Parents: Gençken ikiniz de aynı kilise grubunda yer alıyordunuz ama sen Ayesha’ya hiç beraber dışarı çıkma teklifinde bulunmadın. Onun dengi olamamaktan korkuyor muydun?
Stephen Curry: Her zaman bir gözüm üzerindeydi ve elbette beni sersemletmişti.
Ayesha Curry: Lisedeyken biriyle dışarı çıkmam yasaktı. Hala ikimizin de o zamanlar daha çok Tanrı’ya yoğunlaşmış olmamıza gülüyoruz.
Biraz ileri saralım. Stephen, Davidson College’da yükselen bir oyuncuydu ve sen de o sırada Los Angeles’ta aktörlük kariyerinle uğraşıyordun. Birden EYPYS spor ödülleri için Steph Los Angeles’a geldi. Facebook’tan seni buldu ve bütün bir gün beraber takıldınız. Bunu ilk buluşmanız olarak varsayabilir miyiz?
AC: Aslında arkadaşça bir buluşmaydı… Ta ki onun ilk öpücüğünden kaçana kadar.
SC: Evet, başarısız oldum.
Tam olarak neler oldu?
AC: Konuşmanın ortasındaydı ve bir anda sessizce yüzüme doğru yaklaşmaya başladı. ‘Olamaz.’ diye düşündüm. Sonrasında da ‘Böyle olacağını bilmiyordum.’ dedim kendi kendime.
Çok erken yaşta evlendiniz. Neden bu kadar acele oldu?
SC: Ben 23 o da 22 yaşındaydı. Genç olsak da doğru kişiyi bulduğumu biliyordum ve onunla yeni bir hayata başlamak istedim.
Stephen’a destek olabilmek için oyunculuk kariyerini bir kenara bırakmak senin için ne kadar zordu Ayesha?
AC: Kariyerimin hangi yönde gittiğini anlamaya çalışıyordum. Evlendikten kısa bir süre sonra da Riley’ye hamile olduğumu öğrendik. Sonraki hamlemi de bu gelişmeye göre yaptım. Başlarda bir süre bocaladım tabii.
Stephen, uzun deplasman turlarında nasıl iletişimde kalıyorsunuz?
SC: FaceTime’ın yardımı çok oluyor. Evde değilken bile sanki evdeymişim gibi hissediyorum. Kızlarımın beni görmesi gerekiyor. Riley de sürekli, babasının eve dönmesi için kaç gece daha uyuyup uyanması gerektiğini soruyor.
Anne baba olmanın size en büyük sürprizi ne oldu?
AC: Gün içinde yapmanız gereken işlerin sayısı inanılmaz. Çocuklar olmadan önce biz ne yapıyormuşuz? Dördümüzün birden dışarı bir yerlere çıkması tam bir etkinlik havasında oluyor.
İç saha maçlarının tümüne gidiyor musun?
AC: %95’ine evet. Eskiden Riley de benimle gelirdi ama onu artık daha çok evde bırakıyorum. Çünkü çocukların alıştıkları düzenin dışına çıkmamaları gerek. Maça gittiğimizde gün çok geç bitiyor.
Yani akşam buluşmalarınız maçta onu izlemek şeklinde?
SC: Buluşma gibi değil. Aynı salonda oluyoruz ama sadece göz teması kurabiliyoruz. Sonrasında da birlikte eve dönüyoruz.
AC: Eve dönüş kısmına buluşma diyebiliriz.
Maç sırasındaki göz temasları hakkında daha çok bilgi verebilir misiniz?
SC: Maçlardan önce yaptığımız bir ritüel var. Hava atışından önce bir işaret yapıyorum ve o da aynısını yapıyor.
Nedir bu işaret?
SC: Bunu söylemeli miyim?
AC: Hayır. (Sessizlik)
SC: Kollarımızda aynı dövmelerden var.
AC: Sanırım söyleyecek. (Stephen bu sırada sol kolunu sıvayıp iki oktan oluşan dövmeyi gösteriyor.) Neden kaslarını gösteriyorsun?
SC: Göstermem gerekiyordu. Bu dövme, geçmişin geride kaldığını ve geleceğin ise önümüzde durduğunu simgeliyor. Biz ise şu anda tam da ortada duruyoruz. Maçtan önce dövmenin üstüne elimi vuruyorum, o da aynısını yapıyor.
AC: Bu, ona maçta eğlenmesini hatırlatmak için. Bunu unutmasını asla istemiyorum.
Ayesha, Eylül ayında çıkan ‘The Seasoned Life’ adında bir yemek kitabın, YouTube’da bir yemek kanalın ve yakında yayınlanmaya başlayacak bir yemek programın var. Yemeğe olan sevgin ne zaman başladı?
AC: Tüm ailem yemeği sever. Annem yarı Jamaikalı yarı Çinli, babam ise yarı Polonyalı yarı Afro-Amerikan. Karışık kültürlü bir aileye sahibim. Evimizin merkezi her zaman mutfaktı. Büyürken vaktimin çoğunu mutfakta geçirdim.
Ayesha’nın yaptığı favori yemeğin ne Stephen?
SC: Gerçek favorim tavuk parmesan ama yapması çok basit olduğu için bundan nefret ediyor. Yapması kolay olmayanlardan ise en sevdiğim kuzu pirzola.
Üçüncü bir çocuk düşünüyor musunuz?
SC: Biraz ara vermeye karar verdik. Birkaç yıl sonra yeniden düşünebiliriz.
AC: Eğer mümkün olsaydı şimdiye çoktan üç çocuğu daha olurdu.
- Parents dergisi tarafından gerçekleştirilen röportajın İngilizce aslına bu bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.