Anadolu Efes bu sezonki transferlerine bir yenisini daha ekledi. Geçen sezonu Maccabi Tel Aviv’de geçiren 27 yaşındaki Alex Tyus’ı kadrosuna kattı.
Bu transferi değerlendirmek biraz daha kolay olacak çünkü bu sefer bilgisayar başına oturup transferin iki tarafı olan Anadolu Efes ve Alex Tyus’ı yan yana yazdığınızda aklınızda bir şeyler oluşmaya başlıyor. Öncelikle şunu söylemek gerek ki bu sezon pota altı rotasyonunu Bryant Dunston ve Derrick Brown’la güçlendiren Anadolu Efes, geçen sezonki pota rotasyonunun acısını çıkarmayı kafasına koymuş gibi. 2014-2015 sezonunda pota altı rotasyonunu Lasme, Krstic, Saric ve Milko Bjelica ile oluşturan Efes, sezon ortasına Heurtel’i kadrosuna katıp özellikle Milko Bjelica’dan da yeterli katkıyı alamayınca zaman zaman Lasme’yi 4 numarada kullanmaya başlayıp Heurtel – Krstic ikili oyunlarını oyunun belirli bir kısmında hücum silahı haline getirmiş, bu da savunma zaaflarını ortaya çıkarmıştı. Heurtel’in rakip kısalara birebir hücumlarda çok rahat yenik düşmesi ve Krstic’in çok da iyi olmayan ayak çabukluğunu yaşının da vermiş olduğu handikaplarla iyice kaybetmesi, hücumda sayı potansiyeli düşük olan takıma belirli sürelerde hayat öpücüğü niteliği taşısa da savunmada Efes’in başını çok ağrıtmış ve Dusan Ivkovic zaman zaman 2-3-4 numaraları daha atlet ve savunma yönü ağır oyunculardan seçerek zaman zaman da hücum – savunma beşlerini sahaya ardı ardına sürerek buna çare bulmaya çalışmıştı. Bu sezon kağıt üstünde kadroya şöyle bir baktığımızda bu tür zaafları pek bulunmayan bir takım izleyeceğimiz izlenimi oluşmakta.
Kadro planlaması basketbolda, özellikle de Avrupa basketbolunda belki de işin en önemli kısmı, kilit parçası. Dusan Ivkovic gibi kıtanın belki de gelmiş geçmiş en iyi koçlarından birinin geçen sezonuna “şimdi bir kadro kuralım eksikleri daha sonra tamamlarız” gibi bir mantıkla başlaması pek görülmemiş bir şey olsa da Efes’in geçen sezon yaptığı tam olarak da buydu ve sezon başında yapılan bu seçim sezon ortasında Heurtel transferiyle kendini gösterdi, kadronun ana parçasını sezon ortasında değiştirmek artıylarıyla birlikte eksilerini de beraberinde getirdi. Bu sezon özellikle pota altı rotasyonuna yapılan eklemelerin hemen hemen tamamının takımın ana parçası olarak düşünülen Heurtel’in güçlü ve zayıf yanları düşünülerek yapıldığı bir kesin. Olympiacos gibi kıtanın en iyi ikili oyun oynayan takımının pota altındaki ana parçası olan Bryant Dunston ve Maccabi Tel Aviv gibi kıtada kendi ekolüne sahip 3-5 takımından biri olan takımın önemli parçalarından biri olan Alex Tyus bu sezon Anadolu Efes forması giyecek ve bu ikilinin hücum repertuarları düşünüldüğünde tam da aranan isimler oldukları apaçık ortada.
Buraya kadar hafif bir takım değerlendirmesi gibi geçti, şimdi Alex Tyus’ı değerlendirmeye başlayabiliriz. Maccabi Tel Aviv’de forma giydiği süre boyunca tempolu basketbolun, ikili oyunların ve pota altı sertliğinin sağlanmasında önemli bir parça olan Tyus, Anadolu Efes’te de bu özelliklerini bize sık sık gösterecektir. Oynadığı ikili oyunlarda daha çok ayak çabukluğunu kullandığı için kısaları kendi skorlarından ziyade içeriye devrilen oyuncuyu beslemeye iten bir oyun yapısı mevcut Tyus’ın. Tüm bunlarla birlikte özellikle hücumda “çöpçü” dediğimiz, topla pek buluşmayan ancak pozisyon alma becerisi ve sezgisiyle pota altında iyi pozisyon alıp topu kucağında bulan bir oyuncu. Maccabi’nin Euroleague şampiyonu olduğu sezon bu ikili oyunları genelde Hickman’la oynamış, Rice ile tepede oynadığı ikili oyunlarda pota altında oluşturduğu boşluklarla Rice’ın potaya gidişleri için gerekli alanların açılmasında önemli bir rol oynamıştı. Bu sebepten ötürü Efes’te de genelde Granger’ın sahada olduğu dönemde Tyus’ı da sahada göreceğimizi düşünüyorum çünkü Granger da geçen sezonu geçirdiği Unicaja Malaga’da özellikle Fran Vazquez ile tepede ikili oyunları oynayan ve potaya gitme konusunda çok kararlı olan bir oyuncu profilindeydi (ayrıca hücumdaki tercihleri tamamiyle aynı olmasa da Heurtel ile çok benzerlik gösteriyor, kendi skorunu yaratmaya yönelik bir oyuncu Granger). Ivkovic’in Granger’ın şut tercihlerini biraz daha düzeltip (ikili oyunlarda perdeyi kullanıp potaya şut sallayamayacaktır mesela) Tyus’ın pozisyon bilgisiyle harmanlayacağını da düşünürsek Anadolu Efes taraftarı bu sezon pek çok alley-oop izleyecek gibi.
Dario Saric’in bulunduğu pota altına bir de Derrick Brown ve Bryant Dunston gelince, yapılacak diğer hamlenin biraz daha post oyunları olan bir oyuncu olacağını düşünmüştük. Marjanovic, Mavrokefalidis ve Milutinov gibi isimlerin Efes’le anılması da bu düşüncemizi güçlendirmişti. Bu noktada Alex Tyus hamlesi şaşırtıcı geldi mi diye sorarsanız, hayır. Bunun nedeni ise Tyus’ın her ne kadar atletik bir uzun olarak görülse de aslında post oyunları olan bir oyuncu olması. Her ne kadar Maccabi’de post oyunlarının ana parçası Schortsanitis olsa da gerek Sofo’nun faul problemleri, gerekse pivot rotasyonundaki ana parçanın Tyus olması bu tür post oyunlarının biraz da Tyus üzerinden dönmesini gerektiriyordu. Klasik post oyuncularının aksine post hareketlerine sahip olmasa da (İsmet Badem’e saygılar ) bu oyunlarda kalçasını çok iyi kullanan ve potaya döndüğünde omuz genişliğiyle bitiricilik konusunda kendisine avantaj sağlayan bir oyuncu. Kağıt üzerinde pota altı rotasyonundaki dört oyuncunun da potaya yüzleri dönükken etkili oldukları algısı oluşabilir ancak özellikle Saric ve Tyus’ın da post oyunları oynayabildiğini düşünürsek ikili oyunların etkisiz kaldığı zaman dilimlerinde top bu oyuncuların eline de verilebilir kısa süreli skor kaynağı olarak. Özellikle Tyus’ın 2 sayılık atış yüzdelerinin Euroleague’deki son üç sezonunda sırasıyla %58, %72 ve %61; lig organizasyonlarında ise genel olarak %65 düzeyinde olması post oyunlarındaki başarısını da gözler önüne seriyor (bu istatistikleri “zaten ikili oyunlarda alley-oop bitiriyor hep” şeklinde okumak da mümkün ancak zaman zaman post oyunları da oynamasına rağmen bu yüzdelerin %50 civarına düşmemesi de önemli, diğer uzunların yüzdelerine Euroleague.net’ten bakabilirsiniz).
İşin savunma kısmına gelirsek Tyus’ın smaçlardan sonra tribüne şov yapmasından sonra en sevdiği kısma gelmiş oluyoruz. Geçen sezon özellikle Krstic’in sahada olduğu sürelerde genel olarak ikili oyun savunmasında sınıfta kalan Efes’te bu sezon böyle sahneler görmeyeceğimiz aşikar. Gerek rakip kısalara pota altında boşluk bulma fırsatı vermemesi, gerekse de bunu yaparken aynı zamanda uzuna top inmesini engelleyerek yaptığı ikili oyun savunmaları biraz da Maccabi kültüründe yoğrulduğunun göstergesi. Bununla birlikte set hücumlarında genelde potayı bekleyen bir savunma anlayışı mevcut. Özellikle Nokia Arena’da agresif bir savunma anlayışı belirleyip topa baskıyı artıran Maccabi’de potanın güvenliği Brian Randle’la Tyus’ın sorumluluğu altındaydı. Burada Randle savunmada pasif bir oyuncu olsa da Tyus’la beraber atletik özellikleriyle rakibin kolay kolay potaya ulaşmasına izin vermeyen bir ikili oluşturmuşlardı. Efes’te 4-5 rotasyonunda Derrick Brown, Dario Saric ve Bryant Dunston’ın da bulunduğunu düşündüğümüzde rakipler için pota altında üstünlük kurmak inanılmaz zor olacaktır. Bu dörtlünün Avrupa kupalarındaki ribaund ortalamaları sırasıyla 5,2 – 6,4 – 4,4 ve 5,2. Dört ismin de ayak çabukluğuna sahip atletik ve güçlü oyuncular olduğunu düşünürsek bu bölgeyi açmak ciddi efor isteyecektir rakipler adına.
Kısacası Anadolu Efes, özellikle Ivkovic’in isteği doğrultusunda savunma yönü çok güçlü olan ve hücumda da belirli bir plan çerçevesinde iyi işler çıkarabilecek bir rotasyon kurdu. Tabii zaman zaman hücumda günlük dalgalanmalara yakalanmak da mümkün fakat skor opsiyonlarının fazlalığı da bu sıkıntıyı minimum seviyeye çekecektir.
Sanıyorum bu sene avrupanın en iyi savunmasını anadolu efeste göreceğiz. Her ne kadar basketbolun spekteküler hareketleri, beklenmedik sayıları izleyenlere zevk verse de son 5 seneye baktığımızda Olympiakos’un başarısını görmemek mümkün değil. Olympiakos’un bu başarısı her ne kadar Spanoulis ve yarattıkları gibi gözükse de, geriye düştüğü onca maçı akıllara getirdiğimizde rakipten sayı yememeyi kafasına koyan ve inanılmaz sert ve güçlü savunmasıyla moralleri bozan bir takımın başarısı olduğunu görmek oldukça kolay. Ivkovic ilk geldiğinde yaptığı açıklamalar bu takımın bir geçiş takımı olduğu ve ilk senesinin bir hazırlık ve deneyim senesi olduğunu açıkça belirtmişti. Beklentilerin üstüne çıkması Ivkovic farkıydı. Bu sene takımdaki verimsiz oyuncuların yerine alınan oyuncularla ve olgunlaşan kadroyla birlikte Anadolu Efes’in avrupanın en büyük favorilerinden olması ve başarıya ulaşması içten bile değil.