“Benim çevremde sadece tüm çıplaklığıyla gerçekler ve inanılmaz bir tutku var” | GQ – #çeviri

New York’taki FourSeasons otelinin konferans salonu yapımcılar, kameralar ve çok ünlü biri bir ortama giriş yapmak üzere olduğunda oluşan o tedirginlik havasıyla doluydu. Odada yetkili olarak biri kötü bir takım elbise, biri güzel bir takım elbise giymiş iki adam vardı. Kötü takım elbiseli olan Bloomberg Global Business Forum için çalışıyordu ve LeBron’un neden orada olduğunu şöyle açıkladı: “Yaklaşmakta olan zirvenin katılımcılarının itibarına eşit derecede bilinen bir dünya liderine ihtiyacımız vardı.” Bahsedilen katılımcılar Emmanuel Macron, Justin Trudeau, Bill Clinton, Bill Gates, Tim Cook, ve Jack Ma (Asya’nın en zengin insanı) gibi iş adamları ve devlet adamlarıydı. Bu zirve, dünyanın problemlerinin ya yaratıldığı ya da çözüldüğü o çok seçkin toplantılardan biriydi. Konferans salonunda zirvenin açılışını yapacak konuşma videosunu kayda almak üzere on civarı insan vardı. Kötü takım elbiseli adam ekledi: “Kaç tane dünya lideri dünya çapında biliniyor? LeBron’a gerçekten ihtiyacımız vardı.”

LeBron bir odaya girdiğinde bütün oda onun önünde eğiliyormuş gibi oluyor ve bu toplantıda da aynısı yaşandı. Salonda sesi yankılandı. Olağanüstü elini, tecrübeli bir ünlü çekingenliğiyle uzattı. Hepimiz boynumuzu o yöne doğru uzattık. Kral bizi kocaman bir gülümsemeyle selamladı. Nike Air Zoom Generation giymişti. Özgür dünyanın liderlerine, Nike giyerek konuşma yapmak üzereydi.

Güzel takım elbiseli olan adam LeBron’a telepromptırın karşısına kadar eşlik etti ve LeBron’a hiç de ihtiyaç duymadığı bir takım direktifler verdi. “Sen, hepimizi temsilen buradasın.” Burada hepimizden kasıt, seçilmiş veya seçilmemiş liderlerinden daha fazlasını bekleyen insanlardı. LeBron gayet net ama kibar bir şekilde bunun farkında olduğunu belirtti.

Akıllı ekranda konuşma birkaç kez döndükten sonra LeBron, ilk kez o ekranda okuduğu çok belli olan konuşmayı tek seferde hatasız bir şekilde yaptı. Hiç tereddüt etmedi ya da kelimelerde hata yapmadı. Kötü takım elbiseli adamın gözleri, Neo’nun seçilmiş kişi olduğunu fark ettiğinde Morpheus’un gözlerine dolan umudun aynısıyla parladı. Arkadaki biri tıpkı filmlerdeki gibi nefesini tutmuştu. Sonra, tıpkı dünyadaki bütün devlet yöneticileri ve endüstrilerin başındaki insanlar gibi, 32 yaşındaki LeBron James de aynı şeyi söyledi: “Biliyoruz ki dünyanın bizim bir şeyler yapmamıza ihtiyacı var.”

Biz.

Bu an neden LeBron James’in yaşayan en iyi sporcu olduğunun en önemli cevabı. “Büyüklük” taşıması oldukça zor ve çok kapsayıcı bir yük. Bu “hem estetik hem de zeka” tarzında bir yük. Floyd Mayweather 50 maçı daha yenilgisiz geçirebilir ancak asla yaşayan en iyi sporcu olamaz. Çünkü Floyd Mayweather bencil ve umursamaz. Bunların sonucu olarak da “küçük.” En iyisi, en büyüğü olabilmek için yaptığınız spordan daha üstün olmanız; spor ayakkabılardan, elektrolit tazeleyici içeceklerden, bilgisayar oyunlarının kapaklarından ve paralı takımlardan fazlası olmanız gerekiyor.

Bunun adı “Ali testi.” Bu insanların şampiyonu olmak. Bu taraftarları, takipçilerinize çevirme; takipçilerinizi ise eyleme geçirme yeteneği. Her ne kadar kulağa klişe gelse de bu, dünyadaki insanların hayatlarına dokunabilme yeteneği. Ve LeBron’da bu yetenek dünyadaki tüm sporculardan daha fazla var. Bin tane öğrenciyi koleje gönderiyor olması gerçekten takdire şayan ancak onun dünyadaki izini ve ulaşabileceklerinin potansiyelini düşündüğünüz de bu bile göreceli olarak ufak kalıyor, tıpkı 30 sayı attığı bir maç gibi; LeBron daha fazlası için uğraşıyor. Birçok atletin kaçındığı ve LeBron’un da aslında geçmişten beri meyilli olmadığı bir şey için. Tabii ki çaylak sezonunda çıkıp, başkan adaylarına kafa tutmuyordu ancak şu an işler değişti. Şu an yaşadığımız dünya başka bir dünya. Bu yüzden LeBron’un hayallerinin sınırını test etmek istedim.

-Başkan olmak ister miydin?

LJ: “Amerika Birleşik Devletleri’nin mi? (Duraksıyor) Hayır.”

-Bu çok da kendinden emin bir cevap değildi.

LJ: “Sürekli başkalarının hayatına dahil olmak mecburiyetinden dolayı hayır diyorum. Dışarıdan baktığınızda görebilirsiniz ki başkan sürekli bir şeylerin içinde olmak zorunda. Kendisine ayırabildiği bir zamanı yok ve ben kendime zaman ayırmayı çok seviyorum. Başkan olmakla alakalı gördüğüm olumlu şey ise –ki şu anki başkanda olmasa bile, onda olumlu hiçbir şey göremiyorum- insanlara ilham verebilirsiniz. İçinde olduğunuz dünyanın amacı bu. Eğer bilgili, umursayan, tutkulu ve sevgi dolu bir üslupla konuşursanız, Amerika’ya ve bütün dünyaya umut ışığı olabilirsiniz.”

-Neden toplumsal konularda konuşmak senin için bu kadar önemli?

LJ: “Bunu insanlar beni övsün ya da bana yazılarında yer versinler diye yapmıyorum. Bu benim sorumluluğum, görevim.”

-Bu senin konumundaki herkesin sorumluluğu mu yoksa “senin” sorumluluğun mu?

LJ: “Hayır, bu benim sorumluluğum. Daha büyük bir amaç için bulunduğum yere geldiğime inanıyorum. Tarih boyunca bu konuma veya daha yüksek mevkilere erişen insanlarımız oldu. Kimisi konuşmayı, harekete geçmeyi seçti; kimisi tam tersini.”

-Peki, sence bu insanların gerekli platformları olmasına rağmen ses çıkarmamaları yanlış mı?

LJ: “Bunun yanlış veya doğru olduğunu düşünmüyorum. Eğer bu gerçekten içinizden geliyorsa hiç çekinmeden harekete geçersiniz ama eğer zorlamaysa ve samimi değilse insanlar, gençler, çocuklar bunu fark ediyor. Anlıyorlar.”

– W. E. B. Du Bois, Amerika’daki bütün siyahilerin hep “ikililik” durumunu hissedeceğini söylemişti. Sen bunun çok iyi örneklerinden birisin. Bir taraftan Ohio’nun kurtarıcısı gibi görülüyorsun. Ohio’da sana tapmayan birini bulmak neredeyse imkansız ancak yine de şehirde ırkçılığa rastlamak da oldukça olası. Böyle bir şeyin kendi şehrinde dahi yaşanıyor olması zor mu?

LJ: “Böyle şeyler sadece benim değil, başka şehirde bir başkasının, örneğin Trayvon, Mike Brown, başına geldiğinde de oldukça zor. Eve gittiğimde 12 ve 10 yaşlarındaki iki oğlumla ve hatta iki yaşındaki kızımla bile bir Afro-Amerikan olarak Amerika’da büyümenin nasıl bir şey olduğu hakkında konuşmak durumundayım. Çünkü ne kadar büyük bir insan olursan ol, ne kadar başarı elde edersen et, ne kadar zenginliğe ulaşırsan ulaş, ne kadar insan sana hayran olursa olsun; eğer bir Afro-Amerikansan, insanların gözünde her zaman öyle kalırsın.”

-İkililik durumu.

LJ: “İnsanlar her zaman gerçek yüzlerini gösterirler. Bunu playofflarda ben de yaşadım. Üstelik evim Amerika’nın en iyi semtlerinden biri olan Brentwood, California’dayken çevredekilerin ağzından n***a kelimesi düşmüyordu, insanlar tamamen bu kelimeyle kirlenmişti bana sorarsanız. Bu bile hepimizi tekrar aynı noktaya döndürüyor. Peki, ben enerjimi buna mı harcıyorum? Ya da birçok insan benim ne diyeceğimi merak ettiği için bu olumsuzluğu nasıl olumlu hale getirebiliriz konusuna ışık tutuyor muyum şu an? Çocuklarımla bir konuşma geçti aramızda. Onlara durumu tüm gerçekliğiyle anlattım, bunun böyle olduğunu ve hep böyle olacağını. Yuvadan uçma zamanları geldiğinde bunları biliyor olmak zorunda olduklarını söyledim. Dışarı çıkmaya başladıklarında, mümkün olduğunca polislere saygılı olmaları konusunda uyardım. Bir çevirme olduğunda annelerini veya babalarını arayıp, telefonu koltuğun altına koymalarını, ama ne olursa olsun asla saygısızlık yapmamaları gerektiğini söyledim.”

“LeBron James’in neyi temsil ettiğini anlayabilirler mi? Pek sanmıyorum.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler