#BCL Play-In | Perşembe-cuma maçlarına bakış

Üç pozisyonla biten sezon

Pınar Karşıyaka, sezona tamam ya da devam maçında Lenovo Tenerife’ye konuk oldu. Maça dair notlarımı bir noktada çöpe attım zira şu an sadece bir şeyler gösteresim var.

 


Daçka son şampiyonu tamamen çözdü, Top 16’ya yürüdü

Karşıyaka’nın tam aksine, bu maç için de çok şey yazasım var. Eğer tüm düşüncelerimi bir cümleye veya ifadeye indirgeyecek olsaydım, İngilizceden “more of the same” (aynısının daha fazlası) kalıbını ödünç alırdım. Aynısının daha fazlası serinin üçüncü maçını, ikinci maçı da gördükten sonra, mükemmel tanımlıyor.

Selçuk Ernak’ın ve oyuncularının Burgos’u tamamen çözdüğünün altını çizmek gerek. İkinci maçta başlayan taktiksel üstünlük, üçüncü maça da aynı oranda yansıdı. Maç başında üst üste basit top kayıplarının getireceği ritimsizlikten Caupain’in bire birleriyle kurtulan Daçka, yine de Nnoko’yu ve Burgos’un switch savunmasını işlemesini engelleyemedi. Dahası, ikinci beşler sahadayken ikinci maçta oluşan fark yine söz konusuydu.

Darüşşafaka oyunu savunmasıyla dengelerken, Boothe’un eşleşmelerini de iyi kullanıp 14. dakikada 19-30 öne geçti. Bu, tekrar eden bir temaydı: Darüşşafaka fark kapandığı anlarda illa ki bir eşleşmeyi hedefleyip oradan sayı çıkararak çift haneli farkları yeniden buldu. Tabii ki switch’i terk etmek de savunmaya olumlu yansıdı. Burgos’un etkili olduğu anların içinde de genellikle Dejan Kravic vardı; dolayısıyla, karşılaşma Droste etkisini canlı canlı görmemize yol açtı.

Son darbeyi de son üç dakikada, maç sıkışmışken Olaseni ile Caupain vurdu ve Darüşşafaka; istikrarını yitirmiş, yarım sezonda yaklaşık 26 koç değiştiren son şampiyonu turnuvanın dışına itti. Kazanmanın en tatlı yanı belki de şu tweet:

 


Üç kere düş, dört kere kalk

FILOU Oostende play-in’in en akılda kalıcı maçlarından birine imzasını attı. Igokea’ya serinin nihai maçı için konuk olan Belçika ekibi esasında uzun süre kazanma ışığını vermedi.

Sahada istediklerini daha rahat uygulayan, daha iyi bir takım görüntüsü veren Igokea, Markel Starks’ı direksiyon başına tamamen geçirerek ilk çeyrekte 8, üçüncü çeyrekte 12 ve son çeyrekte 11 sayı öne geçti. Oostende ne var ki oldukça yetenekli bir oyun kurucuya ve ligin en iyi izolasyon silahlarından ikisine sahipti.

Koç Dario Gjergja’nın Starks ile Antabia Waller’ın savunmacılarını üçüncü çeyrekte değiştirmesi, savunmada aksayan Djordjevic’i top savunmasından uzaklaştırması ve Starks’ı maç sonunda Phil Booth’a emanet etmesi Oostende’nin ilk kıvılcımıydı.

34. dakikada 73-62 geride olan Oostende savunmasını son kez sağlamlaştırdı, hücumda ise ipleri Booth ile Levi Randolph’a bıraktı. Villanova’nın şampiyonlarından, ilk maçta pasaport sorunu nedeniyle Laktaşi’ye gidemeyen Booth son altı dakikayı 12 sayıyla bitirdi, Randolph ise katkısını tüm maça yayarak 22 sayıyla sahadan ayrıldı.

Altı dakikada önce 18-0, son düdük çaldığında da 21-4’lük Oostende serisi maç içinde üç kere düşen takımı dördüncü kez ayağa kaldırdı. Belçika şampiyonu Top 16’ya yükselen ilk grup üçüncüsü olmuştu, onları az sonra Darüşşafaka izledi.


Dijon işi erken bitirdi

JDA Dijon, serinin ilk maçında birinci çeyrek sonrasına ağırlığını koyarak kazanmayı bilmişti. İki kez ertelenen, yaklaşık on gün önce oynanması gereken ikinci maçta ise geri dahi düşmedi.

Ciddi bir ribaund üstünlüğüyle kapıyı açan Dijon, Robin Ducote ve Khadeen Carrington gibi sürpriz isimlerin katkılarıyla yine kazanıp play-in serisini 2-0 ile bitirmeyi bildi. David Holston’ın 6 sayı, 8 asistle sessiz kaldığı gecede dahi Riga’yı Jalen Riley’nin yapacaklarına indirgeyen Dijon, Galatasaray NEF’in I Grubu’ndaki Ludwigsburg ve Holon’la birlikte son rakibi oldu.

Haftanın panoraması ve öne çıkan olayları

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler