Fenerbahçe’nin Barcelona galibiyetinin sebeplerini tek cümle içerisinde yukarıdaki gibi özetleyebiliriz esasında… EuroLeague sahnesinde, özellikle yeni formatla birlikte, rakipler karşısında oyun kararlılığı sergileyebilmek için birtakım alışkanlıklara sahip olmak zorundasınız. O akşam gününüzde olmayabilir ya da rakibin sizin oyununuzu bozmasının önüne geçemeyebilirsiniz fakat az önce kıyısından köşesinden sözünü ettiğim bazı alışkanlıklara sahipseniz her şey bir tık daha kolay olabilir.
Fenerbahçe, iki haftadır öyle ahım şahım basketbol oynamadan bir şekilde kazanmayı başarıyor ki sezonun bu bölümünde takım seviyesinin maksimum noktasına ulaşmak ne kadar verimli bunu Darüşşafaka Doğuş’u konuşurken tartışacağız. Bir şekilde dedik, biraz açalım. Sarı lacivertlilerin hazırlık döneminin bir kısmı ve sezonun ilk bölümündeki hücum performansı tartışmaya açık olsa da savunma alışkanlıkları, bir sezondan uzun süredir birlikte oynamanın getirdiği kararlılık esaslı basketbol felsefesi, Fenerbahçe’nin düşük viteste geçtiği bölümde yol kazasına uğramamasını sağladı. Bunu gerçekleştirmenin takım ve kulüp organizasyonu açısından Türkiye’de daha önce eşine rastlamadığımız bir örnek olduğunun da altını çizmek gerek zira kötü oynarken de doğruları yapıp, oyun alanına istikrarlı spor aklı yansıtabilmek bu topraklarda sık sık karşılaştığımız bir şey değil. Kaos ve istikrarsızlık seviyorsanız Türk sporu sizin için en habitat olabilir.
Her neyse, konu dağılıp, ben Jaroslav Hasek tadında sivri dile ulaşma çabalarına girmeden dün akşama dönelim. Fenerbahçe’nin nasıl bir plana sahip olduğundan ya da her beşle uygulayabildiği üç geçiş katmanlı savunma sisteminden uzun uzadıya bahsetmek şu aşamada birazcık gereksiz olacağı için üç oyuncu üzerinden üç farklı Fenerbahçe yorumu getirmeye çalışacağım. Bazı dönemler hariç, çok iyi alan paylaşımı yapan ve topsuz oyuna fazlasıyla değer veren bir takım Zeljko Obradovic’in ekibi ve bu yapının olmazsa olmaz ismi Nikola Kalinic. Geçen sezon Real Madrid serisiyle birlikte hayata dönen Sırp oyuncu, gerek topsuz oyun savunması gerekse de rakip forvetler üzerinden kurduğu fiziksel üstünlük ile savunma organizasyonunun en temel bloklarından biri, hatta Udoh’u bir köşeye koyarsak en değerlisi… Fenerbahçe için toplama çıkarma, rakipler için ise üç bilinmeyenli denkleme dönüşen eşleşme avantajının yanı sıra basketbolu doğru okuyabiliyor olması Kalinic’in sistemdeki yerini daha da vazgeçilmez bir noktaya taşıyor. Kalina’nın sağlıklı kalabildiği süreler ne kadar artarsa Fenerbahçe’nin oyun kalitesini yukarı çekme süreci de o kadar kısalacaktır.
Son paragrafımı Jan Vesely ve James Nunnally’e ayırmayı tercih ettim zira ayrı ayrı paragraflarda anlatılmayı hak eden pek bir şey koymadılar dün akşam ortaya. Çek yıldız’ın parkede kaldığı süre içerisinde Fenerbahçe takım halinde (-10) oyun içi verimlilik sağlarken Nunnally ise büyük olasılıkla Blaugrana deplasmanı kendisine bir beden büyük geleceği düşünüldüğü için sadece üç dakika süre alabildi. Yaz transfer döneminde çok büyük bir kontrat alan Jan Vesely, ivmesini muhakkak yukarı çekeceği düşüncesiyle şimdilik eleştiri oklarından pek nasibini almadı ki henüz almamalı da ama Nunnally için Fenerbahçe’nin daha ne kadar beklemesi gerekeceğini sanırım, kimse bilmiyor. Nunnally’nin sarı lacivertlilerin oyun mantığı ve kalitesine uyum süreci uzadıkça fiziksel yorgunluk ve yıpranmışlık faktörü, Şubat ayına geldiğinde can sıkmaya başlayabilir, aman dikkat!
Kazanmaya ve doğru savunma yapmaya aşina olmak…