Bobby Dixon Darius Adams
Kostas Sloukas vs Mike James
Geçtiğimiz sezon hücumlarını daha çok forvetlerden geliştiren ve guardlarını hücumda daha çok tempoyu ayarlamak için kullanan temsilcimiz, Bjelica’nın ayrılışı sonrası doğan yaratıcı oyuncu eksikliği sonrası guard pozisyonunda önemli değişikliklere gitti. Karşıyaka’da inanılmaz bir sezon geçiren Bobby Dixon’ı devşirme olarak kadrosuna katan Fenerbahçe, Olympiakos’ta yıllarca Spanoulis’in arkasında önemli işlere imza atan Kostas Sloukas’ı ise bir proje transferi olarak kadrosuna kattı. Sezon öncesi kadro kurulurken genel kanı Sloukas’ın takımın organizatörlüğüne soyunacağı, Dixon’ın ise hem Sloukas’ı yedekleyip, hem de bire bir skorda takıma skor katkısında bulunması yönünde olsa da Sloukas’ın sezonun son bölümüne kadar beklenen katkıyı verememesi, Dixon’ın ise özellikle işin savunma kısmında beklentilerin üstüne çıkması bu iki oyuncunun takımdaki rollerinde değişikliğe sebep oldu.
Süresi 35 dakika civarıyken bütün takım onun üzerine kurulmuşken Karşıyaka’da çok başarılı olan Dixon’ın sezon öncesi, dakikaları düştüğünde ve hücumda ana belirleyici olmadığı zaman neler yapabileceği çok tartışılırken Amerikalı guard bu tartışmalara yüreği ile cevap verdi. Dixon, sezon boyunca kötü giden birkaç maç dışında gerektiğinden fazla sorumluluk almazken takımdaki rolü ne ise onu yerine getirdi. Sloukas’ın sakatlığı yüzünden Bobby, sezon içerisinde zaman zaman düşüşe geçse de takımın kazanma alışkanlığının ve hırsının oluşmasında büyük bir rol oynadı. Dixon, ne kadar beklentilerin üstüne çıktıysa Sloukas ise Real Madrid serisine kadar beklentilerin altında kaldı. Bir proje transferi olan ve Olympiakos’ta edindiği tecrübeyle Fenerbahçe’de Obradovic’in yönetiminde bir üst seviyeye çıkması beklenen Sloukas, sakatlıkların etkisiyle özellikle Euroleague’de kötü bir performans sergiledi. Real Madrid serisiyle birlikte kendini hatırlayan Yunan guard, neden transfer edildiğini herkese gösterdi. Serinin ilk maçında son çeyrekte maç başa baş iken sorumluluk olan Sloukas, rakibini ikili oyunlarla dağıttı. İkinci maçta ise sayı yükü yerine organizatöre dönüşen Sloukas, takımının seriyi kazanmasında büyük rol oynadı.
Geçtiğimiz sezon ortasında takıma katılan Darius Adams ve Mike James ikilisi geçtiğimiz sezon bazı maçlarda ne kadar tehlikeli bir ikili olabileceğini gösterse de bunu istikrarlı bir şekilde yapamamıştı. Bu sezon Perasovic önderliğinde ise bu ikili performansını sezona yaydı.
Laboral’in hızlı ve tempolu basketbolunun başlangıcı olan bu ikili, Fabien Causeur’in de yardımıyla bu tempoyu ve hızı daha iyi kullandı.
Öldürücü şut yeteneğine rağmen bu performansını geçtiğimiz sezon daha istikrarsız bir şekilde sergileyen Darius Adams, bu sezon bu performansını genele yaydı. Tam bir on bir maçta +15 sayının üstünde oynayan Adams, temponun en önemli ismi olmasının yanında işin bitiricilik kısmında da önemli rol oynadı. Geçtiğimiz sezona göre kendini daha fazla dizginlemeyi öğrenen Adams, ikili oyun konusunda yeteneklerini de Bourousis ile daha iyi kullanırken, Bourousis’e içeride alan açma konusunda oldukça başarılı oldu. Amerikalı guard, özellikle playoffta çok etkileyici bir performans sergilerken, 22.3 sayı ortalamasıyla playoffların en skorer oyuncusu oldu.
Mike James ise geçtiğimiz sezona göre daha derli toplu bir performans sergiliyor. Kenarıdan gelerek Adams, sonrası tempoyu devam ettiren isim olan James, aldığı sürelerde takımın skor yükünü çekiyor. Amerikalı guard, geçtiğimiz sezona göre çok daha iyi bir üç sayılık performans sergilerken, hızlı tempoda arkadaşlarını bulma konusunda da geçtiğimiz sezona göre daha doğru tercihlerde bulunuyor.
Hem Adams hem de James, temponun artmasında oynadıkları rolün yanında skor yetenekleriyle takımlarını taşıyor. Yine de Causeur, bu ikiliyi dengelemeye çalışsa da bu ikilinin karar verme ve topun kıymetini bilme konusunda her zaman çok da iyi olmadığını belirteyim. Özellikle deplasman maçlarında dağılan ikili, maç başına toplamda 3.8 top kaybıyla oynuyor.
Maça gelirsek iki takımın da guardlarının şu aralar çok formda olduğunu söylemem gerek. Adams-James ikilisi Panathinaikos serisinde toplamda maç başına 35.7 sayı-6.7 asistlik bir katkıyla oynadı ki bu seride daha az top kaybıyla oynadılar. Calathes iyi bir savunmacı olsa da Panathinaikos takım itibariyle temponun artmasına engel olamadığı için bu ikili muhteşem bir seri oynadı. Diğer tarafta ise Bobby Dixon, playoff serisinde hücumundan daha çok, savunmasıyla konuşuldu. Eli yandığı zaman çok tehlikeli bir skorere dönüşen Dixon, seri boyunca ön alanda yaptığı baskıyla hem Rodriguez hem de Llull’u çileden çıkarttı. Sloukas ise sakatlığının etkisinin de geçmesiyle birlikte ikili oyunları daha iyi oynamaya başladı. Sloukas, özellikle ligde Vesely’i ile uyumunu artırdığını gösterirken, bu belki de bu maç özelinde Fenerbahçe için en iyi haber.
Bourousis’in ikili oyun savunmasındaki zaaflarını saklamak için topun olduğu tarafta ön alanda Laboral, kısalara yoğun bir baskı yapmaya çalışsa da bu sezon genelinde Bourousis sahadayken her beş ikili oyunun üçünde potasında sayı gördü. Bu yüzden Sloukas’ın organizatörlüğünde temsilcimizin bu sorunu deşmesi Fenerbahçe’nin hücumda elini çok rahatlatacaktır. İşin bitiricilik kısmında sahneye çıkması beklenen Dixon’ın ise playoff serisinde olduğu gibi James ve Adams’a ön alanda yapacağı baskı bu ikilinin kontrolden çıkmasını sağlayabilir.
Fenerbahçe karşısında temponun düştüğü bölümde şansı hiç kalmayacak olan Laboral’de ise iki guardın sürekli tempoyu artırıp, oyunun Laboral’in istediği tempoda oynanmasını sağlaması gerekiyor.
Her iki taraf da çok formda olsa da Laboral’in guardlarının kontrolden çıkmasının daha kolay olduğu için ben Fenerbahçe guardlarını bir adım önde görüyorum. Özellikle Sloukas’ın bu maçın gizli kahramanı olabileceğini düşünüyorum.
Kazanan: Fenerbahçe