Ertesi yaz bir dönüm noktası oldu. Dönüm noktası olduğunu yıllar sonra anladık tabii… Efes Pilsen takımı Aydın Örs yönetiminde bir anlayış değişikliğine gitti ve hedef büyüttü: Bundan sonra Avrupa’da kupa kovalayacaktı Efes. 1993-94 sezonundan itibaren gerçekten de her sezona Final Four hedefiyle başladılar. Özellikle 1995-1999 arası dönemde sıklıkla Abdi İpekçi tribünlerindeydim. Efes’in grupları domine ettiği sezonlar, Avrupa devlerine 25 sayı fark attığı maçlar izledik ama o “kutsal kase”ye bir türlü ulaşamadılar. Hatta kimi zaman Asvel karşısındaki gibi son maçta kaçırdılar bu fırsatı. Aydın Örs 1999’da ligdeki bir mağlubiyetten sonra bayrağı yardımcısı Ergin Atama’a devretti. Yine iddialıydı Efes. Gruplarda ilk sırayı alarak playoff’a yükseldiler. Tesadüf bu ya ben de o sezon yüksek lisans öğrenimi için Fransa’daydım. Ve çeyrek final serisinde fırsat ayağıma geldi. Efes’in rakibi Asvel’di, ikinci maç Lyon’daydı. Ben de yaklaşık bir saat mesafedeki Grenoble’da yaşıyordum. Ayağıma gelen bu fırsatı kaçırmayıp iki Fransız arkadaşımla gittim maça. Sonuç hayal kırıklığıydı ama Efes İstanbul’daki son maçı kazanıp nihayet şeytanın bacağını kırdı ve Final Four’un yolunu tuttu.