Spor Toto Basketbol Ligi’ne bu sezon yükselmesine rağmen gösterdiği performans ile taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan Demir İnşaat Büyükçekmece’nin en öne çıkan isimlerinden birisi hiç kuşkusuz Amerikalı oyuncu Michael Roll. Rakip potalara maç başına 16.7 sayı gönderen oyuncu ayrıca 4.2 asist ortalaması ile oynuyor ve bu iki istatistikte de takımının lideri konumunda. Tüm bu istatistikleri en değerli kılan özelliklerden biri de Roll’un gösterdiği istikrar. Michael Roll bu sezon sadece bir kez, kazandıkları Fenerbahçe maçında tek haneli skor üretti (9 sayı) ve iki sayılık atışlarda %56.3, 3 sayı çizgisinin gerisinden ise %44.4 ile oynuyor.
Başarılı oyuncu ile elektronik posta yoluyla bir röportaj gerçekleştirdik ve kariyerinin başlangıcından bu sezona, kişisel yaşamına dair sorular sorduk. Kendisine verdiği samimi cevaplardan dolayı teşekkür ederken, röportajda bizlere yardımcı olan Basın Sorumlusu Erol Işık Bey’e de huzurlarınızda tekrar teşekkür ediyoruz.
UCLA formasıyla önemli bir kariyeri geride bırakan oyuncu mezun olduktan sonra kararını Avrupa’ya gitmekten yana kullandı ve 23 yaşında ülkemize, İzmir’e gelerek Bornova Belediye formasıyla profesyonel kariyerine başladı. Peki kendisini evinden bu kadar uzaklara götüren kararın sebepleri nelerdi ?
Mezuniyet sonrası bir karar vermeliydim; ya yaz kampına katılıp NBA şansımı zorlayacaktım, yada Amerika dışında oynamaya başlayacaktım. Garanti olan seçeneği tercih edip Avrupa’nın yolunu tuttum.
Ülkesinin dışına ilk kez çıkan genç bir Amerikalı oyuncu için Türkiye kuşkusuz farklı bir atmosfere sahip; oynanan basketbol, kültürel farklılıklar vs. Beklentiler ve gerçekleri kıyaslarsak nasıl bir sonuç elde ederiz ?
Belli beklentilerim olduğunu söyleyemem, kendimi her şeye açık tuttum çünkü ilk kez ABD dışına çıkıyordum. Oyun anlamında ciddi farklılar mevcuttu ancak ben hep adapte olmaya, öğrenmeye çalıştım. Burada oynanan basketbol Amerika’daki bireysel yeteneklere ve atletizme dayanan felsefenin tam aksine daha takım odaklı.
Avrupa’da Türkiye, İspanya ve Belçika liglerinde forma giyen oyuncu, Avrupa basketbolunun da kendi içindeki farklılıkları yakından yaşayan bir isim. Peki bu farklılıkları çok net bir şekilde hissetti mi ?
Her ülke kendi içinde ciddi farklılıklar gösteriyor. İspanya’daki mücadele inanılmazdı, çok yetenekli oyunculara karşı oynuyorsunuz ve oyunun kaderini değiştirecek bir çok isim mevcut. Bu tarz yüksek kalitedeki takımlara/oyunculara karşı mücadele etmek çok keyifliydi. Türkiye ligine gelirsek, her hafta kendinizi üst düzey oyunculara karşı hazırlamalısınız, son iki sezonda kalite çok ciddi bir şekilde yükseldi. Ligin en tepesinden en sonuna, her takıma karşı oynamaktan keyif alıyorsunuz.
23 yaşında ilk kez Amerika dışına çıkan, Avrupa’da Türkiye, İspanya ve Belçika’da giyen Michael Roll, Tunus Milli Takımı forması giyiyor ! Parçaları yan yana koyduğunuzda işin içinden çıkmak biraz zor, gelin hikayenin detaylarını Roll’un kendisinden dinleyelim;
Belçika’da oynarken Salah Mejri ile takım arkadaşıydım, kendisi bildiğiniz üzere Tunus’un en iyi oyuncusu. Ardından yollarımız ayrılsa da arkadaşlığımız hep aynı kaldı. Ben İspanya’da forma giyerken ve kendisi de Madrid’de iken, bir gün Salah’ı aradım. Tesadüf, o sırada Milli Takım koçuyla yemekte olduğunu söyledi ve takımın bir yabancıyı Milli Takım’da oynatma fikrine çok sıcak baktıklarını söyledi. O pozisyona aday olduğumu söyledim, Olimpiyatlara katılma fikri çok ilgi çekiciydi. AfroBasket benim için çok keyifli geçti, bu yaz da Olimpiyat elemelerine katılacağız ve umarım Olimpiyat vizesini alırız.
Artık bu sezondan konuşma vakti. Yazının başında bahsettiğimiz gibi, Roll ligimizin en istikrarlı oyuncularından biri ve ana istatistiklerde çok düşük standart sapmalara sahip. Geçtiğimiz sezonu da ligimizde Türk Telekom formaları ile geçiren oyuncu bu sezonun altında bir performans sergilemişti. Bunun sebepleri neydi ? Bu sezon yakaladıkları takım ruhu hakkında ne düşünüyor ?
Bu sezon performansımın %100’ünü sahaya yansıtmak için sezona başladım. Geçtiğimiz sezon bunu başaramamıştım, takımdaki en yetenekli oyunculardan biri olduğumu düşündüğüm halde istediğim fırsatları bulamadım. Yaz döneminde koç Çıvgın ile konuştuğumuzda rolümün ne olacağını belirledik ve aklında benim ana rolde olduğum bir takım fikrinin olması beni çok mutlu etti. Buraya geldiğim ilk günden beri oyunumun her yönünü sahaya yansıtmaya, takımım için elimden geldiğinin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Takımdaki her oyuncu da bu mantık ile sahada, çok iyi bir kimya yakaladık ve tüm bunların meyvelerini topluyoruz.
Koç Çıvgın ile Michael Roll’un ilişkisi Bornova Belediye’ye kadar uzanıyor. Bu sezon canlı yayınlarımızdan birine katılan Özhan Çıvgın, Roll’u sezon başlamadan takıma katmayı ne kadar istediğini bizlere anlatmıştı. ABD’li oyuncu da koç Çıvgın ile tekrar çalışma fırsatı bulduğu için oldukça keyifli.
Koç ile aramız gerçekten çok iyi. Kendimi geliştirmem için bir koçtan neler duymam gerekiyorsa onları duyuyorum ve beni maçlara mental olarak çok iyi hazırlıyor. Basketbolu çok iyi biliyor, benim yeteneklerimin farkında ve takıma nasıl yardımcı olabileceksem beni öyle kullanıyor.
Sıra geldi kişisel sorulara. Klişe bir soruyla başlıyoruz, kişisel hedefler ne yönde ?
Belli bir hedeften bahsedemem, her gün daha iyiye gitmeye çalışıyorum. Oyunumu en yüksek seviyeye çıkarmak için çabalıyorum ve sürekli geliştiğime inanıyorum. Umarım yakın zamanda Euroleague’de forma giyme şansı yakalarım.
https://twitter.com/BuyukcekmeceBK/status/691244154458890240/photo/1
Bu sezon All-Star’da da forma giyen oyuncunun bu tecrübesini de kendisine sorduk.
All-Star çok keyifliydi, katılan her oyuncu çok yüksek kalitedeki isimlerdi ve çok iyi bir organizasyon mevcuttu. Taraftarların da büyük keyif aldığına inanıyorum.
Ve son sorular, İstanbul’da hayat nasıl ? Boş zamanlarını nasıl geçiriyor ? Cevabını en merak ettiğim sorulardan biri de (bir İzmir’li olarak beğenmediğim bir cevap alsam da..) Türkiye’nin en büyük 3 şehrinde de yaşayan bir isim olarak, tercih yapması gerekse hangi şehirde yaşamayı seçerdi ?
Yemek yapmayı çok seviyorum, boş vakitlerimde yeni tarifler deniyorum. Onun haricinde kitap okumayı, film izlemeyi severim. Güzel bir yemek ve güzel bir film izlemek benim için harika kombinasyonun tanımıdır ! 3 şehir sorusuna gelirsek, her şehirde yaşamaktan da oldukça keyif aldım ama birini seçmem gerekirse tercihim İstanbul’dan yana olurdu. İstanbul’un size sundukları çok fazla ve maalesef böyle bir soruda yenilmesi zor.. Ancak dediğim gibi, 3 şehirde de yaşamaktan keyif aldım.