Önce Türkiye Liginin üç büyük yatırımcısından TOFAŞ 2001’de ani bir kararla faaliyetlerini askıya aldı. Sonra Ülker 2006’da basketbol yaptığı yatırımı Fenerbahçe’ye taşımaya karar verdi. Galatasaray ve Beşiktaş’ta da bir kıpırdanma vardı ama Ülker grubunun desteğiyle yeni dönemin lokomotif takımı Fenerbahçe oldu. Gerçekten de Fenerbahçe önce bütçeyi artırdı, sonra dünya standardında bir salon yaptırdı ve en sonunda 2013’te Avrupa’nın en büyük kulüp antrenörü Obradovic’i takımına başına getirdi.
Fenerbahçe 2006’dan sonraki bu dönemde sekiz şampiyonlukla hegemonya kurarken Beşiktaş, Galatasaray ve Karşıyaka da birer kez kürsünün en üst basamağına oturmayı başardı. Kulüp takımları böyle üstünlük sağlarken bir yandan yeni adıyla Basketbol Süper Liginin konumu değişti. Sadece Obradovic değil, Spahija, Piangiani, Ivkovic, Tanjevic, Blatt, İIoudis gibi uluslararası tecrübeye sahip koçlar Türkiye’nin yolunu tuttu. 2014’te yabancı kuralının 3+2’den beşe çıkarılmasıyla beraber üst düzey oyuncu piyasası oluştu. Sadece büyük takımlar değil, orta sınıf takımların transfer ettiği yabancı yıldızlar ertesi sezon Euroleague seviyesine sıçramaya başladı.
Ancak bu yoğun trafik Türk oyuncuların da gözden düşmesine ve tamamen görev adamı, hatta müzmin yedek rolüyle yetinmek zorunda kalmasına neden oldu. Avrupa’da kupa hedefleyen takımlar 9-10 yabancılı kadrolar oluşturunca Türk oyunculara ligdeki iddiasız maçlarda oynamak düştü. Bakalım bundan sonraki devre hangi takımlar ve akımlar damga vuracak.
Fenerbahçe hakimiyeti (2006-2019)
sampiyon olamasada Ankara Kolejinin ikincilikleri ve yetistirdikleri oyuncularla olusturdugu ekolden bahsedilmemesi uzucu