Bildiğimiz NBA savunmalarının sonu mu geldi? | ÇEVİRİ

Heat’in on sene baş antrenörlüğünü yapmış Spoelstra bunu bir e-postada şöyle açıklıyor: “Söz konusu eğer Suns takımıysa her şeye hazırlıklı olmalıydınız. Suns’a karşı oynamaya hazırlanma fikri bile biraz sinir bozucuydu çünkü neyle karşı karşıya kalacağınızı bilmiyordunuz. Tek bildiğiniz iki tamamen farklı oyun tarzının sahada mücadele edeceğiydi.” 

Bu noktadan sonra daha fazla şema ve teknik gelişti. Modern NBA savunmasının son on yılı kısa dönemlerde görülebilir. Tom Thibodeau’nun güçlü tarafı kapatma yaklaşımı -bir diğer deyişle boyalı alana duvar örüp savunma baskısının büyük bir kısmını topu elinde tutan oyuncunun olduğu tarafa yönlendirmesi-  oyuncuyu bire bir savunmaktansa sahada alan kapatma akımına öncülük etmiş oldu ( ve tabii ki her basketbol salonunda yükselen “ICE”* seslerine de). Roy Hibbert,Heat’in Büyük Üçlü dönemini bu şekilde az kalsın sona erdiriyordu. Ama 2014 senesinde takımın başına Steve Kerr gelince Warriors, adam değiştirmeyi yeniden sahneye çıkardı ve bu sayede organizasyonu bir anda yarışın içine soktu.  

Hücum bugünlerde daha dinamik bir yapıda ancak Golden State’in savunma gurusu Ron Adams’a göre aynı zamanda daha az karmaşık bir yapısı var.  Geçtiğimiz yıllarda, takımların postta oynayabildiği dönemlerde, hücumda seçeneklerinizin uçsuz bucaksız olduğunu düşünüyor Adams: “Koçlar oyuncuların birçok oyunu öğrenmelerini istiyordu.” Modern sporcular oyunu daha açık alana taşıdılar ve bu da oyun içindeki dikkati temponun üstüne çekti. Bu kelime adeta süregelen bu devrimi tanımlamak için yaratılmış. 

Tempo maçtaki 48 dakika (veya maç kaç dakika sürdüyse) içinde iki takım tarafından elde edilen ve basket atabilmek için girilen pozisyon sayısı olarak tanımlanıyor basitçe. Ortalama bir NBA takımının 48 dakika içerisinde yakaladığı pozisyon sayısı bundan yirmi yıl öncesine göre 13 pozisyon daha fazla. Sonuçta da bunların birçoğu rakip savunma için adeta bir yangın tatbikatına dönüşüyor. Adams anlatıyor: “Yazılı bir senaryo yok bu durum için. Saha boşluklarla dolu. Oyuncular önce topu yavaşlatıp ardından da her şey kontrol altına alındığında asıl görevlerine geri dönüyorlar. Çabuk şut atan takımlar var, geçiş hücumlarında potaya gidebilen oyuncular var. Sahada çok fazla şey yaşanıyor.” 

Adams, adam değiştirmenin ve oyuncuların pozisyonları arasında tek tip bir mesafe bulunmasının koçluk yaptığı bunca sene içerisinde her zaman rakip hücumları durdurmak için en sevdiği yöntemler olduğunu söylüyor. Ona göre savunmada adam değiştirme bir nevi Okham’ın usturası**. Basitçe açıklamak gerekirse bu aslında bir diğer savunmacıyla görev değiştirmek. Tam da bu yüzden günümüz için çok uygun bir taktik olarak görülüyor. Geliştirilmiş hücumlar aynı oranda geliştirilmiş savunmaları gerektirir. Oyunu okuyabilme ve reaksiyon gösterebilmek hatta doğaçlama yapabilmek artık zorunluluk. Sahada herkesle eşleşebilen oyuncuları bu kadar değerli yapan da bu. Warriors, Rudy Gobert veya Andrew Bogut gibi dip çizgiyi kapatabilecek oyunculara sahip değil artık ama Draymond Green onlarda. Ve o da rakiplere hakaret içeren söylemlerde bulunmadığı zamanlarda saha içinde birçok şeyi dahiyane şekillerde yapabilen bir isim. Buna bir de 2.01’lik bir forvetin sanki olduğunun iki katı boyunda bir oyuncuymuşçasına şutları caydırma yeteneğini eklediğinizde Warriors’un rahatlıkla adam değiştirmeyi bir adım ileri taşıdığını ve beş pozisyonda da adam değiştirebildiğini görebilirsiniz.


 *Toplu adamı savunan oyuncunun, topu elinde tutan oyuncuyu kenar çizgiye sıkıştırmasıyla yapılan pick and roll savunması. 

**Ockham’ın Usturası teorisi temel olarak “Her şeyin birbirine eşit olduğu bir ortamda, en basit açıklama doğruya en yatkın olandır.” felsefesi üzerinde şekillenir. 

“Suns’a karşı oynamaya hazırlanma fikri bile biraz sinir bozucuydu”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler