İlk Maç
Bu eşleşmenin ilk ayağı Banvit için gerçek bir karakter testi haline geldi. Türkiye Kupası zaferi sonrası özgüveni tavan yapan Banvit’in Oldenburg deplasmanında işi zordu. Tempoyu olabildiğince yükseltmeye çalışan, sezon içerisinde rolü artan ve en formda dönemini geçiren Brian Qvale’in boyalı alandaki bitiriciliğinin yanında Chris Kramer, Franz Massenat ve Rickey Paulding’in penetre gücü ile rakip savunmaları her an tetikte bırakan bir takım olan Oldenburg, bu özelliklerini ilk maçın başında gösterdi. Harika bir maç çıkaran ve Massenat ile birlikte Theodore’a kurdukları fizik üstünlüğünü savunmada onu yıpratmak için kullanan Kramer’ın yönlendiricliği, Oldenburg’u çift haneli üstünlüğe taşıdı.
Theodore’un devre dışı kaldığı anlarda, uzun süreli sakatlığından çok iyi dönen ve takımın ikinci oyun kurucusu olarak görev alan Tolga Geçim’in oyunun sayı dışındaki yaptığı katkılar kritikti. Kaos basketboluyla Banvit’i kendi temposunun girdabına sürüklemeye çalışan Oldenburg’a karşı, Tolga sayesinde kontrolünü yitirmeyen temsilcimiz bir diğer genç yıldızı Furkan Korkmaz’dan da son derece olumlu bir katkı aldı. İkinci çeyreğin ikinci yarısında Furkan’ın bire birlerine çözüm üretemeyen Oldenburg, sezon boyunca beklentileri aşan ve Theodore’un hücumdaki en önemli yardımcısı haline gelen Orelik’in kendini bulmasıyla devre arasına oyunu dengelemiş olarak girdi.
Qvale’in alçak posttaki etkinliğini artırması ve Banvit savunmasının dikkatinin daha büyük bölümünü alması, Oldenburg guard’larının işine yaradı ve ikinci yarıdaki güçlü seriyle fark yeniden temsilcimizin aleyhine çift hanelere çıktı. Dış şutlarda yüksek yüzde yakalayan Oldenburg’un ilk maçtan avantajla çıkması muhtemel gözüküyordu. Ancak bu noktada Koç Filipovski’nin takımına aşıladığı en hayati özelliklerden biri, bir kez daha kendisini gösterdi. Sezon içindeki birçok maçta ve son olarak da Türkiye Kupası’nda görüldüğü üzere, şartlar kötü gitse bile 40 dakika boyunca oyunda kalan Banvit, maçın en iyi iki ismi Tolga ve Orelik ile savunmada konsantrasyon sorunları yaşayabilen Oldenburg’u cezalandırmayı sürdürdü. Yine de Kramer’ın sırtladığı ev sahibi son çeyreğe 64-57 önde girdi.
Banvit’in mücadelesine karşın savunmada Oldenburg’a tam bir çözüm bulunamazken, Almanya ekibi temsilcimizi bir kol mesafesinde uzak tutmayı bildi. Maç boyu etkisiz kalan Theodore, son çeyrekte ise süper kahraman filmlerinde veya çizgi romanlarında görülen epik bir performans gösterdi. Bitime yedi dakika kala oyuna giren ABD’li oyun kurucu, 77-64’lük dezavantajı kaydettiği 13 sayı ile eritmeyi başardı. Bandırma’ya 82-82’lik beraberlikle dönüldü.
İkinci Maç
Oldukça zor geçen deplasman mücadelesinden alabileceği en iyi sonucu çıkaran Banvit, Bandırma’daki mücadeleye daha kontrollü bir başlangıç yaptı. Gasper Vidmar’ın Brian Qvale’e olan fizik avantajını boyalı alanı işleyerek kullanan Banvit, savunmada ilk maça benzer hataları ilk çeyreğin ortasında yapmasına karşın, Theodore ile oyuna tutundu. Savunma ribaundu departmanında zorlanan bir ekip profilindeki Oldenburg’u bu alanda cezalandıran temsilcimiz, yayın gerisinden yüksek yüzdeyle şut atan Oldenburg’a karşı bu maçta da arka alanındaki yetenekli oyuncularını kullandı.
Atletizmi ve şut yeteneği ile eşleşme problemi yaratan Furkan Korkmaz bu maçı da muazzam oynadı. Ribaund üstünlüğünün yanında savunmada da vites atan Banvit, ilk çeyreğin bitimindeki altı sayılık farkı Furkan’ın sayılarıyla yavaşça kapattı ve 16. dakikada 29-22‘lik avantaja sahip oldu. Bu ana kadarki 15-2’lik seri, maçın geri kalanı açısından kritik öneme sahipti. Burada gösterilen sertliğe, tempoyu kontrol edemediğinden ötürü, aynı ölçekte karşılık vermekte zorlanan Oldenburg’un Kramer-Massenat ikilisiyle ayakta kalma çabaları da nafileydi. Devre arasına 36-26‘lık üstünlükle giren Banvit için tur kapısı aralanmıştı.
İkinci yarıda hiç geri düşmeyen ve rakibiyle arasındaki sınıf farkını 20 dakika boyunca hissettiren Banvit, Oldenburg’u 70-61 yenerek çeyrek finale çıktı.