Euroleague Top16’nın yenilmezi Fenerbahçe, kupada sahne alıyor! | #fiattürkiyekupası2016

Fenerbahçe için 2015-2016 sezonu soru işaretleriyle dolu bir şekilde başlamıştı. Final Four yapan takımın kapsamlı bir değişime uğraması, yeni kurulan kadrodaki rol dağılımlarının tahmin edilememesi ve yeni eklenen parçaların ne vereceğinden emin olunamaması, taraftarların da önemli bölümünde belli endişeler yaratmıştı.

  • Bobby Dixon en üst seviyede aynı performansı gösterebilecek mi?
  • Ekpe Udoh sağlıklı mı? Avrupa basketboluna uyum sağlayabileyecek mi?
  • Luigi Datome hangi pozisyonda süre alacak?
  • Nikola Kalinic kendisi için ödenen bonservisin karşılığını verebilecek mi?
  • Pero Antic, Hawks’ta geçirdiği felaket sezonun ardından toparlanabilecek mi?
  • Ricky Hickman ne zaman ve nasıl dönecek?
  • Vesely-Udoh birlikte sahada kalırsa hücum sıkışır mı?
  • Hücum sıkıştığında Bogdan Bogdanovic çilingir olabilecek mi?
  • Takımın ana skoreri kim olacak?

Bugüne gelindiğinde yukarıdaki sorular dahil sayısız soru işaretine cevap vermeyi başardı Fenerbahçe ve Obradovic. Evet, bu kadronun ilk bakışta zaafları var. Ancak Zeljko Obradovic bu zaafların tamamına yakınını saklayabileyecek öyle bir yapı kurdu ki Fenerbahçe, Avrupa’nın mağlup edilmesi en zor takımlarından birine dönüştü. Türkiye Kupası macerası öncesinde Fenerbahçe’nin yukarıda bir kısmından bahsettiğim endişelere nasıl cevap verdiğine ve genel olarak performansına değinmek isterim.

Öncelikle bu yaz yapılan transferlerin, oyuncu özelliklerinden çok karakterlerine göre seçildiklerini gördük. Hem giydiği formayı hem de yapılan işi sahiplenen, çalışkanlığıyla bilinen, uyumlu, soyunma odasında problem yaşatmayacak iyi karakterler getirmek hedeflenmiş ve bu konuda son derece başarılı olunmuş. Burada Zeljko Obradovic kadar o isimlerin belirlenmesi ve takıma katılmasında koçla birlikte çalışan Maurizo Gherardini’yi de tebrik etmek gerek.

euroleague.net
euroleague.net

Savunma stratejisi

Transferler kesinleştikten sonra kadroyu alt alta yazdığımda, Vesely ve Udoh’un yan yana uzun süreler sahada kalacaklarını hiç düşünmemiştim. Vesely ve Udoh’un beş numara, Datome ve Antic’in dört numaradaki süreleri paylaşacağını tahmin ediyordum. Eminim ki böyle düşünen tek kişi de değildim. Ancak bugün belli oldu ki Zeljko Obradovic’in kafasındaki plan her zaman Datome’yi kısa forvet pozisyonunda kullanmakmış. Peki onu üçe kaydırmak sorunları tek başına çözüyor mu? Hayır. Luigi Datome “kendi pozisyonu için” ayak çabukluğu iyi seviyede olan bir oyuncu olsa da Euroleague’deki kısa forvetlerin çoğunun karşısında kalabilmesi mümkün değil. O zaafı saklayabilmek adına Obradovic, kısaların arkasına bir duvar örmeyi tercih etti. Vesely ve Udoh, inanılmaz iki blok tehdidi fakat onları bu kadar özel kılan şey aynı zamanda çok hareketli uzunlar olmaları. Fenerbahçe kısaları, topa baskı yapıp, rakiplerin kullanacakları dış şutları bozmaya odaklanıyorlar genel olarak. Penetre edildiğinde de şayet geçileceklerse bile hücumcuyu ortaya, yani Udoh ya da Vesely’nin kucağına yönlendiriyorlar. Arkadaki ikiz kulelerden biri, -sahanın neresinde olurlarsa olsunlar- mutlaka o penetre eden rakip kısayı karşılıyor, blokluyor ya da blok tehdidiyle atışını bozuyor. Buradan sonra yapılması gereken ribaundu almak ya da hücum sonlandırılmadıysa rotasyonu çabuk bir şekilde yapıp savunma dengesini tekrar sağlamak oluyor. Bu stratejiden bütün Fenerbahçe kısaları faydalansa da en çok Gigi Datome’nin işini kolaylaştırıyor ve onu rahatlatıyor. Bu satırları okurken Datome’nin savunmada bir kara delik olduğunu düşünmeyin. İnanılmaz iyi niyetle mücadele ediyor ve bire birde yenilmemek için elinden gelen her şeyi yapıyor, hatta her geçen gün bu konuda gelişme kaydettiğini de görüyoruz. Ancak ne kadar savaşırsa savaşsın, çaresiz kaldığı zamanlar olabilir. Tıpkı Cedevita maçının bir bölümünde James White’a karşı sürekli bire bir geçildiğinde olduğu gibi. Ancak o maçta ve sekansta sahada Pero Antic’in olduğunun ve yardımlara hep birkaç saniye geç kaldığının atlanmaması gerek. Datome’yle ilgili en çok hayran kaldığım şey ise kesinlikle zekası ve oyun görüşü. “Oyun görüşü” denildiği zaman hemen herkesin aklına sahayı iyi gören pasörler gelir. Aslında bu tabirin savunma tarafında da bir karşılığı var. Zayıf tarafta topsuz oyuncuyu savunurken Datome’ye dikkat edin. Rakip hücumu o kadar iyi okuyup gerektiğinde öyle zamanında yardıma geliyor ki bana göre bu sebeple kimse Datome’ye “kötü savunmacı” diyemez. Özellikle rakipler tepe pick and roll’ü oynarken devrilen uzuna yardıma gelen Datome olduğunda, boyu dolayısıyla caydırıcılığı çok daha fazla oluyor.

Savunmayı sadece yukarıda anlattıklarım üzerinden konuşmak elbette doğru olmaz. Keza Fenerbahçe, rakibe göre farklı savunma stratejileriyle de başarılı olabilen bir ekip. Örneğin Ülker Sports Arena’daki Lokomotiv Kuban maçında dört kısa + Vesely’nin sahada olduğu anlarda her perdede adam değişerek, içerideki ters eşleşmede kalan kısaya yardım edip beş altı rotasyona kadar yaparak oyunu değiştirdiler ve kontrolü ele aldılar. Aslında bu savunmayı geçen sene Bjelica-Vesely birlikte oynarken görüyorduk. Bu yılki fark, Vesely üç sayı civarında kısa oyuncu savunurken arkada bütün ribaundları toplayan bir Nemanja Bjelica olmaması. Bu sorunu da sorumluluğu takım halinde üstlenip, tüm oyuncuların savunma ribaunduna konsantre olmasıyla çözmeye çalışıyorlar.

Savunmadan bahsederken son olarak Bobby Dixon’a bir parantez açmadan geçmek olmaz. Dixon, Karşıyaka ve milli takımdan bildiğimiz üzere savunmada problemleri olan bir oyuncuydu. Sezona da kötü girmişti ancak özverisiyle, koçu ve takım arkadaşlarından aldığı yardımla savunmada bir zaaf olmaktan çıktı. Boy dezavantajını rakip guardın driblingini rahatsız ederek kapatmaya çalışıyor, pick and roll’lerde perdeye takılmamak için savaşıyor, bire bir geçilmemek için her şeyini veriyor. En önemlisi ise belki de temel savunma bilgisi eksikliğini çok hızlı bir şekilde kapattı. Kariyerinin bu döneminde böyle bir gelişim ve çaba içinde olması çok saygı duyulacak bir durum.

euroleague.net
euroleague.net

Hücum

Spacing (alan açma/paylaşma) her geçen gün daha da önemli hale gelmeye başladı. Artık dünyadaki birçok takım sahada en az dört tane üç sayı tehdidi bulundurup penetre alanı açmayı ana strateji olarak belirlemekte. Hatta NBA’de yavaş yavaş hem şut atabilen hem topu yere vurabilen beş oyuncuyla oynamaya başlayan takımlar bile görülmekte. Son şampiyon Golden State Warriors belki de bunun en göz önündeki örneği. Ancak Fenerbahçe, iyi hücum etmek, doğru alan paylaşımı yapabilmek için tek yöntemin bu olmadığını kanıtlayan bir ekip. Ana beşteki iki uzunu Vesely ve Udoh, en fazla orta mesafe şut atabilmesine rağmen Fenerbahçe hücumda akıcılığı yakalamayı başardı. Bu iki uzunu doğru yerlerde konumlandırarak boy ve fizik avantajını birincil silah olarak kullanan Fenerbahçe, topu hızlı şekilde hareket ettirerek “oyuncuları en rahat hissettikleri noktalarda” topla buluşturuyor. Şayet bu plan işlemezse, Pero Antic gibi üç sayı atabilen bir dört numara ile alanı daha rahat açma lüksüne de sahip sarı lacivertliler. Sezon başlamadan önce kafalardaki en büyük soru işaretlerinden bir tanesi, bu takımın hücum liderinin kim olacağıydı. 2016 model Fenerbahçe’nin bir önceki yıldan önemli farklarından bir tanesi burada. Net bir hücum lideri yok bu takımın. Topu paylaşmak, hücum felsefesinin birinci ve en önemli kuralı. “Ana skorer” diye bir rol yok bu Fenerbahçe’de, skor yükü çok eşit bir biçimde paylaşılıyor. Zaten hem yerel ligde hem de Euroleague’de artık takımın kemikleşen ilk beşi Dixon, Bogdanovic, Datome, Vesely ve Udoh’un tamamı çift haneli ortalamar tutturmuş durumda. Her maçta eşleşmeye ya da günlük performansa göre başka bir oyuncu skorda öne çıkabiliyor, ama ne olursa olsun dengeli bir paylaşım var. Peki bu bir avantaj mıdır yoksa dezavantaj mıdır? Bana göre avantaj. Çünkü kötü gününde olan ya da rakibin önlem aldığı oyuncu kim olursa olsun, bir şekilde çözüm üretiliyor, başkası ortaya çıkıp problem çözebiliyor. Aynı zamanda herkesin eline top değdiği için, takım halinde savunma konsantrasyonu da yüksek kalabiliyor. Bilirsiniz ki bazı oyuncular birkaç hücum üst üste topla buluşmazsa savunmada da düşer. Fenerbahçe’nin böyle bir derdi yok.

Karakter

Fenerbahçe’nin sezona çok iyi girdiği söylenemez. Obradovic’in öğrencileri ligin ilk altı maçında üç kez kaybetmiş ve Euroleague’de de Strasbourg deplasmanında ağır bir mağlubiyet almıştı. Bunlar, köklü bir değişim geçirmiş, hemen hemen sil baştan yapılmış bir kadro için çok büyük sürprizler değildi belki. Ne var ki beklentilerin çok yüksek olması, daha sezonun ilk bölümünde baskıyı Fenerbahçe’nin üzerine yıkmıştı. Geçtiğimiz yıl Final Four sonrası playoffta hayal kırıklığı yaratan performanstan sonra, her maça aynı ciddiyetle yaklaşan Zeljko Obradovic’in bile oyuncu grubunu yerel lige motive etmekte zorlanabileceğini görmüştük. Bu yılki oyuncu grubunun ise en az Obradovic kadar yenilgiye tahammülü yok. Maçın önemi ne olursa olsun, ne ters giderse gitsin, bu takım kaybetmeyi kabullenmiyor. Kazanamasa bile “Bu maçı da kaybedelim” diyerek vazgeçmiyor. Taşlar yerine oturmaya başladıktan sonra sarı lacivertliler, yukarıda bahsettiğim baskıya çok iyi cevap verdi. Ligin altıncı haftasında kaybettikleri Demir İnşaat Büyükçekmece maçının ardından oynadıkları on iki lig karşılaşmasının sadece birini (Efes deplasmanı) kaybettiler ve ligin zirvesine ortak oldular. Bazı deplasmanlarda önemli farklarla geri düşmelerine rağmen “Normal sezon maçı, telafisi var” diye düşünüp hiçbir maçı bırakmadılar, geri geldiler ve kazandılar. Bu, bir takım için çok önemli. Evet, ligdeki her maça Euroleague konsantrasyonuyla çıkmak mümkün değil. Her maçta rakibe üstünlüğünüzü kabul ettirip rahatça kazanmak da imkansız. Ancak sırtınız duvara dayandığında reaksiyon verip bu tip maçları kazanırsanız, hem rakiplerinize “Bize karşı kaç farkla önde olursanız olun fark etmez” mesajı verir, hem de playoffta saha avantajı yolunda da yara almamış olursunuz.

Kenar katkısı

Elbette her şey toz pembe ve mükemmel değil. Kostas Sloukas ve Pero Antic’in sakatlıkları Fenerbahçe için büyük bir sorun. Ne kadar birbirini tamamlayan ve formda bir ilk beşi olsa da Fenerbahçe’nin rotasyonu şu an çok dar. Yedi sekiz kişilik rotasyonlarla tüm sezonu götürmek çok zor olduğu gibi Türkiye Kupası’nı kazanabilmek için bir hafta içinde üç maç kazanmak gerekli. Sloukas ve Antic sakatken, Nikola Kalinic, Ricky Hickman ve kaptan Melih Mahmutoğlu’nun göstereceği performans çok önemli olacak ki Nikola Kalinic’e hem üç hem dört numara pozisyonundan süre kalması muhtemel. Türkiye Kupası, reaksiyon vermek ve bugüne kadarki yetersiz performansını unutturmak için bir fırsat Sırp oyuncu için. Bursa’daki maçlarda yakalayacağı ivmeyle grafiğini yukarı çekebilir. Ya da çekmeli diyeyim. Genç oyun kurucu Berk Uğurlu ve Barış Hersek de bu maçlarda şans bulabilir. Bu maçlar, ilerleyen günlerde dakikalarını arttırmak için onlara da bir fırsat sunuyor. Zeljko Obradovic’in kupada aslarını aşırı yıpratmamak adına rotasyon oyuncularına daha fazla şans verebileceğini düşünüyorum.

euroleague.net
euroleague.net

Çeyrek finalde rakip Büyükçekmece

Fenerbahçe çeyrek finalde -ligde mağlup olduğu- Demir İnşaat Büyükçekmece ile karşılaşacak. Dİ Büyükçekmece, Türkiye Kupası’na gelmeden önce ligde oynadığı son beş maçın dördünü kazandı ve formda. Bu yıl Basketbol Süper Ligi’nin sürpriz ekibi olan Büyükçekmece’de Erving Walker, Michael Roll ve Osiris Eldridge skor yükünü üstlenen oyuncular. Ligde kazandıkları maçta Fenerbahçe’ye 85 sayı atmayı başarmışlardı. Tıpkı o maçta olduğu gibi yine tempoyu arttırarak, dış şutlarla etkili olmayı deneyeceklerdir. Predrag Samardziski ve Kahiem Seawright’ın varlığına rağmen boyalı alanda Fenerbahçe’nin avantajlı olduğunu ve sarı lacivertlilerin ilk olarak oraya hücum edeceğini söyleyebiliriz. Büyükçekmece savunmasını boyalı alana gömülmek zorunda bırakıp dışarı çıkan paslarla boş şutlar yaratmak isteyeceklerdir.

Fenerbahçe adına maçın kilidi, dış şut savunması olacaktır. Dİ Büyükçekmece takımı “ritim oyuncusu” diyebileceğimiz kısalara sahip. Onları baskı altında tutmak ve konforlu alanlarından çıkarmak, dengelerini bozabilmek için önemli. İlk maçta sarı lacivertlilerin canını en çok yakan isim Erving Walker olmuştu. Büyükçekmece’ye tempo kazandıran oyuncu da genellikle o oluyor. Walker’ı yıpratmak adına Bobby Dixon’ın hücumda agresif başlaması, Walker’ı savunmada hareket ettirip perdelere takması faydalı olacaktır.

Büyükçekmece takımının iki ve üç numaraları nasıl eşleştireceği de önemli. Michael Roll da Osiris Eldridge de aslında iki numara. Hangisi eşleşirse eşleşsin, Gigi Datome’nin de Nikola Kalinic’in de önemli bir boy avantajı olacak ve Fenerbahçe bu avantajı alçak postta kullanmak isteyecektir. Michael Roll, Eldridge’den daha uzun olmasına rağmen kuvvetli ve iyi bir savunmacı değil. Demir İnşaat Büyükçekmece’nin sete set kaldığında -özellikle maç sonlarında- karar mekanizması olarak kullanmayı tercih ettiği Roll’u faul probleminden koruması hiç kolay olmayacak çünkü forvetlerden kaçırılsa bile diğer tarafta da çok formda bir Bogdan Bogdanovic’le eşleşmek zorunda kalacak.

Fenerbahçe’de sakatlıkları süren Kostas Sloukas ve Pero Antic, Türkiye Kupası’nda forma giymeyecek. Dolayısıyla yukarıda bahsettiğim dar rotasyon, Fenerbahçe’yi en çok zorlayan etken olacak. Bu yüzden favori olduğu çeyrek finalde maçı erken kopartıp ilk beşini fazla yormadan yola devam etmek, kupanın devamında onlara avantaj sağlayacaktır. Bu sebeple maça çok sert girip erkenden rakibin inanç ve direncini kırmaya çalışmak akıllıca olabilir.

Demir İnşaat Büyükçekmece, maçın düzenden çıkıp kaos şeklinde oynanmasını isteyecektir. Bunun için topa baskı yapıp her ribaunddan sonra hızlı hücum kovalayabilirler. Fenerbahçe sete sette çok iyi bir savunma takımı. Ancak zaman zaman geçiş hücumu savunmakta zorlandıklarını gördük. Çabuk gelip, acele değil ama erken hücum aramak, Fenerbahçe’nin korkutucu savunması dengesini bulmadan sayıya ulaşmak isteyebilirler. Bunu engellemek adına fizik avantajına sahip olduğu bu eşleşmede hücum ribaundlarına agresif girmek, Fenerbahçe’nin yararına olacaktır. Maç 17.00’de başlayacak ve TRT Spor’dan canlı yayınlanacak.

Diğer rakipler

Türkiye Kupası’nda eşleşmeler kurayla belirlendi. Fenerbahçe-Büyükçekmece eşleşmesinin galibi yarı finalde Pınar Karşıyaka-Anadolu Efes galibiyle karşı karşıya gelecek. Tablonun diğer tarafında ise Galatasaray Odeabank-Banvit eşleşmesinin galibi Darüşşafaka Doğuş-Trabzonspor Medical Park galibiyle yarı finalde kozlarını paylaşacak

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler