Ludwigsburg‘a karşı Manresa, atletizme karşı atletizm, tempoya karşı tempo, Jordan Hulls’a karşı Sylvain Francisco, Jonah Radebaugh’a karşı Joe Thomasson, Justin Simon’a karşı Chima Moneke, Yorman Polas Bartolo’ya karşı Ismael Bako… Uzun lafın kısası: Üst düzey iki takım ve yakın zamanda EuroLeague arenasında izleme ihtimalimizin bulunduğu birçok oyuncu. Basketbol Şampiyonlar Ligi Final Four’unda iki ekibin finale kalan takım olmak için kozlarını paylaşacağı mücadele çok şey vadediyor. Ayrıca bolca da zıtlık barındırıyor. Nasıl mı? Rakamlara kulak verme zamanı.
Atan & Attırmayan
Aylardır sıkça dillendirildiği gibi, Pedro Martinez’in BAXI Manresa’sı tüm Avrupa’da sezonun en büyük sürprizlerinden biri. Son zamanlarda bir nebze ritim kaybetmiş olsalar da uzun bir zaman dilimi aralığında İspanya Ligi’ni Barcelona ve Real Madrid’in hemen arkasında üçüncü sırada götürdüler. Ki EuroCup macerasını yarı finaldeki Bursaspor mücadelesine kadar sürdürmeyi başarmış Andorra’nın sonuncu, son iki sezonun BCL şampiyonu Burgos’un ise sondan ikinci sırada yer aldığı bir lig için bu hiç de azımsanmayacak bir başarı. Söz konusu Manresa, ‘peak’ döneminde İspanya’nın iki devine deplasmanda diz çöktürmeyi başarmış bir takım.
Düzeni de kaosu da içinde harmanlamayı başaran hücumları ise bu süreç içindeki en önemli alametifarikaları. Manresa, bahsi geçen Barça ve Madrid zaferlerinde sırasıyla 96 ve 86 sayı atmış, ligde oynadığı son dokuz iç saha maçında 90 sayının altına düşmemiş bir hücum makinesi. Bu durum tabii ki Basketbol Şampiyonlar Ligi’ndeki performanslarına da yansımış durumda. Sezon başından bu yana pek çok savunmaya tatsız anlar yaşatan İspanyol ekibi, BCL’de maç başına 85.8 sayı ortalamayla açık ara lider durumda. Günlerinde oldukları zaman neler yapabildiklerini kavramak için Son 16 grubunda üç gün arayla oynadıkları iki Treviso maçına göz atmak yeterli.
Ludwigsburg cephesinde ise dinamikler tam tersi. John Patrick’in kısa beşleri ve atletik, uzun kollu savunmacılarıyla turnuvaya çoktan iz bırakmayı başaran Ludwigsburg’u, şu ana kadar oynadığı maçlarda Manresa’nın aksine savunmasıyla rakiplerine ecel terleri döktürmüş durumda. BCL’de bu sezon oynadığı 14 maçta rakiplerine yalnızca 3 kere 80 sayı barajını geçme izni veren, 85 ya da 90 sayıya ulaşma şerefine ise kimsenin ulaşmasına imkan tanımayan Bavyera ekibi, potasında gördüğü ortalama 72.5 sayıyla turnuvanın en az sayı yiyen takımı.
Dolaştıran & Dolaştırmayan
Bu kalibrede hücum kalitesine sahip bir takımdan beklenebileceği üzere Manresa, top paylaşımı ve dolaşımı bakımından da oldukça maharetli bir takım hüviyetinde. Birbirinden yaratıcı kısaları kadrosunda barındıran İspanyol ekibi, 21.8’lik asist ortalamasıyla da turnuvada liderlik koltuğunun sahibi.
Diğer tarafta ise ibre yine tam aksi yönü işaret ediyor. Oyununu önemli ölçüde Radebaugh ve Justin Simon’ın bire bir oyunları ile Hulls’un dribbling üstü gönderdiği gözü pek üçlüklerine, öte yandan da takım olarak topladıkları hücum ribaundlarını tamamlamaya dayandıran (14.8 hücum ribaundu ortalamasıyla 1. sırada) Ludwigsburg, istatistiklere geçirebildiği 13.5’luk asist ortalamasıyla 32 takımlı BCL’nin 31. sırasında yer alıyor.
Çalan & Çaldırmayan
İki ekibin ters köşede kaldığı bir diğer alan ise kaybedilen toplar ve bunlarla bağlantılı aksiyonlar. Manresa, birçok parametrede olduğu gibi hücum kalibresini burada da deklare etmiş durumda. Kadrosunda çabuk ellere sahip birçok kısası ve Chima Moneke gibi ele avuca sığmaz bir uzunu olan Katalan ekibi, BCL’de sezonun top kayıplarından en çok skor üreten ikinci (19.6 sayı) takımı. Ayrıca doğrudan rakibe yaptırılan top kayıplarıyla bağlantılı olmasa dahi dolaylı yoldan ilişkilendirebilecek bir metrik olan hızlı hücum sayılarında (15.8 sayı) ise ilk sırada.
Eşleşmenin karşıt cephesi ise yine şaşırtmayan bir şekilde bu alanda da Manresa’nın tam tersi istikamette. Ludwigsburg, sezonun AEK sonrasında en az top kaybeden takımı konumunda. Maç başına yaptıkları 11.1 top kaybıyla, topun kıymetini bilme özelinde Alman disiplinine yaraşır bir takım profili çiziyorlar.
Ribaund & Ribaund
Tarafların ortak noktada buluştuğu tek alan ise ribaundlar. Bu alanda Manresa 38.9’luk ortalamasıyla 4. sırada yer alıyorken, Ludwigsburg maç başına aldığı 40.5 ribaund ile sıralamanın 2. basamağında oturuyor. Ancak Almanlar burada avantaj sahibi gözükmesine rağmen biraz daha derinlere indikçe işin rengi değişiyor.
Yazının daha önceki kısımlarında ifade edildiği gibi, Ludwigsburg hücum ribaundlarında BCL’nin en başarılı takımı konumunda. Toplam ribaund kategorisinin zirvesini zorlayan rakamlara ulaşırken de önemli ölçüde buradan besleniyorlar fakat Manresa bu bakımdan onlara karşı önemli bir antitez sunuyor. Elinde Juan Pablo Vaulet, Luke Maye, Chima Moneke, Yankuba Sima ve Ismael Bako gibi ribaund becerileri yüksek oyuncular bulunan ekip, 27.1’lik savunma ribaundu ortalamasıyla ligin üçüncü sırasında yer alıyor.
Pusula İspanya’yı gösteriyor
Rakamlar, ortaya iki ayrı uçtaki iki ayrı takım çıkarıyor. Yalnızca 40 dakikada düğümün çözüleceği maçın kazananı, oyununu ve uzmanlıklarını dayatmayı başaran ekip olacak. Ve basketbol izleyicilerinin iyi bildiği üzere suyun bu kadar derinleştiği noktalarda ibreyi kendi tarafına çevirmeyi ve kafasını suyun yüzeyinde tutmayı beceren taraf, büyük ölçüde, bireysel kalitesi daha ağır basan taraf oluyor. Mesele bireysel kaliteye geldiğinde ise pusula İspanya’yı gösteriyor.
Sonuç olarak BAXI Manresa, son dönemlerdeki formsuz lig performansının ve savunmadaki bocalamalarının yarattığı soru işaretlerine rağmen eşleşmeye benim nezdimde favori olarak adım atıyor.