#BasketballCL’de üçüncü haftanın panoraması

Üçüncü çeyreklerin kesişimi- I

B Grubu’nun iki kuvvetli takımı TOFAŞ ve JDA Dijon grupta haftayı galibiyetle geçen takımlar oldular. İki ekibin galibiyete gidiş yolları ise birden fazla açıdan benzerlik gösterdi.

JDA Dijon, taktik ve kadro yapısı gereği ERA Nymburk karşısında sahaya favori çıktı. Vojtech Hruban’ın daha ilk dakikadan taşıdığı Nymburk, çeyrek ortasındaki top kayıplarına rağmen rakibini de aynı şekilde top kayıplarına zorlayarak skor avantajını korudu. İlk çeyrekte üç sayılık atışlara biraz fazla yaslanan ev sahibi Dijon, ikinci çeyrekle birlikte agresif ikili oyun savunmasını devreye soktu. Ball-handler’a tepede yapılan agresif baskı, Dijon’un Led Zeppelin’in efsanevi davulcusu John Bonham tipi ritim kaçırmayan adam değişme savunmasıyla birleşince maçın ilk büyük kırılma anını gördük. Dijon bu andan sonra Nymburk hücumunu anbean kurutmaya başladı. Ek olarak, savunmadaki başarısını açık alan hücumlarına taşıyan Fransız ekibi istediği skor avantajını ikinci çeyrekte elde etti.

 

Üçüncü çeyrek geldiğinde uygun ters eşleşmeyi bulup potaya gitmeye başlayan ve devre bitiminde dokuz sayı gerideyken maçı dengeleyen Nymburk, halbuki, set temposunu ve hareketliğini kaybediyordu. 25. dakika civarında sadece Jerrick Harding, Retin Obasohan ve Hruban’ın bire birleriyle üretebilen Nymburk, çeyreğin son altı dakikasında sayı bulamadı. Maça geri dönüp bakınca beklenen bir senaryoydu bu. Çeyrek bitimine 05:22 kala oyuna giren Chassang ve Charles Galliou, Abdoulaye Loum’la bir araya gelip sahayı tümüyle domine etti. Chassang ve Loum gibi iki sahada da etkili, hücumda dış şuta ve yüzü dönük tehdide sahip iki uzun, fiziksel olarak da Nymburk uzunlarına fazla gelince domino taşları bir bir düşmeye başladı. Galliou da topsuz oyundaki akıllı tercihleriyle Dijon’u bir arada tuttu.

Ligde de kayıpsız giden lacivert beyazlılar, zorlu Nymburk sınavını ikinci ve üçüncü çeyreklerde rakibine 46-27 üstünlük sağlayarak geçti. Fiziksel üstünlük, savunma ve üçüncü çeyrek dominasyonu günün diğer mücadelesinin de belirleyici temalarındandı.

Üçüncü çeyreklerin kesişimi- II

Basketbol Şampiyonlar Ligi’nin en dişli takımlarından Keravnos, sezonun yine iç sahadaki ikinci maçında TOFAŞ’a da zor anlar yaşattı. Güney Kıbrıs ekibi Ahmaad Rorie-Jesse Hunt kısa-uzun ikilisiyle top çevirip pozisyonları üçlükle bitirmekte büyük başarı yakaladı. TOFAŞ ise savunmada rayına bir türlü oturamayınca Keravnos çift hanelerle öne geçti, hatta devre bitimine dört buçuk dakika kala 35-26’lık skoru yakalayıp temsilcimize molayı aldırdı. Mola sonrası sahada çok farklı bir TOFAŞ izledik.

 

Mola dönüşü her perdede tereddütsüz adam değişen TOFAŞ, Keravnos’un ısrarla hedef aldığı Jeremy Simmons’dan çok daha yüksek eforlu bir savunma katkısı aldı. Bire birde karşısındaki kısaya geçilmeyen Simmons, ikinci hatta yardım için bekleyen Nuni Omot, Semaj Christon gibi atletlerin işini bir hayli kolaylaştırdı. Savunmada adamını bulamayan, uyumsuz görüntüsünü bırakan TOFAŞ, hücumda da Simmons ve DJ White’ın eşleştiği isimlere alçak postta sağladığı fiziksel üstünlükle sonuca gitti.

İkinci yarının ilk bölümünde beş numaradan Muhsin Yaşar süre alırken, Keravnos anında Muhsin’i ikili oyunlara dahil edip kısalarıyla potaya gitme hamlesini yaptı. Muhsin’e ayak çabukluğunda üstün gelen kısaları sayesinde ev sahibi skordaki dengeyi korudu. Öte yandan TOFAŞ adına Berk Uğurlu, Christon, DeVaughn Akoon-Purcell üçlüsü aynı anda sahada olunca tempoyu dribbling ile artırma opsiyonu belirdi. Yüksek tempoda kolay basketlere ulaşan TOFAŞ, set hücumlarına kaldığında ortaya kalite koyan Christon ve Akoon-Purcell’in varlığı sayesinde maçta direksiyona geçti. Çeyrek sonunda DJ White-Berkan Durmaz pota altına dönen temsilcimiz, iki oyuncunun çabuk ayaklı ve Keravnos uzunlarına göre kuvvetli oluşuyla switch savunmasına sıkı sıkıya bağlı kalmadan rakibini püskürtebildi. Nuni Omot üçüncü çeyreği bitirdiğinde maçın galibi belliydi.

Savunmadan güç alan üçüncü çeyrekler B Grubu’nun ilk resmini çizdi. Altı maçlık normal sezon aşamasında elde edilen avantajın kritik olduğu apaçık ortada.

AEK’ten soğuk terler

Son Şampiyonlar Ligi finalisti AEK, ertelemelerden ötürü geciken sezon başlangıcını nihayet yaptı. C Grubu’nun tamamı bu hafta ilk maçlarını oynarken, Hapoel Holon’un yüksek performansının yardımıyla müthiş bir maç izledik.

Maça adeta savunma yokmuş gibi başlayan AEK, rahatlıkla pota etrafına gidebildiği ilk sekiz dakikada hücumda Langford ve Moreira, savunmada Gkikas’ın performanslarıyla 24-14‘lük üstünlüğü yakaladı. Bu andan sonra sahada yer alan AEK ikinci beşine karşı Hapoel Holon tek kelimeyle kusursuz bir oyun sergiledi. Maç başında çembere gidip AEK savunmasının kara deliklerine sıkışıp top kaybeden Holon, Chris Johnson’ın beş numarada oynadığı 5-out beşiyle oyunu yay gerisine çekti. 2017-18 MVP CJ Harris’in skor yükünü çektiği, top dolaşımının beşinci vitese çıktığı ilk çeyrekte, ağır ayaklı oyunculara sahip AEK savunmasının hücumun bir adım geride kalması kaçınılmazdı. İkinci çeyrek de farklı olmadı. Harris kenardayken yaratıcılık yükünü oyun kurucu Tyrus McGee çekti. Isaiah Miles, Guy Pnini gibi nokta şutörler de üstlerine düşeni yapınca Holon yaklaşık altı dakikada 24-3’lük bir seri yakalayıp 27-38 öne geçti. Geniş alan savunmasında sorun yaşayan AEK, Holon’un tam saha baskısı karşısında da gittikçe yıpranan, yorulan ve düşen bir görüntü çizdi.

 

Takımların izolasyon yarışıyla açılan üçüncü çeyrek Alfred Hitchcock filmlerini aratmadı. Savunmaların gücünden bu bölümde bahsetmek mümkün olmasa da toplamda atılan 22 faul atışı çeyreği çıkmaza soktu. Eğrisi doğrusuna denk gelirken, 75-76 başlayan son çeyrek, maç sonu oynama becerisinin testi olacaktı. AEK; Gkikas, Lojeski, Rogkavopoulos, Jankovic, Slaughter beşiyle çeyreğe başladı. Bu fizikli ve Rogkavopoulos hariç tecrübeli beş, Guy Pnini hariç Holon hücumunu yavaşlatmayı başardı. Maçı 21 dakikada (+18) ile bitiren ve bu alanda AEK’in en iyisi olan Rogkavopoulos’a değinmek gerek. 19 yaşındaki isim her itiş kakıştan canlı çıkması ve topsuz oyunda potaya doğru zamandaki koşularıyla Yunanistan ekibinin gizli kahramanlarındandı. Ve maçın gizli olmayan kahramanı geldi… MVP Langford, maçın son dört dakikasında oyuna girdi ve maç bittiğinde bireysel skor tabelasında 11 sayı fazlası vardı. Turnuvanın en keyifli maçlarından birini koparan üçlüğü attığında konukseverlikten de geri durmadı.

 

Madalyonun iki yüzü

Haftanın A Grubu’ndaki tek mücadelesi, inişli çıkışlı gidişatı gereği haftanın panoraması diye bağırıyordu. Ben de kayıtsız kalmadım. Dinamo Sassari deplasmanına çıkan Iberostar Tenerife, ilk çeyrekte Bruno Fitipaldo’nun 15 sayısıyla direksiyona geçti. İkinci çeyrek ise Marcelinho Huertas’ın hakimiyetindeydi. İki oyun kurucusuyla hücum resitali veren Tenerife, %57 iki sayı (11/19) ve %53 üç sayı (7/13) isabetleriyle devreye 38-47 önde girdi. Konuk ekip rahat bir maç götürürken, tıpkı maçı izleyen herkes gibi üçüncü çeyreği hesaba katamazdı. Bu yazıda daha evvel üçüncü çeyrek demiştim, değil mi?

Savunmada çok daha yüksek eforla başlayan Sassari, perde sonrası boş kalan ve özellikle Fitipaldo’nun yararlandığı orta mesafe koridorunu bu sefer doldurarak kolay basketleri engelledi. Çeyreğin büyük bölümünde 1.90 ve altındaki oyun kurucuları tutan 2,01 boyunda, 100 kiloluk Jason Burnell, koç Gianmarco Pozzecco’nun jokeri olarak Sassari’nin çehresini değiştirdi.

Hücumda topu alçak posttaki Miro Bilan’a indirmeye devam eden Sassari için çeyreğin teması “fırsatları değerlendirmek” oldu. Savunmanın perdeye takıldığı iki boş üçlük fırsatını altı sayıya çeviren Marco Spissu, Sassari’yi altı buçuk dakika kala öne geçirdi. Çığa dönüşmek için kar toplayan Sassari’ye bir yandan da Tenerife top kayıpları yardım ediyordu. Çeyreği sekiz top kaybıyla bitiren İspanya temsilcisi, Giorgi Shermadini’nin hatalı yürüme sebebiyle üç kez top kaybettiği çeyreğin ortasından itibaren mental olarak yıkıldı. Gözler hakeme dönmeye başladı, yenen sayılardan sonra sert duygusal tepkiler baş gösterdi. Bu yazıda anlattığım diğer üçüncü çeyrekler gibi seri yapan takımın dominasyonundan söz etmek mümkün değil. Sassari, oyun disiplininden kopmayarak savunmanın verdiklerini hanesine artı olarak yazdırmayı başardı. Bunun dışında, turnuvanın belki de en iyi takımı Iberostar Tenerife’nin devre arasından tanınmaz halde dönüşü maçın belirleyicisiydi. Çeyreğin son pozisyonunda Marco Spissu’nun kaçırdığı şutu Emir Sulejmanovic’in istemeden çemberden içeri tiplemesi Tenerife’nin özetiydi.

İlk yarıda güllük gülistanlık yüzünü gösteren madalyon, ikinci yarıda 180 derece dönmüştü. Huertas’ın da 29. dakikada iki teknik faulle atılması, İtalyanların akşamını iyiden iyiye sorunsuz hale getirdi. Son çeyrekte yedi asist yapan Spissu’nun da yardımıyla 92-72 kazanan Sassari, haftanın panoraması altında çıkardığım özetin son ve belki de en enteresan halkası oldu.

Haftanın panoraması ve öne çıkan olayları

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler