Test 4: Play-off geldi çattı… Normal sezonda maç başına 20 dakika süre alan, 10 sayı, 3 asist ve 11.5 verimlilik ortalamalarıyla hiçbir rakibin gözünü korkutmayan Amerikalı guard, bir anda vites değiştirdi. İstanbul’daki ikinci maç kıl payıyla kaybedilmiş olsa da dikkatle bakan gözler Barcelona’nın Larkin’i yavaşlatacak bir silahı olmadığını görüyordu. Efes diri kalabildiği sürece tempolu, su gibi akan hücumuyla Barcelona’dan çok daha üstün bir takımdı. Seri boyunca ortalama 26 dakika sahada kaldı Larkin. Üçlüklerini yüzde 40’tan 50’ye çıkardı, verimlilik puanını 11.5’tan 20.6’ya… 19.5 sayı ortalamasına ulaşarak hem sonlarda Micic’in omuzlarındaki yükü paylaştı hem de Pesic’e havlu attırdı.
Sert savunmada EuroLeague standartlarını yakalayan ve herkesin topu paylaşmasıyla şiir gibi hücum eden Efes’in deplasmanda 102-68 kazandığı ve Barcelona’yı yenmekle kalmayıp zihinsel olarak da tükettiği maç uzun süre hafızalardan çıkmayacak herhalde…
17 Mayısta ne olur? 2001’den bu yana ilk kez Final Four sahnesine çıkacak Efes’in üst üste beşinci Final Four’unu oynayan deneyimli Fenerbahçe Beko karşısında şansı var mı? Hemen baştan söyleyeyim: Efes, Barcelona’daki üçüncü maçta sergilediği oyunu tekrarlaması halinde her engeli aşabilir.
Favori elbette Fenerbahçe ama sarı lacivertli takımın sakatlıklarla budanan rotasyonu önemli bir handikap. İki takımın sezon boyu oynadığı maçlarda durumun eşit olması, psikolojik üstünlük faktörünü de ortadan kaldırıyor, Efes’in inancını kuvvetlendiriyor. Vitoria’da yedi maçlık bir playoff serisinin son randevusuna tanık olacağız, bir bakıma… Şu anda durum 3-3. Son maçı kazanan final vizesini alacak.
