Toronto Raptors izlenimleri ve Alperen Şengün

Houston Rockets ile Toronto Raptors arasında dün gece oynanan mücadelede Rockets galibiyeti aldı.

NBA’de dün gece oynanan mücadelede Toronto Raptors deplasmanına konuk olan Houston Rockets, rakibini Alperen Şengün’ün de iyi performans gösterdiği gecede mağlup etmeyi başardı.

Ekibimizden Atakan Murzoğlu, mücadeleyi izlemek için Scotiabank Arena’da bulunurken Toronto Raptors ve Alperen Şengün ile ilgili izlenimlerini paylaştı:

1.5 yıl aradan sonra Toronto Raptors maçı izlemek üzere Alperen’in Toronto’ya geleceği günü iple çekmeye başladım. Her ne kadar Raptors son yıllarda albenisini kaybetse de Alperen Şengün önderliğindeki Houston’ı canlı izleyecek olmak beni heyecanlandırdı.

Alperen, yüzde 50’ye yakın saha içi isabet yüzdesiyle 18 sayı 5 asist ortalamaları ile devam ettiği sezonda bu maçta da takımının en önemli silahı görünümünde başladı. Bunun takıma yansımasını ise maç önü ısınmasında görmek mümkündü. Cana yakın kişiliğini herkese gösteren Alperen, ısınma boyunca arkadaşları ile şakalaştı, yıllarca Toronto’da forma giymiş takımın tecrübeli ismi Fred VanVleet’e şaka amaçlı omuz attı, yardımcı antrenörler ile sürekli muhabbet halindeydi ve son olarak Rockets formasıyla maça gelmiş bazı taraftarlar ile fotoğraf çektirmek için zaman ayırdı.

Alperen’in bu pozitif tutum ve hırslı yapısı, koç ile kurduğu iyi iletişimle de birleşince ortaya geri adım atmayan bir oyuncu kimliği çıkıyor. Maça top kayıpları ve kaçırdığı şutlar ile başladı Alperen. Raptors’ın uzun kollu ve atletik savunmacılarının üzerine bir de ikili sıkıştırmalar ile boğuşmak zorunda kaldı. Maç başı kaçırdığı pozisyonlara rağmen sürekli maçın içinde kaldı. Savunmada savaşmaktan vazgeçmedi ve ikinci yarıda ritmini bularak maçı 17 sayı, 5 asist, 3 top çalma, 2 blok ve 10 ribaund ile bitirdi.

Sadece sayı atıp topla cambazlık yapan bir oyuncu değil, galibiyet için gerekli her şeyi sahada yapmaya hazır bir oyuncu Alperen. Lig genelinde Shaquille O’Neal dahil herkesin övgüsünü alan oyuncumuzun bu gelişimini görmek bir basketbol sever için gerçekten çok güzel. Açıkçası akıllara NBA’de tutunamayan bazı potansiyelli Türk oyuncularını getiriyor. İyi oynamadığın bir maçta bile maça tutunmak ve kazanmak için şut atmak dışında diğer alanlara konsantre olmak bir oyuncuyu kesinlikle bu ligde bulunduğu konumdan daha üst yere taşıyor. Bahsettiğim Shaq övgüsü dışında herkesin saygısını da bu şekilde geliyor.

Toronto için ise hava açık, güneşli ve ferah değil. Buralara kış geleli yaklaşık 25 gün oldu ve Nisan sonuna kadar gidecek gibi değil o yüzden hava ile bağlantılı bu kelime oyununu bir kenara bırakırsam, Raptors, pandemi sezonundan beri gösterdiği şekilde kapasitesi çok sınırlı, hücumda üretken olmayan, savunma ve geçiş oyunu ile maçları adeta ‘çalmaya’ çalışan vasat bir takım görüntüsünde.

Takımın dört önemli oyuncudan yoksun olduğunu eklemem gerek. Quickley, Bruce Brown, RJ Barrett ve Poeltl bu maçta oynamadı. Oynasalar bile bu takım en fazla play-in yapabilecek ve en iyi ihtimalle kendini play-off’a atıp ilk turdan sessiz sedasız şekilde ayrılacak kapasitede. Durum yıllardır bu şekilde.

Bir diğer olumsuz nokta ise, bu dört ismin yokluğunda öne çıkması beklenen Scottie Barnes maçı 6 sayı 4 asist ile bitirdi. Tabii ki her oyuncu bir maç şut kaçırıp kötü oynayabilir ancak Barnes hücumda sürücü koltuğuna da geçmeyi maç boyu hiç istemedi. Hızlı hücumda pas dağıtan Ben Simmons rolünü kendine yakıştırıyorsa o ayrı bir konu. Ben sanırım yıllar boyu bir önceki gün dinlendiğinin ertesinde iç saha maçında bir oyuncu neden hücumda bu kadar isteksiz olup potaya gitmek istemez anlayamayacağım. Savunma gayreti ve maç konsantrasyonu eksik değildi ama bu takımın vasat takım statüsünden çıkmak için bir şansı varsa o da RJ Barrett’ın yanına hücum yaratıcılığı ve yırtıcılığı olan bir Barnes ile yola devam etmesi. Bu şartlar altında RJ ve diğer eksikler dönse bile hücum, özellikle yarı saha hücumu lig ortalamasının üstüne kesinlikle çıkamaz görüşündeyim. Pandemi sezonundan beri sahip olduğum görüşlere yakın bir görüş yani. Tam anlamıyla tanking yaptığı tek bir sezonun olması da bu takıma zarar verdi. Çünkü o yaratıcı ve sürükleyici oyuncuyu mucizevi Kawhi takası dışında ancak NBA Draftı’ndan bulabiliyorsunuz.

Ja’Kobe Walter. Bu isim yavaş yavaş daha çok ön plana çıkıyor. Çaylak oyuncu NBA Draftı’nın üst sıralarından yıldız olma umudu ile seçilmedi ancak bu maça çok iyi başlayıp Raptors’ın ilk 11 sayısını attı. Bu insanları biraz heyecanlandırsa da sezon boyu üçlük yüzdesinin yüzde 30’un altında olduğunu görmek biraz acı veriyor. Çok fazla yaratıcılık özelliği bulunmadığı da aşikar. Yine de sakatlar döndüğünde tamamlayıcı parça olarak Gradey Dick’ten çok daha fazla bu takıma uygun olduğunu düşünüyorum.

Geçen sezon bir ara G-League’e kadar düşen Dick, yine sezon boyu yaptığı gibi penetrede top kayıpları ve savunmada kendi arkadaşlarını dahi çıldırtması ile ‘Bu ligde ne işi var?’ sorusunu bana ve tüm salona sordurttu. Gerçi izleyiciler çok fazla bu işlere kafa yoruyor mu emin değilim. Tüm salon sosisli sandviç kola alıp, bunları patlamış mısır ile pekiştirme derdindeydi. Maçtan önce ya da sonra bir mekana gidip şu yeme işini rahat rahat halletseniz çok daha mantıklı olur gibi Kuzey Amerika seyircisi(!) Ama en iyisini siz bilirsiniz tabii.

Zamanında Steph Curry ile yarışacak üçlük yüzdesine sahip oyuncular bile, ki ilk aklıma gelen Davis Bertans ismi var, savunmada verdikleri açıklar ile NBA rotasyonlarından adım adım uzaklaşmışlardı. Dick’in yüzde 35 üçlük yüzdesi ile hala daha süre alıyor alması inanılmaz. ‘Başkanın oğlu mu acaba?’ şakası geliyor akıllara. Ya da Raptors yönetiminde birileri kelime oyunlu soyadlarını çok komik buluyor.

Bir kaç kelime de koç Rajakovic hakkında etmem gerekirse:

Kapasitesi sınırlı bu takımda mucizeler yaratması tabii ki beklenemez. Bu zamana kadar bir basketbol dâhisi olduğunu gösterir bir emare de yok. Ancak maçın ilk periyodunun ilk dakikasında ve ikinci yarının ilk dakikasında yenen ilk sayılardan sonra mola aldı. Bu bir totem midir? Yoksa savunma kurgusunda bir oyuncuya çok sinirlendiği için yaptığı bir şey midir? nedir bu? bir fikrim yok.

Bir takımı, hele de genç bir takımı, bu kadar uzun olan bir sezonda maç ve periyot başlarında yenen üçlük/yapılan hatalar sonrası toparlanacak şekilde hazırlayamıyorsan orada bir sıkıntı var demektir. Bunların üzerine takımın 1.5 sezondur, onun yönetimi altında yaptığı tek şey: savunmada gayret ve hızlı hücum.

Yani sen her ne kadar kapasite sınırlı olsa da takımı hücum açısından vasat bir seviyeye bile taşıyamamışsın, zihin olarak da hazırlayamamışsın ve üstüne üstlük ara sıra kendini kaybedip ya kenarda ya da maç sonu basın açıklamalarında kendini kaybedip hakemlere vs sinirleniyorsun. Koçun çok fazla ileriye dair olumlu bir ışık vermediğini ve ligdeki baş antrenörlük zamanının da kısıtlı olduğunu düşündüğümü söyleyerek Raptors izlenimlerimi sonlandırıyorum. Bir sonraki maçtan sonra görüşmek üzere!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler