32dk = 200.000 USD ise 8dk = ?

Yabancı sınırı ile ilgili ilk karar açıklandı. Her ne kadar klüpler kenarda 1 yabancı daha oturtabilmek için bastırsalar da şu anda sınırlama 5+0 olarak karara bağlanmış durumda. Yani klüpler 5 yabancılarını aynı anda sahada tutabilecekler, ancak kadrodaki diğer tüm oyuncular Türk pasaportuna sahip olmak zorundalar.

Şimdi adım adım ilerleyelim. Siz bir takımın başındasınız haliyle belirli bir bütçeniz var. Ortalamanın biraz üstünde bir bütçe olması açısından 3 milyon dolar diyelim.

Bu bütçe ile teknik kadronuzu oluşturmalı, takımın maaşlarını ödemeli, bonservis ödemeniz gereken bir isim varsa onun bonservisini ödemeli ve takımın deplasman, otel, kamp giderlerini karşılamalısınız.

Her durumda olduğu gibi kaynaklar sınırlı istekler sınırsız. Bu durumda bazı şeylerden feragat etmek durumundayız.

Düşündünüz, taşındınız basketbolda koç takımın yarısı dediniz ve teknik kadroya 500.000 USD harcadınız. Artık elinizde teknik kadro ve 2,500,000 USD var.

Şimdi kadronuzda bulundurmanız gereken 12 oyuncu var. Bunlardan 3 tanesini genç takımdan tamamladınız ve ihmal edilebilir ölçülerde paralar verdiniz. Kamp kadro ve diğer giderlere tüm sezon boyunca 400.000 dolar harcadığınızı varsayalım elinizde kalan yaklaşık 2.000.000 dolar ile 9 oyuncu almalısınız. Ortalama harcayabileceğiniz para oyuncu başına yaklaşık 210,000 USD.

Artık 9 tane oyuncu ile playoff’a iyi yerden girebilecek bir kadro kurabilirsiniz. Seçeceğiniz 5 oyuncu yabancı ve 4 oyuncu yerli olmak zorunda.

Hem top getiren hem de sayı bulabilen bir oyuncu arıyorsunuz. Elinizde iki seçenek var:

 

1)   Geçen sezon 32 dakika ortalaması ile oynamış 23 sayı – 5 ribaund – 3 asist ortalama yakalamış.

2)   Geçen sezon aynı ligde 25 dakika ortalama ile oynamış 10 sayı – 2 ribaund – 2 asist ile oynamış.

 

Işin ilginç tarafına gelelim, geçtiğimiz sezon bu iki oyuncu da yaklaşık aynı parayı kazandı (200,000 USD) , çünkü birinin Türk pasaportu vardı ve sahada olmak durumundaydı.

Aynı pozisyonda oynayabilen iki oyuncudan 32 dakika oynayabilen ve iyi sezon geçiren yabancı oyuncuyu tercih edeceğiniz tartışmasız.

Yabancı oyuncuyu sahada 32 dakika tutup onun dinlendiği 8 dakikada ise Türk pasaportu olan bir oyuncu kullanacaksınız. Bu iki oyuncuya aynı parayı vermenin mantıksız olduğunu tüm takımlar er ya da geç anlayacaklardır.

Tüm oyuncuların, menajerlerin ve takımların anlaması gereken nokta şu: Oyunun kuralları değişti, artık sahada olmak için artı değer yaratmak gerekiyor.

Haydi bir de uzun alalım dediniz yine piyasaya baktınız elinizde iki olasılık var

 

1)   Geçen sezon 24 dakikada 12 sayı – 8 ribaund – 1 blok ile oynamış

2)   Geçen sezon 8 dakikada 3,4 sayı – 1,1 ribaund – 0 blok ortalamaları tutturmuş

 

Yine aynı civarlarda para kazanan oyuncular.

Örnekler haliyle çoğaltılabilir. Takımlar tüm oyuncular için şişirilmiş fiyatlar önermek yerine sakinca beklemeliler. Çünkü yerli oyuncu arzında herhangi bir değişiklik olmazken, ihtiyacın yekünde 80 dakikadan (2 oyuncu sürekli sahada olmak zorundaydı) 40 dakikaya düşmesi durumu var.

Bir sezon sonra orta sınıf Türk pasaportlu oyuncular 8-10 dakika aralığına sıkıştıklarında zaten bu paraları kazanamayacaklar. Kimse 32dk için verdiği parayı 8 dakika için vermek istemez.

Şimdi tekrar soralım:

32dk = 200.000 USD ise 8dk = ?

3 YORUMLAR

  1. Aslında geçen yazının yorumunda bu 4+1=5+0 önermesinin yanlış olduğunu, birazcık mantığını yoğunlaştırdığında bunu farkedeceğini belirtmiştim. Fakat gördüğüm kadarıyla önermeni sorgulamak yerine daha da ileri giderek var olan yanlış önermen üzerinden yeni saptamalar yapmışsın.Genel çıkış noktan bana göre hatalı olduğu için haliyle bu yazın boyunca belirttiklerinin de pek fazla bir geçerliliği yok.

    1- basketbol senin yaptığın gibi birkaç basit matematiksel hesap veya istatistik üzerinden yürümüyor. Bu oyunun görebildiğimiz ve göremediğimiz birçok bileşeni bulunmaktadır..

    2- Yaptığın şey sen farkında olmasan da aslında dehşet verici: öyle ki sanki Türkiye basketbol liginin en önemli sorunu sınırlı türk oyuncunun alabildiği fahiş ücretmiş gibi lanse etmektesin. Yerli oyuncu piyasasını normalden yüksek olmasından rahatsız olabilirsin, eyvallah ama bence çok çok gerilerde yer alan bir sorunu arka arkaya 2 yazı yazarak eleştirmen veya en yalın haliyle belirtmen bile abesle iştigal..

    3- geçen yorumda da belirttim, fahiş ücret alan oyuncuları sanki çuvallaymış gibi göstermek doğru değil. Bu oyuncuların performanslarını takımdaki rolleri birbirinden çok ayrı olan yabancı oyuncularla kıyaslamak yanlış bir tutumdur..

    4- elbette 3+2’e göre 5+0 ‘da oyuncuların alacağı ücretler düşecek ve düşmeli de. Fakat işe bir de diğer boyutundan bakalım. takımında ortalama üstü bir performans sergileyen hiç mi oyuncu yok.Peki senin yanlış olan önermenle değerlendirme yaparsak; kulüpler oyuncuya; artık takımda senin bu performansına ihtiyacımız yok,ama eğer istersen geçen sene aldığın ücretin 1/4’ine oynarsan seni takımda tutabiliriz” dediğinde nasıl bir tavır sergileyeceğiz..

    5- Bizim yerli oyuncularımızın büyük bir kısmı, eğitimlerini yarıda bırakmalarından dolayı tek geçim kaynakları olarak ellerinde basketbol kalıyor. Yabancı oyuncuların büyük bir kısmının ise basketbol dışında kullanabilecekleri bir diplomaları var ve bu yüzden kariyerlerine risk alarak avrupa’da daha cüzi ücretlerle başlayabiliyorlar.Bunu bir sıçrama noktası olarak görüyorlar.Ayrıca Senin belirttiğin şaşalı istatistiklere sahip olan oyuncu veya oyuncularla beraber kaç yabancı oyuncu da hayal kırıklığı yaratarak ülkesine geri dönüyor,kulüplerin bunu da sorgulamaları lazım..

    6- 2012’ de lokavt oldu bildiğin üzere nba’de. Aslında bir önceki toplu sözleşme görüşmelerinde de takım sahipleri ve oyuncular anlaşmazlık yaşıyorlardı. Emin değilim sanırım 2004 veya 2005 olsa gerek. Takım sahipleri kontratların süresinin kısaltılmasını, tavan ücretlerin düşürülmesini, vs talep ediyorlardı. Bu tartışmaların devam ettiği süreçte, Bundan en çok rahatsızlık duyan küçük ölçekli takımlardan biri olan golden state jason richardson ve troy murphy’nin kontratlarını 6-7 yıl ve 70-80 milyon dolar arası uzatmıştı. Aynı zamanda salary cap’inde epey boşluk bulunan takımlar piyasadaki sınırlı, sınırsız free agent’ların birçoğuna teklif sunarak oyuncuların değerlerini şişirdiler. Balon kontratlar,zaten ayrı bir yazı konusu. Bunu niye yazdım;mesela A oyuncu B takımında iyi bir performans sergiledi. Daha yüksek bütçeli C takımı çok da ihtiyacı olmadığı halde a oyuncuya değerinin üstünde ücret teklif ederek kendi bünyesine katıyor. Amaç bazen sadece kendi takımını güçlendirmek değil, rakip takımı zayıflatmak da olabiliyor. Elbette bu durumların sayısı çok fazla değil ama piyasayı yükselten etkenlerden biri de budur..

    7- Gene geçen yazıda da belirtmiştim ve sormuştum:acaba tepedeki 1-2 takım haricinde hangi takım yerli oyunculara düzenli olarak ödeme yapıp borçlanmayabiliyor. Hatırlayın Ömer Aşık’ın nasıl aforoz edildiğini ya da Engin Atsür’ün alacaklarının tahsili için mücadele ettiğinde “ya bizde kimsenin parası kalmaz klişelerini”.. Atlamayalım, birçok kişi unutmuş olabilir ama hatırlatmayı kendime görev sayıyorum. Cüneyt Erden ve Bekir Yarangüme’nin sözleşme haklarından vazgeçmeleri için yaz süresince günde çift idmana tabii tutulduklarını nasıl unutalım. Bence de Cüneyt ve Bekir’in kontratları yüksekti ama bu kontratlardan niye sürekli sadece menajerleri sorumlu tutuyoruz, iş bilmez yöneticilerin, sorumsuz ,plansız para savuran insanların hiç mi suçu yok..

    8- Son olarak yazında kullandığın bir kavramdan rahatsızlık duyduğumu belirtmek istiyorum. “Tüm oyuncuların, menajerlerin ve takımların anlaması gereken nokta şu: Oyunun kuralları değişti, artık sahada olmak için artı değer yaratmak gerekiyor.”
    Ben şahsen oyuncu menajerlerinden hiç haz etmem.Her fırsatta eleştirme hakkımı kullanmaya gayret ederim. Ama bahsi geçen “artı değer” kavramı –artık bilinçli olarak mı yoksa başka anlamda mı yazdın bilemiyorum- anlam olarak çok farklı şeyler çağrıştırmaktadır. Oyuncular meta değildir.Öyle görünüyor olsalar bile öyle değiller.Öyle olsalar bile bunu kapitalist bakış açısıyla dile getirmek doğru değil..

    Elbette yerli oyuncuların ücretleri bir tartışma konusudur. Ama sorunun özüne inmek yerine sorunların sonuçlarını gereğinden fazla eşelemeye devam edersek asıl görmemiz gereken olguyu gözden kaçırmış oluruz..
    İyi çalışmalar

  2. Merhaba,

    Uzun cevabiniz icin tesekkur ederim, madde madde gitmissiniz o yonde cevap vereyim.

    1) Basketbol elbette ki sadece istatistikler uzerinden yurumuyor; ancak genel bir kani olusturmak için istatistik kağıdı bize epey bir yön gösterir. Hele aynı pozisyonda oynayan oyuncuların istatistikleri arasında dağlar kadar fark olursa birinin diğerinden faydalı olduğunu söylemek yanlış olmaz.

    2) Basketbolda şu anda transfer sezonundayız. Finaldeki iki takım hariç tüm takımlar sezonu bitirdiler ve transferler ile ilgilenmeye başladılar. Ve evet benim düşünceme göre şu anda basketboldaki en önemli sorunlardan biri yabancı sınırının belirsizliği idi ki o konuda bir yazı yazdım. O konu netleşince en önemli ikinci konu bu üç aylık dönemde alınan yüksek ücretler. Ben bir basketbolsever olarak aynı bütçe ile daha kaliteli oyuncular seyretme şansımın elimden alındığını düşünüyorum.

    3) Fahiş ücretten kastın ne olduğunu netleştirmek gerekir. Benim görüşüme göre bir Türk pasaportlu oyuncu yurt dışında ne kontrat bulabilecek ise Türkiye ligi’nde de en fazla %25 fazlasını bulabilmeli. Şimdi aklınıza herhangi bir oyuncu getirin ve oyuncuyu Yunan, Alman, Ispanyol ligi’ne koyabiliyorsanız koyun. Bence o oyuncunun orada bulacağı kontratlar buradakinden çok daha düşük.

    4) Yazının başlığına binaen Türk pasaportlu oyuncuların yabancıların 4’te biri ücret almasını gerektiğini önerdiğimi düşünmüşsünüz ama direkt olarak böyle bir çıkarımım yok. Herkes faydası ölçüsünde ücret almalı. Şu andaki transfer piyasasında uçuşan fiyatlar geçen seneden de yüksek bunun anlamsızlığını vurgulamaya çalışıyorum bir yandan da.

    5) Hiçbir spor klubünün bizim oyuncularımız okuyamadı, onların hayatlarını garantiye alalım da sonradan zorluk çekmesinler mantığı ile hareket etmelerini gerektirecek bir durum olduğunu sanmıyorum. Ayrıca profesyonel olmuş hiçbir yabancı oyuncunun da “Türkiye’de az para oynayayım, sıçrama yapamazsam mühendisliğe dönerim” gibi bir mantığı olduğunu düşünmüyorum. Bunun yanısıra hiçbir takım %100 başarı ile transfer yapamaz, bu konumuzun tamamen dışında menajerlik sistemi ve scouting noktasında bir problem.

    6) Param var harcayayım sistemi elbette ki piyasayı yükseltir. Sırf bu sebeple NBA’de salary cap ve tavan ücret gibi kavramlar var. Ancak her piyasa kendi içerisinde bir dengeye oturacaktır.

    7) Iş bilmez yöneticilerin basketbola verdikleri zarar tartışılmaz. Cüneyt ve Bekir konularında size tamamen katılıyorum. Bir oyuncu ile anlaştıysan ve bir ücret ödemeyi taahhüt ettiysen ona mobbing uygulamak iş hukukuna göre dahi sorunludur. Zaten benim yazımda menajerlerle ilgili bir bölüm yok, ama tabii menajerler kulüplerle olması gerekenin çok üzerinde içli dışlı haldeler.

    8) Bahsettiğim artı değer sahanın içerisinde veya dışarısında olan artı değerler. Dediğiniz gibi basketbol sadece saha içerisindeki istatistiklerden ibaret değil. Sadece pasaportun üzerinde yazan TR ibaresi üzerinden oyuncu fiyatlamanın kalkması gerektiğini düşünüyorum.

    32 yaşındayım, yaklaşık 25 yıldır tüm sporları ve özellikle basketbolu takip ediyorum. Tüm spor dallarında takımların benim kendi şirketimde olduğu gibi düşünmeleri gerektiğine inanıyorum: Bu oyuncu/çalışan benim firmamdan/takımımdan ayrılırsa ne kaybederim, o başka bir firmada çalışma şansı bulsa ne kadar ücret alır. Kendi şirketlerini gayet başarılı yöneten kulüp yöneticilerinin de aynı mantıkla bakması sorunu kökünden çözecektir.

    • Evet, gerçekten çok ilginç. Ben sanırım senin yazdığın yazıya maddeler şeklinde cevap vererek hata yapmışım. Senin bana verdiğin cevaplardan anlıyorum ki; benim yazımın genel amacını pek kavrayamamışsın ya da tam olarak sorgulamadığından görememişsin. Ama burada hata benim; hiç açıklama yapmadan sadece ” bak Can kardeş, senin rahatsız olduğun konudan ben de rahatsızım,ama böyle yaparak ipin ucunu kaçırıyoruz.Bizim çok daha önemli sorunlarımız var:
      -niye yıldız oyuncu çıkmıyor?
      -bu kadar yatırımın karşılığını kulüpler ve milli takım seviyesinde niye göremiyoruz?
      -eğitim sistemini sporla birlikte harmanlayacak bir düzeni neden kuramıyoruz?
      -altyapı antrenörlerimiz neden anlık başarı peşinde koşuyor?
      -menajerler ve takımlar neden bu kadar iç içeler? vs”
      diye sormam gerekiyormuş.

      “32 yaşındayım, yaklaşık 25 yıldır tüm sporları ve özellikle basketbolu takip ediyorum.” demişsin.Bunu niye yazdığını anlamış değilim. Amacım senin basketbol bilgini sınamak ya da seni zor duruma sokmak değil. Birikimin ne olursa olsun görüş bildirdiğin konu üzerine kendi bakış açımla fikirlerimi belirttim. Aslında açıklama yaparken bana bazı sorular yöneltmişsin.Bir cevap hakkım var yani ama tartışmanın gidişatından pek memnun değilim. O yüzden sadece şunu söylemek istiyorum: Her durum kendi koşullarını yaratır, daha sonra eğer var olan durumu değiştirmek istiyorsak koşulları değiştirmeliyiz,yok koşulları değiştiremiyorsak o zaman bakış açımızı değiştirmeliyiz”..

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlgili Haberler