İsmi bir adayı çağrıştırıyor, ılık ve uzak, büyüleyici ve dokunulmamış. Kawhi Leonard’ın ismi Hawaii adalarının kuzeybatısındaki “Bahçe Ada” olarak bilinen Kauai adasından gelmese de babasının bu yerin sesini sevdiğine inanıyor. Kauai bol sulu ve bereketli bir yer olmasına rağmen güneydeki fazla abartılan adalar tarafından bastırıldı. Kawhi daha önce hiç gitmese de bir gün oraya gitmek istediğini söylüyor.
Dört büyük kız kardeş arasında, Air Jordan ayakkabılarını satın almak için kuyruklarda bekleyen ve aile videolarında atletik becerileri ile gelecekten haber veren bebeğiydi ailenin. Kawhi yedi yaşında iken çocuk doktoruna yaptığı yıllık ziyaretlerinden birinde, ileride NBA’de oynamayı planladığını anlatmıştı. Doktor ise yapmacık bir gülümseme ile: “Bunu bana bu ofise gelip kaç çocuk söylüyor biliyor musun?” dedi. Kawhi muhtemelen bu sözden sonra bir daha cesur bir kelime kullanmamıştı.
Sessizce kız kardeşlerini gözetler, onların gençlik dramalarına bulaşıp kendininkilerden kaçardı. Koçlarına ve ebeveynlere hep efendim diye hitap ederdi. Touchdown’lardan sonra topu hep hakemlere verir, şut atmak yerine takım arkadaşlarına pas verirdi. Annesi Kim Robertson, bir gün ona, “Neden bunu yapıyorsun?” diye sordu.
Leonard gözleri kızarana kadar 1980’lerin Michael Jordan hakkındaki, “Benimle uçmaya gel” belgeselini izlerdi. Fakat filmler, reklamlar, göz kamaştırıcı istatistik vaatleri onu baştan çıkaran şey değildi. Şimdilerde “İlgiyi üzerime toplamaktan hoşlanmıyorum” diyor. “Dikkat çekmeyi sevmiyorum.” Basketbol bir vitrin değildi, ihtişamdan çok kaçış için bir araçtı.
”Sahada iki saat kalırdım ama bana on dakika gibi gelirdi.” diyor Leonard. ”Zaman çok hızlı geçerdi.” En sevdiği ders olan Matematik de onda aynı etkiyi yaratırdı. Geometri ödevlerini yaparken açıları hesaplayıp problemleri çözerken kendini kaybederdi.
”Birçok insan popüler olmayı çok önemserdi, ama o hiç önemsemedi.” diyor Leonard ile beraber büyüyen Jeremy Castleberry.
Leonard, Kalifornia’da lise yıllarında alçak gönüllü bir ikinci sınıf öğrencisi olarak, bir muhabirin onun sayılarını başka bir takım arkadaşına yazmasına hiç itiraz etmedi ve annesine ”Önemi yok” dedi. Lise son sınıf yılında davet aldığı Nike Kamp’ını önemsemeyerek koçuna: ”Bir şey sergilemeye ihtiyacım yok.” UCLA ve USC gibi üniversiteleri, onu ilk arayan San Diego State Üniversitesi olduğu için reddetti. Yine de San Diego State koçları için ona ulaşmak zordu çünkü hep sözünden dönebileceğinin paniğini yaşadılar.
Spurs, Leonard’ı 2011 yılında San Diego State Üniversitesi’nden, Pacers ile yapılan bir draft günü takasıyla kadrolarına kattıktan sonra, Koç Gregg Popovich ile görüşmesi için San Antonio’ya uçurdu. ”Çok ciddiydi” diye hatırlıyor Popovich o günü. Beklenildiği gibi çok iyi anlaştılar ve Leonard parkedeki Spurs manastırına çok iyi oturdu.
Pop ile aralarında geçen konuşmadan sonra birçok şey değişti—2014 yılında NBA Final Serisi’nin en değerli oyuncusu oldu, 2015 yılında Yılın Savunma Oyuncusu ödülünü aldı ve bu sezon da ligin en iyi iki yönlü oyuncusu olarak gösteriliyor—ama çoğu şey de değişmedi. Leonard yazlarını, Castleberry ile 21 oyununu oynamak için kapısına pota astığı, San Diego’daki iki yatak odalı apartmanında geçirir. Spor salonuna gitmediği zamanlarda bile çantasında top taşır. Genelde “benzin içici” adını verdiği, gençlik yıllarında Güney Kalifornia’da sürdüğü, tamir edilmiş, 97 model bir Chevy Tahoe sürer. Bu durumu da “Çalışıyor. Hakkını veriyor” diye açıklar.
Modası geçse de Carmelo Anthony’e hürmet için saçlarını ören tek yıldız ve arkadaşları ona örgülerini keserse marka değerini genişleteceğini iddia etseler de o hep omuz silkiyor. Leonard kendisine Mango soslu kanat bağımlılığını beslemek için bedava kanat kuponları yollayan Wingstop restorantı sponsorluğundan memnun. Bu kış döneminde 94 milyon dolarlık kontratından sonra kuponlarını kaybedince kısa süreli bir panik yaşamıştı. Wingstop cömert bir şekilde kuponları tekrar gönderdi.
Leonard’ı her yaz döneminde çalıştıran Güç ve Kondisyon Antrenörü Randy Shelton, “Sıradan, aç bir D-League oyuncusundan konuştuğmuzu sanacaklar.” diyor.
Ama bu adamın açlığı gerçekten inanılmaz. Büyüklük ve yıldız olma arasındaki farkı anlayabilen ender profesyonel sporculardan biri. “Mükemmelliği çok fazla istiyor” diyor Popovich. “Yıldız olmak zerre kadar umrunda değil.” Onu Twitter, Facebook ya da İnstagram’da bulamazsınız. Kırmızı halıda, ödül gecelerinde fotoğraflarda bulamazsınız. Popovich, “Bu oyunu çok seviyor, geri kalan her şeyi görmezden geliyor.” diye ekliyor.
Leonard salonlara hep gruptan ayrı, alışılagelmiş kulaklıklardan, takım elbiselerden, parlak mücevherlerden yoksun gelir. Popovich’e göre: “Salon boş olduğunda daha çok mutlu olur. Siyah bir eşofman üstü ve kot pantolon giyer ve uzaklara dalan bakışlarıyla salona yürür.” 24 yaşında ama çok daha büyük gösteriyor, borç altında kalmış mezarlıkta mesaisine giden bir adam gibi. Leonard ise “Bir ofiste kağıt kalem ile uğraşmaktansa oynamayı tercih ederim” diyor.
Ağır iş parkede üç sayı çizgisi ve boyalı alan arasındaki sessiz dilimde gerçekleşiyor. Leonard duruşuna geçiyor. Kalçalar bükülmüş, dizler kırık, kollar açılmış ve avuç içleri yere paralel. Sanki sörf yapıyormuş gibi görünüyor. Başını toplu adamdan köşedeki adama çevirip durur. Açıları ölçer ve keser. Bazı rakipleri onu test eder. Bazıları kızdırmaya çalışır. O bunları farketmez bile. Hiçbir şey söylemez. Hiçbir şey göstermez. Hiçbir şeye izin vermez.
Uzun zaman mükemmel olma isteği, yeni bir meltem; Kawhi Adası! | #boa
Mükemmel bir çeviri olmuş , bir solukta okudum ellerinize sağlık.Günümüz basketbolunda SAS çok başka bir takım ve Leonard karekteriyle, azmi ve kişiliğiyle neden bu yaşında bu kadar başırılı olduğunun cevabı.Şöhretin etkilemediği , işine odaklı ve büyük karakter sahibi sporcuları seviyorsanız ; Kawhi Leonard’ı izlemeye devam edin.
Buyuk bir Leonard fan’i olarak bu kose yazisindan bayagi etkilendim. Surekli basari ve ayni seviyede kalmak kolay olmuyor, buyuk fedakarlik gerektiriyor. Trendbasket ekibini ve yazari bu guzel yaziyi bulup cevirdikleri icin kutluyorum.
Bu yazidan sonra Kawhi Leonard’i daha cok sevdim bu guzel yaziyi bizimle paylastiginiz icin tesekkur ederim