NBA’de sezonun erken en iyi çaylak beşi
Bugünkü yazımızda geride kalan maçlarda ligin en iyi çaylaklarının neler gösterdiğini ve eksiklerini ele alacağız. Oyuncuları ilk beş yaparak dizsem de bu beş oyuncu halihazırda en iyi beş çaylaktı, dolayısı ile pozisyonu gereği geride kalan, bu beşteki herhangi birinden iyi bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum. Keyifli okumalar.
PG: Josh Giddey
Oklohoma City Thunder’ın sezon başında altıncı sıradan seçtiği çaylağı Josh Giddey, şu ana kadar en iyi performans gösteren çaylak oyun kurucu oldu. Draft öncesi ‘high risk high reward’ klasmanında görülen Avusturalya ligi çıkışlı genç oyuncu şimdilik üzerinde bulunan yoğun soru işaretlerini gidermiş durumda.
Özellikle bir scout raporunda yazan zayıf yönlerinin fazlalığı ile ‘adamın zayıflığı bildiğin basketbol’ şakalarına maruz kalan Giddey, geride bıraktığımız sekiz maçta maç başı 29.5 dakika, %19.6 usage, 10.5 sayı, 6 ribaunt, 6.1 asist, 1.6 top çalma, 0.8 blok, 2.3 top kaybı, %41.7 FG ve %28.6 3PT ile oynadı.
Giddey’nin geride kalan maçlarda en çok sivrilen özelliği beklediğimiz gibi hücumları yönetişi ve pasörlüğü oldu. Büyük soru işaretlerinden olan top kaybını 2.3 gibi tatmin edici bir rakamda tutan Giddey, 2.7 asist/ top kaybı oranı ile ligde bu alanda 5+ asist ortalaması tutturan oyuncular arasında 11. sırada. İstatistik biraz zorlama olsa da bu yüksek asist rakamına rağmen topu elit seviyede az kaybettiğinin bariz bir göstergesi.
Giddey’nin bir başka sivrilen yönü ise pick and roll yönetimi. Özellikle D. Favors ile oynadığı dakikalarda OKC hücumuna net bir tehdit eklemiş oluyorlar. Gelişmiş istatistiklerde PnR points per play’i çok iyi olmasa da (0.74) bunun bariz sebebi takımın kalitesizliği. Göz testi bize Giddey’nin üst düzey bir pick and roll ball handler’ı olacağını vadediyor.
Giddey hakkında bir diğer dikkat çeken nokta da savunması. Atletizm ve çabukluk sorunları nedeniyle savunması sorunlu görünen Giddey, uzun vücut ölçüleri ve aktif elleri ile şimdilik fena iş çıkarmıyor. Çabukluk sorunu ve geçmişte hiç böyle bir eğilimi olmaması nedeniyle ileride elit bir savunmacı olmasını beklemek zor olsa da ortalama üzeri bir savunmacı olarak karşımızda olacak gibi duruyor.
Giddey’nin şu ana kadarki en temel sorunun ise şutunun olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Üçlükten maç başına 2.6 denemede sadece 0.8 isabet (%28.6) bulan Giddey için işleri daha karamsar hale sokan ise serbest atış performansı: Maç başı 1.6 denemede 1 isabet (%61). Orta mesafede ise potadan 16 ft ila üçlük çizgisi arasından attığı şutlarda %50 ile isabet bulsa da etkisi oldukça düşük. Şutlarının sadece %17’sini bu bölgeden kullanan Giddey henüz orta mesafeden de bir parıltı gösterememiş durumda.
Şut yaratma konusunda da henüz çok becerikli olmayan Giddey’nin tavanını belirleyecek en önemli konu şutu olacak. Bu konuda üzerine gitmesi gereken en bariz açığı ise ayaklarını tam kurmadan üçlük atmakta zorlanıyor oluşu. Bu ona zaman hem kaybettiriyor hem de alan sorunu yaşatıyor.
Giddey’nin hücümunu kısıtlayan ikinci önemli etken ise agresiflik eksikliği diyebiliriz. Sayılarının çoğunu çembere giderek attığı turnikeler veya floater’larla bulsa da genç yetenek potaya daha sık ve agresif gidebilir ancak bunlar takımdaki rolünün de oturmasının ardından zamanla olacak şeyler.
Josh Giddey’e saha dışındaki yaratıcılığının ve agresifliğini saha içine de yansıttığı ve iyi Giddeyşatını sürdürdüğü bir sezon diliyoruz. 🙂 Giddey’nin maç sonrası bir kadın taraftarla fotoğraf çekilirkenki görüntüleri şakalara neden olmuştu:
SG: Chris Duarte
Full sürüm, tam paket lige hazır skorer. Pacers’ın 13. sıradan seçtiği Duarte, şu ana kadar taraftarların sevgilisi olmuş durumda. 24 yaşında olması nedeniyle ‘Biraz yüksekten gitmedi mi?’ sorularının odağı olan Duarte lige fırtına gibi girdi: Maç başına 33.4 dakika, 16.1 sayı, 4.4 ribaund, 1 top çalma, %44.3 FG, 5.9 denemede %42.4 üçlük, %92.3 serbest atış yüzdesi. Kolejdeki iki senelik tecrübesi ve yaz ligindeki müthiş performansı ile NBA’e hazır olduğunu gösteren Duarte beklentilerin de üzerine çıkarak şu ana kadarki en iyi skorer çaylak konumunda.
Kolejde ‘go to go guy’ mantalitesinde, büyük anlardan korkmayan, sorumluluk alan oyuncu konumundaki Duarte, Pacers’ta da aynı özelliklerini göstererek sıradan bir skorer olmadığını kanıtladı. Bu da onun açısından bizleri en çok heyecanlandıran durum.
Oldukça yüzdeli ve tesirli bir şütor olan Duarte bildiğiniz gibi sadece bir sabit şütor değil, şut yaratma konusunda da oldukça iyi olmasının yanı sıra çembere gitme konusunda da başarılı. Ters eliyle bitirme konusunda hala çok iyi olmasa da bu oyununu kısıtlayan bariz bir eksik değil. Savunmada da iyi işler çıkartan çaylak için şu ana kadar birçok şey yolunda gidiyor diyebiliriz.
Oyununun üzerine koyabileceği belki de tek nokta şu an için orta mesafesi diyebiliriz. Orta mesafeden şu ana kadar %35.7 ile şut atan Duarte’nin pek de sık tercih ettiği bir skor üretme yolu değil. Şutlarının sadece %10’nu orta mesafeden deneyen çaylak halihazırda şut yaratabilen ve dripling üzeri de üretebilen bir oyuncu (pull up üçlüklerde 11/28, %39.3) olduğu için hem takımının hem de ligin gidişatı gereği bu durum da bizi pek endişelendirmiyor diyebiliriz. Oyuncunun tavanı açısından da en büyük soru işareti 24 yaşında oluşu.
SF: Franz Wagner
Tıpkı Duarte gibi Wagner de draft öncesi kendisi hakkında yapılan yorumların doğru olduğunu gösterdi. Hakkında genelde yüksek tabanlı, düşük tavanlı, lige hazır oyuncu gözüyle bakılan Wagner şimdiden kaliteli bir rol oyuncusu olarak tabanını belirledi. Wagner NBA’de de NCAA’deki gibi oyun olgunluğu, aklı ve verimliliği ile oyuna ciddi etki ediyor.
Orlando gibi plansız, iki pivotlu kaotik bir takımda oynamasına rağmen yakaladığı 1.3 ofansif box plus-minus (tekrar ediyorum Orlando’da), %47.5 FG, 5.3 denemede %39.6 üçlük, 15 PER ile verimliliğini ve şimdiden takımda net fark yaratan oyunculardan biri olduğunu ispatladı.
Oynadığı 10 maçta 14.1 sayı, 3.5 ribaund ortalamaları yakalayan Alman genç 8. sıranın hakkını verdi diyebiliriz. 2.06 boyundaki forvet oyuncusunun en sivrilen yönü ise yüksek üçlük isabeti. Buna ek olarak hücumda her daim doğru adamı bulması, doğru cut’ları, savunmada doğru pozisyon alması, savunma zekası ile off-ball savunmadaki efektifliği, açıları anlaması, kaliteli yardım savunması ve box outlar gibi temel ve basit ama oldukça önemli konulardaki performansı ile adeta 10 yıllık veteran gibi takıma etki etti. Bunun de en büyük nedenlerinden birinin hem Avrupa hem de kolej tecrübesine sahip olması diyebiliriz.
Çok fazla öne çıktığı bir alan olmadığı için Wagner’in yıldız potansiyelinden bahsetmek zor. İyi bir şütor olsa da topla yaratıcılığı düşük, atletizmi ve çabukluğu oldukça eksik. Topla oynayabilen, henüz NBA seviyesinde çok görmemiş olsak da pick and roll yönetebilen iyi bir pasör ancak bunu kariyeri boyunca ikinci veya üçüncü top yönlendirici olarak yapabilecek kapasitede. Hücumda iyi bir şut yaratıcı olmasını beklemek hayalperestlik olacaktır ancak gelişime açık ve güçlü yönü olarak pota altı bitiriciliğini görebiliriz. Halihazırda pota altında (potaya 0-5 ft mesafede) %66.7 şut yüzdesi ile oynayan Wagner oldukça tatmin edici bir performans vermiş durumda.
PF: Scottie Barnes
Kolejde üst düzey bir savunmacı ve çok yönlü bir oyuncu olması ile sivrilen Barnes, şu ana kadar ligin en yüksek sayı ortalaması yapan çaylağı konumunda. Barnes, sekiz maçta 17.6 sayı, 8.9 ribaund ve %52 FG ile lige bomba gibi girerek ilk beş başlayıp takıma direkt katkı veren oyunculardan oldu. Suggs’un önünden seçilmiş olması eleştirilere neden olmuştu ancak şu ana kadar Raptors’ın açık ara doğru tercihi yaptığını görüyoruz.
Ligde şu ana kadar en çok fark yaratan kısmının agresifliği olduğunu söyleyebiliriz. Potaya daha sık ve kararlı giden, hücum ribaundları için savaşan 2.06’lık Barnes aynı zamanda topu yere vurabilme kabiliyeti ile geçiş hücumlarında da etkili oldu. Potaya 0-3 ft mesafede %67.6, 3-10 ft mesafede %52.5, 16ft-üçlük çizgisi mesafesinde (orta mesafede) ise her ne kadar şutlarının sadece %12sini bu bölgeden kullansa da %57 ile son derece iyi bir performans sergiledi.
Barnes ayrıca ligde maç başına en az 14 şut deneyen oyuncular arasında en iyi dördüncü saha içi isabet yüzdesine sahip oyuncu. Ribaundu aldıktan sonra tüm sahayı geçip hem potaya gidebilmesi hem de boş oyuncuyu rahatça bulabilmesi ve üst düzey savunması ile de zaman zaman fakir Antetokounmpo’su havası da verdi.
Her pozisyonu switch edebilen neredeyse her mevkiyi savunabilen Barnes’ın ne kadar iyi bir savunmacı olduğunu anlatmaya gerek yok. Kolejden halihazırda en iyi savunmacılardan biri olarak gelen Barnes hem çember hem perimetre savunması ile fark yaratarak şimdiden en iyi savunma beşinde yer alacak potansiyeli gösterdi. Raptors OG Anounoby, Siakam ve Barnes birlikte oynadığında eşsiz bir savunma mobilitesi gösterecek gibi duruyor.
Florida State’de zaman zaman oyun kurucu rolünü de üstlenip oyun kurucu da oynayabileceğini söyleyen Barnes’ı tamamıyla forvet olarak izledik. Bu söylemleri zaten şimdilik NBA seviyesinde pek gerçekçi olmamakla beraber Nick Nurse henüz onu ikincil top yönlendirici olarak bile çok fazla kullanmadı.
Buna rağmen Barnes’ın drive and kick dediğimiz içeri girdikten sonra dış şutörlere attığı pasları görme fırsatımız oldu ve bize NBA’de pasörlük konusunda da upside’ı olduğunu gösterdi. Kolejde pick and roll üzerinden kendisi sayı üretme konusunda çok maharetli olmasa da pas verdiği pozisyonlarda çok verimli olan Barnes’ı Nurse bu rolde ilerleyen zamanlarda daha düzenli ve sık kullanacaktır.
Barnes’ın oyunundaki tek bariz ve kısıtlayıcı yönünün ise şutu olduğunu söyleyebiliriz. Orta mesafe yüzdesi fena olmasa da denemesi sayısı az. Üçlükten ise maç başı 1.1 denemede %22.2 ile isabet bulabilen çaylak oyuncu %70.8 ile fena olmayan bir serbest atış yüzdesine sahip. Barnes’ın kullandığı şutların yalnızca %7.7’si üçlük. Onun tavanını da şut gelişimi gösterecek gibi duruyor olsa da şu ana kadar All-Star potansiyelini en iyi gösteren iki çaylaktan biri oldu. Hatta benim için şu ana kadar yılın çaylağı ödülünü de hak eden isim.
C: Evan Mobley
Draftın en potansiyelli isimlerinden ‘Acaba yeni Davis mi’ heyecanı yaratan Mobley, şu ana kadarki performansı ile sevenlerini oldukça memnun etmiş durumda. Savunmada tıpkı Barnes gibi şimdiden üst düzey etki yaratan Mobley, hücumda da iyi bir performans sergiliyor. 13.8 sayı, 8.9 ribaund, 2.3 asist, 1 top çalma, 1.3 blok şu ana kadar genç uzunun maç başı ortalamaları oldu.
Kendisi J. Allen’ın yanında uzun forvet olarak oynasa da pivot olarak da süre alıyor. Bunun kendisi için oldukça faydalı olduğunu belirtmek gerek. Kolejden gelirken en sorunlu yanı güçtü Barnes’ın. NBA seviyesinde pota altında sertliği kaldırıp kaldıramayacağı, ince kalabileceği soru işaretleriydi. Jarrett Allen ise pota altı ‘hammallığını’ büyük ölçüde yaparak Mobley’i rahatlatıyor. Mobley henüz hücumda ideal bir dört numara değil ancak savunmada kesinlikle defo yaratmıyor.
Guard’ların da karşısında kalabilen Mobley, NBA’in dört numaralarını içeride dışarıda rahatça savunuyor ve çok büyük bir savunma etkisine de sahip. Switch’lerle perimetrede oldukça başarılı olan Mobley maç başına 1.3 blok yapıyor. Savunması açısından en etkileyici istatistikler ise kendisin en çok ikilik ve aynı zamanda üçlük contest eden (el göstererek savunup, şutu bozma) oyuncu olması. Özellikle bir çaylak uzun olarak contested üçlükte ikinci olması büyüleyici.
Ayrıca Mobley toplam contested şutta da lig lideri. Kendisini ligin en elit savunmacı uzunlarından biri yapıp yapmayacağını da Embiid, Jokic, Valanciunas gibi kalın, gücüyle de oynayan uzunlara karşı ne yapacağı. Ancak 20 yaşında bir genç için kas kütlesi kazanmak çok da güç olmasa gerek.
Mobley hücumda ise henüz harikalar yaratmış değil ancak potansiyel gösteriyor. Şutlarının %71.5’ini potaya 10 feet’ten (yaklaşık 3 metre) yakın mesafede deneyen Mobley’nin iki sayılık isabetlerinin de %75.5’i asistler üzerinden geliyor. Bunlar bize oyuncun henüz hücumda yaratıcılıktan uzak, hazırlanan pozisyonu içeride bitiren konumda olduğunu kanıtlıyor. Orta mesafede neredeyse hiç varlık gösteremeyen Mobley, 13 üçlük denemesinde ise sadece 2 isabet bulabildi.
Yine de topu yere vurabilmesi ve %78.8’lik serbest atış yüzdesi ile beraber gelişime açık şutu ile Mobley’nin hücumda daha gelişecek çok yönü var. Savunmada da şimdiden çok iyi olan Mobley, gelişime açık eksikleri ile sınıfının en yüksek potansiyelli oyuncularından olduğunu göstermeyi başardı.