Ekim’in sonlarındayız. Boston Celtics’in oyun kurucusu Terry Rozier takımın antrenman odasındaki bir masanın üstünde gözleri kapalı ve gevşemiş bir şekilde uzanıyor. Bir fizik tedavi uzmanı Rozier’ın sırtına bir önceki Milwaukee deplasmanından kalan kasılmaları rahatlatmak için masaj yapıyor.
Rozier bir hışırtı duyuyor ancak kafasını kaldırıp, bakamayacak kadar mayışmış durumda olduğundan ta ki sırtındaki masaj darbeleri sertleşip, onu rahatsız edene kadar ne olduğunu görmüyor. Kafasını kaldırıp, arkasına baktığında kahkaha atmaktan kendini alıkoyamıyor çünkü fizik tedavi uzmanı olarak karşısında duran kişi Kyrie Irving.
Bundan aylar önce, takas işlemleri tamamlanmadan kısa bir zaman önce, Kyrie Boston’a gidip, muayene olmuş ve çantasına muayene sırasında giydiği Celtics şortunu atıp, geri dönmüştü. 22 Ağustos günü, takas resmi olarak duyurulduğunda Kyrie o şortu giyip, evde kendine göz attığını söylüyor.
Rozier’a göre Irving burada daha az zorlama hissediyor ve kıymetinin daha çok bilindiğini düşünüyor:
“Bana senelerdir basketbol oynarken bu kadar eğlenmediğini söyledi. Sanırım kendisinden bir parçayı Cleveland’da kaybetti.”
Krzyzewski’ye göre ise Kyrie’nin sosyal karakteri, Boston’da üstlenmesi istenilen rolle doğru orantılı ilerliyor. Celtics onun Jayson Tatum ve Jaylen Brown gibi oyunculara liderlik yapabilmesini ve bunun için de sesinin daha çok çıkmasını istiyor:
“Cleveland’a LeBron varken Kyrie’nin bunu yapmasına ihtiyaç yoktu.”
Celtics’in patronu Danny Ainge, Irving’i Larry Bird’e benzetiyor. Duruma göre içe dönük veya dışa dönük bir insan olabildiğini düşünüyor. Eğer çok fazla ilgiden boğulduğunu hissederse Larry Bird bunu olduğu gibi başka bir tarafa yönlendiriyordu ancak maç başa baş gidiyor ve top el yakıyorsa sahneye çıkıp, ilgi odağı olmaktan asla çekinmezdi. Ainge’e göre Larry ve Kyrie’nin ortak yönleri bunlar.
Bird, kimsenin hislerini incitmekten çekinmeyen bir dövüşçüydü. Ainge, Kyrie’nin bir lider olarak hala geliştiğine inanıyor:
“Buraya geldiğinde yaptığı tüm iyi ve çok da iyi olmayan şeyler hakkında konuştuk. Kim olmak istediği ya da daha doğrusu kimden daha iyi olmak istediği, genç halinden nasıl farklılaşmak istediğiyle alakalı sohbet ettik.”

Irving, Boston’a yepyeni bir coşku ve hevesle geldi ancak bu mutluluk sezonun Boston’ın Cleveland’daki sezon başlangıcından 315 saniye sonra bir zorlukla karşı karşıya kaldı. Temmuz ayında Boston’la sözleşme imzalamış Gordon Hayward’ın korkunç bir şekilde sakatlandığı andı bu. Kyrie gözyaşlarını tutmaya çalışırken oldukça zorlanmıştı:
“Çok üzgündüm çünkü pası ben vermiştim. İçerisi kalabalıktı. D-Wade geri taraftaydı, LeBron yardıma gelmişti. Gordon nereye düşeceğini bilmeden zıpladı. Keşke hiç o pası vermeseydim. O an gerçekten çok kötü hissetmiştim.”
Harward’ın sakatlığı tüm beklentileri ciddi bir biçimde değiştirmişti ve Kyrie’nin işini daha da zorlaştırmıştı. Takımlar onu kurdukları tuzakların içine çekmeye çalışıyor ve topu onun ellerinden çalmayı hedefliyorlardı. Tüm bunlara rağmen Kyrie başarılı şut yüzdesinde, saha içi isabet yüzdesinde ve savunmadaki verimlilik yüzdesinde kariyer zirvesine ulaştı.
Smart’a göre bu takım içinde olumsuz bir hava yaratmadı:
“Negatif veya bencil bir hava hakim değil takımda. Kimse ‘Sadece kendine çalışıyor’ düşüncesine kapılmadı çünkü geldiğinden beri tüm yaptığı takıma yardım etmek.”
Utah’a karşı aldıkları incitici mağlubiyetin ardından Kyrie takım arkadaşlarına ve koçuna bunun uzun bir sezon olduğunu hatırlattı. Maç kötü bir şut yüzdesiyle ve savunmadaki büyük hatalarla kaybedilmişti. Kyrie o maç 25 denemesinin 14’ünde isabeti bulamamıştı.
Koç Stevens:
“Kafası karışıkmış veya iniş çıkışlar yaşıyormuş gibi görünmüyordu. Bu onun hakkında en sevdiğim şeylerden biri. Bütün gözlerin sürekli sizin üzerinizde olmasının ve bununla başa çıkmanın ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorum.”