2014 Draft yazımın ilk kısmına gelen yoğun ilgiden dolayı teşekkür ediyorum ve “part” 2’yi yayına salıyorum. Herkese iyi okumalar.
11. Doug McDermott (Creighton) – Denver Nuggets (draft gecesi Anthony Randolph’la beraber, 16. ve 19. draft hakları karşılığında Chicago Bulls’a takas oldu)
2014 sezonunda NCAA’in sayı kralı (26.7 sayı ortalaması) ve en değerli oyuncusu olan McDermott, tam da Chicago Bulls’un aradığı skorer. 2.03 m boyunda ve 102 kilo ağırlığında olan 22 yaşındaki bu sayı makinesi, müthiş bir hücum sezgisine sahip. Atletik ya da hızlı olmamasına rağmen, yüksek basketbol IQ’su ve özel şut yeteneği ile NCAA tarihinin toplamda en çok sayı atan 5. oyuncusu (kariyeri boyunca 3150 sayı) olmayı başardı. NBA’de bu kadar önemli bir oyuncu olması beklenmiyor ama doğru takımda kesinlikle çok katkı verebilecek bir isim. NBA’de onu en çok zorlayacak unsurlar, (olmayan) savunması ve atletizmi olacak. NCAA’de eşleşme sorunu yarattığı için onu genelde 4 numarada izledik. Ancak NBA’de 3 numara onun için daha uygun. Bu oyuncu için Kyle Korver’ın savunma yapamayanı ama hücumda çok yönlüsü diyebiliriz. Pozisyonunu fiziği ya da çabukluğu ile değil, daha çok beyni ve basketbol zekâsı ile yaratan bir oyuncu. Bulls’un yardımcı dış skorer görevi için biçilmiş kaftan.
12. Dario Šarić (Hırvatistan) – Orlando Magic (draft gecesi Elfrid Payton’a karşılık olarak Magic’in 2017 draft hakkıyla beraber Sixers’a takas edildi. Kendisi en az 1 yıl daha Avrupa’da oynamak istediğini belirtti Anadolu Efes ile 2+1 yıllık bir sözleşmeye imza attı)
Šarić, 15 yaşından beri Avrupa basketbolunu kasıp kavuran ve adını dünyaya duyurmuş bir oyuncu. 208 cm ve 104 kilo olan Šarić, tam bir fundamental abidesi. Sahada yapamadığı iş yok. Her türlü skor üretebilen bu genç Hırvat, 21 yaşında olmasına rağmen, Hem Zagreb hem de Hırvat Milli Takımı forması ile yıllardır büyük turnuvalarda yer alarak çok tecrübe kazandı. Muhteşem saha görüşü ve harika bir oyun zekasına sahip. Mental özellikleri, gerçekten olğanüstü ve bunları hem hücumda hem de savunmada çok iyi kullanıyor. Çok atletik olmamasına rağmen ne zaman, nerede olacağını bilmesi, savunmada onun en büyük silahı. Bu sayede çok iyi bir ribaundcu olan Šarić’I bekleyen tehlike, NBA’deki atletik ve hızlı basketbola ayak uyduramamak. NBA için onu en çok korkutan şey hız eksikliği. Avrupa’da yıllardır 4 numarada izledik ama NBA’de büyük ihtimalle 3 numarada izleyeceğiz. Bu da, onun hızlı ve atletik 3 numaralar ile eşleştiğinde sorun yaşayacağı anlamına gelebilir. Oyunu Dejan Bodiroga’ya benzetilen böyle bir yeteneği NBA’den önce ülkemizde izleyecek olmak da oldukça keyif verici olacak.
13. Zach LaVine (UCLA) – Minnesota Timberwolves
Draftın en iyi sıçrama yeteneğine sahip oyuncusu Zach LaVine, 196 cm boyunda ve 117 cm dikey sıçrayabiliyor. Bu özelliği dışında iyi bir dış şutör. Her iki gard pozisyonunu da oynayabilen LaVine’I Rubio’nun varlığı sebebi ile çoğunlukla şutör olarak izleyeceğiz ki bence de onun için daha uygun olan bu. İyi bir şut mekaniğine sahip. Çok iyi sıçraması, şutunu savunmayı zorlaştırıyor. LaVine’in ihtiyacı olan şeyler genelde mental özellikler. Basketbol IQ’su zayıf. Bu kadar atletik olmasına rağmen savunması istenen düzeyde değil ki savunmasının üzerine düşerse bence ligin elit dış savunmacıları arasına girebilir. Rubio, Wiggins gibi bol top çalan oyuncularla oynayacak olması onun için büyük avantaj. Wiggins, LaVine ve Glenn Robinson III bize her gece mini bir smaç yarışması izletebilir. Eğer gelişirse Minnesota tarihinin önemli oyuncularından olur ama gelişmezse Shannon Brown vol 2 olur. Onun için bir tavan seviyesi belirlemek gerekirse Russell Westbrook diyebiliriz. Her şeyden önce bu adamı 2015 Smaç Yarışması’nda kesinlikle görmek istiyorum. İşte nedeni:
14. T.J. Warren (NC State) – Phoenix Suns
2014 NCAA sezonunun en skorer 3. oyuncusu (24,9 sayı ort) olan T.J. Warren, 203 cm boyunda ve 98 kilo ağırlığında. Kısa forvet pozisyonunda oynayan Warren, tam bir skor makinesi. Üçlük hariç, sahanın her yerinden skor üretebiliyor. Basketbol zekâsı epey gelişmiş bir oyuncu. 2014 sezonunda ürettiği sayıların yüzde 12,8’i topsuz “cut”lardan geldi. “Pick ‘n roll” ve “backdoor” için biçilmiş kaftan. Çok atletik değil ama ribaunt sezgisi oldukça iyi. Mental özelliklerini sahaya iyi yansıtan bir oyuncu. Çok hızlı olmamasına rağmen rakibini ters ayakta yakalayıp geçebiliyor. Müthiş bir driplinge sahip değil ama pozisyonu için yeterli. Bu sayede “fast-break” lere topsuz olduğu kadar topla da iyi çıkıyor. Savunmasında da sezgilerini iyi kullanıyor ama kendinden hızlı 3 numaralara karşı sıkıntı yaşıyor. Suns’ta İlk 5’e yerleşebilir mi bilemem ama “bench”ten de gelse iyi skor opsiyonu olabilecek bir oyuncu. Çok iyi bir “steal” olma ihtimali var.
15. Adreian Payne (Micgihan State) – Atlanta Hawks
Tam bir savaşçı. Mücadele etme görevini çok iyi yerine getiren bir 4 numara. Her takımın isteyebileceği tarzda bir oyuncu diyebilirim. Sahadaki kirli işleri severek yapan, itiş kakıştan asla kaçmayan bir oyuncu. Bir anda takımı gaza getirebilecek ve iyi liderlik yapabilecek mental yapıya sahip. Oldukça atletik olması, fiziksel olarak iyi durumda olması ve 4 yıllık kolej tecrübesi onu NBA’e hazır konuma getiriyor. Bunca özelliğin dışında bileği çok düzgün. Michigan State formasıyla son yılında % 42,3 3’lük ve son 2 yılında %80’in üzerinde serbest atış yüzdesi ile oynadı. Negatif özelliklerine gelirsek, Payne, atletikliğini ve isteğini savunması ile pek birleştiremiyor. Buna örnek olarak son yılındaki blok (0,9), top çalma (0,5) ortalamalarını ve bir önceki yıla göre daha çok süre almasına rağmen düşen ribaunt ortalamasını (7,8’den 7,3’e) gösterebiliriz. Al Horford ile iyi bir ikili olacaklarını düşünüyorum. Bence kısa zamanda 6.adam olmaya başlayabilir. Özellikle dış şutunun olması, Korver, Mıllsap, Mıke Scott gibi oyuncularla beraber, Horford’ın rahatlamasına yardımcı olacaktır. Onu NBA’den Robert Horry ve Drew Gooden karışımı bir oyuncuya benzetebiliriz. Bu arada smaç yarışmasında görürsek şaşırmayalım. 208 cm olmasına rağmen ilginç smaçları var ve eğlenceli bir kişilik.
16. Jusuf Nurkic (Bosna-Hersek) – Chicago Bulls (Doug McDermott takası ile Denver Nuggets’a gitti)
“Draft”ın dikkat çeken yabancılarından Nurkic’in bu kadar erken seçilmesi beklenmiyordu. Fizik olarak oldukça iyi durumda olmasına rağmen tecrübe eksikliği sebebi ile NBA’e hazır bir durumda olup olmadığı şüpheli. 211 cm boyundaki genç Bosnalı, özellikle ayak hareketleri ile dikkat çekiyor (“spin move”u çok etkili) hem savunma hem de hücumda bunu iyi kullanabilen Nurkic, Pick ‘n roll oyunlarında oldukça iyi bir hücum seçeneği. Boyunun yanı sıra fiziğiyle de izleyenleri etkiliyor. Fiziği sayesinde iyi faul alıyor. Ayrıca hücumda her iki eliyle atabildiği “hook” atışları çok etkili. Yumuşak bir bileğe sahip ve iyi faul atıyor. Boyalı alandaki çabukluğu ve temastan kaçmaması sayesinde çok iyi bir savunmacı potansiyeline sahip. Ribaunt sezgisi iyi. 2012’de U-18 Avrupa Şampiyonası’nda 19,4 sayı ve 13,3 ribaunt ortalamaları tutturarak bu turnuvanın en değerli oyuncusu oldu. Tecrübe eksikliği ile beraber en çok sıkıntı yaratacak konu atletizm. İyi zıplayamıyor. Ayrıca çok faul yapma sıkıntısı var. Atlet olmadığı ve oyunu fazla fiziğe dayalı için kendinden uzun ve iri oyunculara karşı oyunun her iki yönünde de sıkıntı çekebilir. “Fundamental”ını mutlaka geliştirmesi gerek. Onun tavanı olarak Nikola Pekovic diyebiliriz. Çok fazla gelişmezse Zaza Pachulia tarzı bir oyuncu olabilir.
17. James Young (Kentucky) – Boston Celtics
“Draft” sırasında Celtics’in Young’ı seçtiğini duyunca ESPN’de “draft”ı canlı yorumlayan hasta Celtics taraftarı Bill Simmons’ın yayında yumruğunu sıkıp “Yesss” şeklinde bir jest yapmasına sebep olacak kadar değerli bir oyuncu. Kalan oyuncuların en iyilerinden ve en gençlerinden biriydi. Daha ilk sezonunda Kentucky gibi çok değerli bir takımın önemli skor opsiyonlarından biri oldu (ki Kentucky final oynadı). NCAA’de ilk ve tek sezonunda 14.3 sayı ve 4.3 ribaund ortamaları tutturan 95’li oyuncunun en önemli özelliği her durumda her pozisyonda şut sokabilmesi. Gerek dripling üzerinden gerekse perdeden çıkıp çok çabuk şut çıkarabilme özelliği var. Bunun dışında 1.98 boyu, uzun kolları ile 1-2-3 pozisyonlarını iyi savunabilecek kadar iyi bir savunmacı olma potansiyeline sahip. Savunma bilgisi ve sezgisi olduğunu NCAA’de gösterdi, bunu NBA seviyesine çıkarırsa Celtics için çok faydalı olacak. Eksilerine gelince, ayakları hızlı olmasına rağmen iyi zıplayan bir oyuncu değil. Bunun dışında şut tercihlerini düzgün yapması gerekiyor. Zaman zaman hücum organizasyonunu pek sallamadan 5-10 saniyede çıkardığı şutları azaltması gerek. Şu seviyede NBA’de bunları yaparsa kendini baltalar. NCAA’de yüzde 40 civarında şut atmasının en büyük sebebi “gunner” olması. Oyuna konsantre ve NBA mentalitesine adapte olursa gelecekte Celtics’in ilk 5’ine yerleşebilir. Bradley Beal gibi iyi bir şutör olma potansiyeli var çünkü şut mekaniği ve hızı çok iyi. Yeni yapılanan bir takıma gitmesi onun için önemli şans ama önünde Thornton-Turner-Green gibi oyuncular olacak. Çaylak sezonu Young için çok önemli olacak. Bu arada Simmons’ın yukarıda bahsettiğim jesti:
18. Tyler Ennis (Syracuse) – Phoenix Suns
Goran Dragic, Eric Bledsoe ve Isaiah Thomas gibi çok elit gardlara sahipken (bir de sonradan Zoran Dragic’i aldılar) ve bu draftta seçilmemiş birçok iyi oyuncu varken neden bu seçim hakkını Ennis ile kullandılar, açıklamak gerçekten çok zor. Evet Ennis oldukça iyi bir gard ve “bench”ten gelip çok iyi katkı verebilir ama yine de insan gerçekten hayret ediyor. 188 cm boyunda ve 82 kg olan Ennis, saha görüşü ve hakimiyeti ile çok dikkat çekiyor. “Draft”ın en iyi pasörlerinden olan Ennis (5,5 asist ort.), topun kıymetini kesinlilke en iyi bilen oyuncu. NCAA sezonunda 26 dakikada sadece 1 top kaybı yapması gerçekten müthiş istatistik. Genç yaşına rağmen olgun basketbolu ve etrafındakileri oynatmaya yönelik oyun tarzı ile Jason Kidd tarzı bir gard (tarzı dedim, kalitesi değil henüz). Fena bir şutu yok ve çok yönlü bir skorer. NBA’de 3’lüğünü geliştirip iyi bir ceza şutörü olursa, Suns ondan epey yararlanabilir. Çok atletik ya da aşırı hızlı olmamasına rağmen pas kanallarını okuması ve 196 cm kanat açıklığı sayesinde çok iyi top çalıyor (2,7 ort.) ve iyi ribaund alıyor (3,5 ort.). Artık 1 numara oynayan oyuncuların çok atletik ve iri olması onun önündeki en büyük sıkıntı olacak. Fiziğine bir şeyler katması şart. Suns’ta rotasyona girme konusunda onu büyük zorluklar bekliyor.
19. Gary Harris (Michigan State) – Chicago Bulls (Doug McDermott takası ile Denver Nuggets’a gitti)
Bu adamın buralara düşmesi beni “draft”ta en çok şaşırtan olay oldu (bir sonraki seçimden bile çok). Kesinlikle ilk 10’dan seçilmesini beklediğim ve bütün NCAA sezonu boyunca takip ettiğim bir oyuncu. “Draft”ın en iyi skorerlerinden biri olan Harris, kadrosunda birçok iyi oyuncu bulunduran Spartans’ın lideriydi (Elite 8’te şampiyon UConn’a elendiler). Son sezonunda 16,7 sayı, 4 ribaunt ve 1,8 top çalma ile oynayan Harris, 193 cm boyunda ve 95 kg ağırlığında. Doğal bir şut sokma yeteneğine sahip. Sahanın her yerinden atabiliyor ve sorumluluktan asla kaçmıyor. Bu kadar iyi ve özgüvenli bir şutör olmasına rağmen takımını oynatmayı kesinlikle ihmal etmiyor. Bu sebeple hem 1 hem de 2 numara pozisyonunda oynayabiliyor. Çok uçan kaçan bir oyuncu değil ama vücut kontrolü ve “fundamental”ı üst düzeyde. Savunması sağlam ve top çalma konusunda fena değil. NBA’de 2 numara oynamak için biraz kısa ve çelimsiz. “Isolation” oynarken zaman zaman tuhaf tercihler yapabiliyor ama henüz 20 yaşında ve bunları aşacaktır. Potaya gitme ve bitirme konusunda biraz sıkıntılı (NBA’de daha da zorlanacaktır bu konuda). Genel olarak bakıldığında 2-3 yılda Nuggets’ın ya da başka bir takımın ilk 5’ine yerleşmesi sürpriz olmaz. Onu bu sıraya kadar seçmeyen takımlar ileride “Biz naaptık ya?” diyebilirler. 2014 “draft”ının en büyük “steal”i olma potansiyeli var. Ben de bu oyuncuyu NBA’de de dikkatle izlemeye devam edeceğim.
20. Bruno Caboclo (Brezilya) – Toronto Raptors
Sadece Bill Simmons değil, herkese “Az önce nooldu lan?” dedirten Raptors, Brezilyalı bu genci seçerken ne düşünüyordu bilmiyorum. Forma satışını falan arttırmayı düşünüyorlar demekten başka çare yok. Adı sanı duyulmamış, kazandığı tek ünvan Basketball Without Borders MVP’si olan Caboclo, 206 cm boyu ve 231 cm kanat genişliği ile fiziksel olarak oldukça iyi görünüyor ama inanılmaz ham bir oyuncu. Lakabının “Brezilya’nın Durant’i” olduğunu duyunca hemen istatistiklerine baktığım ve sadece 17 resmi maç oynayıp bunlarda 4,8 sayı ortalaması tutturduğunu görünce bir Trabzonspor taraftarının Kevin Campbell için “Gol makinesi dediler, çamaşır makinesi çıktı” yorumunu aklıma getiren Bruno için herkes “potansiyeli yüksek” diyor ama cidden tamamen bilinmeyen bir oyuncuya hem de Raptors gibi yıllar sonra toparlanmış takım halıne gelmişken böyle dolu bir “draft”ın 20.sırasını harcamak mantıklı değil. Potaya hem yüzü hem de sırtı dönük oynayabildiği hatta 3 sayılık çizgisinin gerisinden de iyi attığı söyleniyor. Ben hiç izlemediğim için kendisi hakkında yorum yapmaktan kaçınıyorum.
Yazımın 3.kısmı ile yakın zamanda karşınızda olacağım. Beni özleyin!