“Satranç oynuyorsan eğer damalı zeminde kararları sen verir, sen uygularsın. Fakat oyunun adı basketbol olduğu zaman bir koç olarak düşünür, kararları yine sen verirsin ancak bu kez umudun parke zeminde bu kararların oyuncular tarafından gerçekleştirileceğidir. Bu nedenle oyuncular her zaman daha önemlidir. Birbirimizi sadece ‘bir bakış’ ile anlayabildiğimiz için hayatım boyunca Bodiroga ve Djordevic’e minnettar olacağım.” diyor bir ropörtajında Zeljko Obradovic, Avrupa kıtasının son yirmi yedi yılda gördüğü en başarılı koçu.
Saha içinde oyuncular ile kurduğu iletişimi yönetim tarzının kalbine koyan biri için Bodiroga ve Djordevic’in yanına ekleyebileceğimiz sayısız kıta içi oyuncuyu bir çırpıda saymamız mümkün.
Peki ya kıta dışı oyuncular? Onlar içinde bu kadar kolay nokta atışı yapmak mümkün mü?
Obradovic söz konusu olduğunda mesele hiçbir zaman pasaportlar olmamıştı. Onun zihniyetini ve titizliğini kavrayabilen oyuncu sayısının azlığı kıta içi veya dışı fark etmeksizin bizleri pasaport boyutundan uzaklaştırsa da kültür, eğitim tarzı ve basketbolu öğrenme biçimlerinin kıta dışındaki oyuncuları tercih noktasında farklılaştırdığı yadsınamaz bir gerçek.
Bu farkı anlayabilmek için zamanda biraz yolculuk edip birkaç istatistiği araştırmak yeterli. EuroLeague’de son on yedi yılda takım başına ortalama 3.59 kıta dışı oyuncu düşerken Obradovic yönetimindeki Panathinaikos ve Fernerbahçe’de bu oran 2.94’te kalmış. Kariyeri boyunca hep EuroLeague ortalamasının altında sayıda kıta dışı oyuncu ile çalışmış Obradovic için parkede istediği şekilde iletişim kurabildiği ve güvendiği eli bulmak her zaman çok zor olmuştu. Öyle olmasına karşın hırsı, oyunu görme ve oynama tarzı, zihniyeti ve disiplini birbirine benzeyen iyi anlaştığı ve çok güvendiği beş oyuncuyu bulmuştu.
İşte karşınızda son on yedi yılda koçluk yaptığı elli kıta dışı oyuncu arasında onun düşünce yapısını en iyi anlamış beş oyuncu!