diyebilirim. Maç oynayıp, kazandıkça güven kazandık ve tüm sezon boyunca yapabileceğimizin en iyisini ortaya koyduk.”
Burada ben devreye gireyim. Fenerbahçe’nin bir önceki sezon oynadığı Final Four’dan sonra lige geri dönüşü çok sorunlu olmuş ve senin liderlik ettiğin Karşıyaka’ya playofflarda elenmişlerdi. Geçen sezon özellikle CSKA’ya kaybedilen finalden sonra playoffa dönüş… Senden dinleyelim: ”Karşıyaka’dayken elediğimiz seride karşımızda zihinsel olarak yıpranmış bir Fenerbahçe vardı ve biz çok çok formdaydık. O zaman dışarıdan görebildiğim buydu fakat bu yıl, CSKA Moskova maçından sonra koç lige dönmemiz gerektiğini ligin de en az Baskonia ve CSKA maçları kadar değerli olduğunu söyledi. O finali kaybettikten sonra, biz de taraftara bir şey hediye etmek istiyorduk ve lige odaklandık. Sizin hep kullandığınız bir kelime var dostum, takım kimyası… İşte o takım kimyamız iyi olmasaydı playoff maçları bizim için daha sert geçebilirdi.”
CSKA Moskova maçı… Eminim ki kimse o şekilde kaybetmek istemez, o akşam neler yaşandı, biraz konuşalım istiyorum: ”Öncelikle şunu söylemeliyim ki o akşamı artık geride bıraktık. Kazanmayı her şeyden çok istiyorduk, çok fazla odaklanmıştık belki de bu yüzden ilk yarının ikinci bölümünde, iyi yaptığımız her şeyi unuttuk, bilemiyorum. İkinci yarı elimizden gelenin en iyisini yaptık, kaybetsek bile yirmi dakikada yirmi sayı fark yemiş bir takım olarak kaybedemezdik. Biliyorsun, kazanmaya çok da yaklaşmıştık fakat olmadı. Kesinlikle çok üzüldük ama dediğim gibi geride kaldı, bu sezon aynı noktaya gelmemiz için daha çok çalışmamız gerekecek. Şu an buna odaklanmış durumdayız.”
Euroleague’de bu sezon iki önemli değişiklik var. Sistem tamamen değişti ve hızlı hücumları faulle kesmenin cezası direkt olarak sportmenlik dışı faul… Oyuna olası etkilerini Bobby’den dinleyelim: ”Yeni sistem, özellikle bizim gibi zorlu yerel liglerde oynayan takımlar için sezonu biraz daha sert hale getirecek. Çok fazla seyahat, maç ve daha az antrenman… Avrupa’nın en iyi takımlarıyla sık sık maç yapacak olmak hem biz hem de taraftarımız için eğlenceli olacak. Faul kuralındaki değişiklik ise hızlı oynamayı seven takımlar için avantaj olacaktır. Oyun kurucular için topu korumak bu sezon daha önemli hale geldi.”
Takım birlikteliği açısından kamp döneminin verimli geçtiğini belirten Bobby Dixon, şu ifadelerle konuya açıklık getirdi: ”Birlikte çok fazla antrenman yapma şansımız oldu. Geçen sezon ile bu sezon arasında kadroda ciddi bir farklılık da olmayınca tatilden sonra antrenman programlarına uyum sağlamak daha kolay oldu. Kendimizi test etme fırsatı bulduğumuz maçlar da oynadık, sezon öncesi en ciddi maçımızı ise Efes karşısında oynayacağız. Mücadeleyi kazanıp, taraftarımızı sezon başlarken mutlu etmek istiyoruz.”
Bobby, son sorum! Her sporcunun idol olarak belirlediği, tavırlarını örnek aldığı bir başka sporcu mutlaka vardır. Bu soruyu sana sorsam yanıtın ne olurdu?
”Karşıyaka’da oynarken sizin sitenizde yazdığımda hayattan ders aldığımı, sürekli mücadele etmeyi hayattan öğrendiğimi söylemiştim cevabım hala aynı fakat tamamen basketbolla ilgili bir yanıt verecek olsam hiç düşünmeden Tim Hardaway derim.”